Sancar: Bu krizle baş etmemizi sağlayacak en temel şey dayanışmadır

Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sancar, koronavirüs salgınına karşı "Ulusal Kriz Koordinasyon Merkezi" oluşturulması gerektiğini söyledi

Mithat Sancar / Fotoğraf: HDP Basın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Ankara’da bulunan evinden video konferans yoluyla gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Hükümetin koronavirüs salgınına dair hazırlıklı olmadığını söyleyen Sancar, yine hükümetin salgının Türkiye’de görüldüğü ilk günlerde meseleyi ciddiye almadığını ve alınan tedbirlerinde geç aldığını söyledi. 

Türkiye’nin de salgının sert yayıldığı ülkelerden biri haline geldiğini belirten Sancar, “Peki, neden böyle? Öncelikle Türkiye’nin sağlık alanında bir stratejisi olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’de de ilk resmi vaka ilanından bu yana 20 günden fazla zaman geçti ve bu süre içinde hükümetin neler yaptığı gözler önünde. Biz bunlarla ilgili görüşlerimizi paylaştık” dedi.

Hükümetin salgın olan bir krizi günlük tedbirlerle yönetmeye çalıştığını ifade eden Sancar, salgının ilk başta ciddiye alınmadığını için hızla yayıldığını belirtti.

 

“Halk sağlığı yerine sermayeye kaynak”

Hükümetin salgını fırsata çevirmeye çalıştığını dile getiren Sancar, özellikle ilk paket açıklandığında fırsatçılığın ne anlama geldiğini orada açıkça gördüklerini, yine hükümet halkın sağlığını koruyacak, halkın güvenceli bir şekilde evde kalmasını sağlayacak, karantinayı güvenceli şartlarda sağlayacak tedbirleri almadığının altını çizdi.

Sancar, “Tam tersine sermayeye ve değer kaynak aktarmak anlamına gelen çeşitli önerilerle kamuoyunun önüne çıktı ve bunları Meclis’e getirdi, kanunlaştırdı” diye konuştu.

Sürecin şeffaf yönetilemediğini ve toplumun katılımını sağlayacak kanalları işletemediğini aktaran Sancar’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Tam tersine tekçi, merkeziyetçi bir anlayışla bu sürece karartmalarla yürüttü. Yani şeffaflıktan yoksun ve katılımcılığı hiçbir şekilde içermeyen bir yönetim anlayışı benimsedi. Oysa bu gibi durumlarda, salgınla, bu kadar büyük tehditlerle mücadele etmenin en önemli yolu topluma güven vermektir. Topluma güven verebilmenin ön şartı da şeffaflık ve samimiyettir.

Koordinasyon merkezine bağlı komisyonlar oluşturduk

Peki bizler bu süre içinde ne yaptık? HDP olarak bizler, ilk günden merkezi kriz koordinasyonu oluşturduk. Burada çeşitli birimlerden arkadaşlarımız görev aldı ve bu koordinasyon merkezine bağlı olarak çeşitli komisyonlar oluşturduk. Bu komisyonlar ekonomiden sosyal politikalara, mültecilerden sağlığa kadar pek çok alanda her gün çalışmalar yaptılar. Bu çalışmaları rapor haline getirdik ve raporları kamuoyuyla paylaştık. 

 

Bölgede iktidara güvensizlik var

Bugün geldiğimiz noktada artık evde kalma çağrılarının çok daha ciddi bir etkisi ve anlamı olduğunu biliyoruz. Özellikle Kürt illerinde sokağa çıkma konusunda bu çağrıların yeterince karşılık görmediğini biliyoruz. Bunun sorumluluğunu bölgedeki insanlara yıkmak en hafif deyimiyle insafsızlık ve vicdansızlık olur. Bunu çeşitli nedenleri var. Bölgede sokağa çıkma yasaklarına, son bir kaç güne kadar, yeterince riayet edilmemesinin temelinde iktidar duyulan güvensizlik var

Her yerde dayanışma ağları kurulsun

Yine bu vurguyu yapalım bu çağrıyı tekrarlayalım. Her yerde dayanışma ağları kurulsun ve herkes kendi bulunduğu mahallede, semtte, köyde bu dayanışma ağlarının işlemesi için elinden gelen katkıyı yapsın. Bu çalışmaları yürütürken toplum sağlığına dikkat etmeye devam edeceğiz; bütün bu zor şartlara rağmen dayanışmayı sürdürmek mümkündür, gereklidir. Çünkü bizi hayatta tutacak olan bizim bu büyük krizlerle baş etmemizi sağlayacak olan en temel şey dayanışmadır. HDP olarak elimizden gelen katkıyı sunacağımızı, bir kez daha tekrar etmek istiyorum. 

 

TTB ve SES kriz yönetimine dahil edilsin

Oysa biliyoruz ki bu tür krizler ancak yerelden başlayarak yönetilebilir ve bu tür felaketlerle yerelden başlayarak baş edilebilir. Bu nedenle yerelle ilişkisi en güçlü olan, en yaygın olan kuruluşları kriz yönetimine dahil etmek lazımdı ki TTB; sahayı bilen, sahadan beslenen bir örgüt olarak bu işlevi en iyi şekilde yerine getirebilecek kuruluştur. Aynı şekilde Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası da bu işlevi görebilir. Bunun dışında elbette diğer büyük meslek kuruluşları ve sendikalar da çalışmaları destekleyebilir ya da çalışmaları büyük bir güçle ilerletebilirler.

Toplumun geleceğini hükümetin keyfi ve yanlış politikalarına bırakamayız 

Bugün MYK toplantımızda tartıştığımız konulardan biri çağrısını daha önce yaptığımız alternatif ulusal kriz merkezi oluşturması gündemimizde. Bu alanı; toplumun geleceğini hükümetin bu keyfi ve yanlış politikalarına bırakamayız. Bu anlayışa terk edemeyiz. O nedenle bütün meslek emek örgütleri, katkı sağlayabilecek bütün kuruluşlar hazırlıklarını yapmalılar ve ortak bir ulusal koordinasyon merkezi oluşturulmalıdır. Elbette bu konuda girişimlerimiz oldu, pek çok kuruluş ile görüşmeler yaptık fakat artık bunları belli bir noktaya vardırmalıyız. O nedenle bir an önce harekete geçelim; böyle güçlü güvenilir toplum sağlığını esas alan, halkın güvenceli gelişimini esas alan bir kriz merkezi oluşturmamız lazım. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU