Dünya Su Günü, küresel ısınma ve koronavirüs

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Dünya Su Günü, her yıl 22 Mart’ta suyun önemine odaklanmakla ilgili. 

Bu uluslararası gün, 1992'de Rio De Janeiro'nun BM konvansiyonunda önerildi.

Gün, 1993'te BM ülkeleri arasında görülmeye başlandı ve o zamandan beri güçlenerek gelişti.

2003 yılında Birleşmiş Milletler, dünyadaki su konularına bakmak için BM-Su organizasyonunu kurdu.

Dünya Su Günü henüz pek popülerlik kazanmadı.

Hükümetin yanı sıra hükümet dışı kuruluşlar, sosyal medya ve gazeteler de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki kuruluşlar, artan su krizi konusunda insanlar arasında farkındalığı artırmak için kampanyalar yapıyorlar.

İnsanların ve gezegenin ekosistemlerinin sağlığını ve güvenliğini korumak için suyun hayati önemi hakkında farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 22 Mart'ta çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.  

2012 yılından günümüze teması, güvenli içme suyunun açlığına ve kıtlığına dikkat çekmeyi amaçlayan "Su ve Gıda Güvenliği", "Sağlıklı Bir Dünya İçin Temiz Su", "Su Kaynaklarımızın Korunması Herkesin İşi", "Su Kıtlığı ile Başa Çıkmak", "Su ve Kültür", "Su ve Afetler" ve Gelecek İçin Su" olmuştur.

Bu yılki "Su ve İklim Değişikliği" teması, dünya çapında değişen iklim koşulları karşısında su güvenliğini güçlendirmenin ve sürdürülebilir bir su kaynağına erişimin sağlanmasının acil önemini vurgulamaktadır.

Gözlem aynı zamanda, atmosferik ve okyanus koşullarını değiştirmenin birçok yolu hakkında küresel hidrolojik döngüyü yeniden şekillendirmenin farkındalığını artırmaktır.

22 Mart Dünya Su Günü'nde dünyanın her yerinde insanlar her yıl su temalı konserler, film gösterimleri, yarışmalar, tartışmalar, basın toplantıları, sergiler, eğlence yarışları, yürüyüşler, ağaç dikme ve çok daha fazlası gibi çeşitli etkinlikler düzenlemektedirler.

Küresel olarak 748 milyon insan, temiz suya temel erişimi olmadan yaşıyor.

Bu sayı, Türkiye nüfusunun 9 katından fazla. Bu sayı, dünyadaki her 10 kişiden yaklaşık 1 demektir.

Savaş da dahil olmak üzere her türlü şiddetten daha fazla insan güvensiz sudan ölmektedir.

Öncelikle güvenli olmayan su ve zayıf sanitasyonun neden olduğu ishal hastalıkları, sıtma, AIDS ve kızamık, 5 yaşın altındaki çocukları öldürmektedir.

İshal hastalığından her 60 saniyede bir çocuk ölmektedir.

İhtiyacı olan insanlar için her gün, su günüdür.

Koronavirüs salgınının yaygınlaştığı günümüzde elleri 20 saniye sık aralıklarla temiz/güvenli su ve sabunla yıkamanın gerekliliğinden bahsederken, dünyada bazı yerlerde hala temiz suya erişememektedir.

Sabun önemli bir dezenfektan maddedir. Elleri yıkama, mutlaka sabun kullanarak yapılmalı. 

Belediyeler ve bağlı kuruluşları, su borcu olsa dahi sakinlerin sularını kesinlikle kesmemeli. 

Belediyeler ve bağlı kuruluşları, koronavirüs salgını geçinceye kadar musluktan suların akmasını sağlamalı.

İçme suyu şebeke sisteminde bakiye klor takibi daha sık olarak yapılmalı.  

Dezenfekte edilmiş sularda koronavirüs salgını riski olmaz. Çünkü içme suyu arıtma tesislerinde sular, klor ile dezenfekte edildiği için içme sularında Kovid-19 virüsü tespit edilmemiştir [Dünya Sağlık Örgütü (WHO)].   

Ayrıca, yeterli süre olmak şartı ile güneş ışığı, doğal ultraviyole ışığı sayesinde dezenfektan görevi görür.

Ağza dezenfeksiyon amacı ile tuzlu su spreylemek ve gargara yapmak doğru değildir. Tuzlu su virüsü öldürmez. 

WHO, iki ana bulaşma yolunun solunum veya temas olduğunu ekleyerek Kovid-19 virüsünün içme suyunda veya kanalizasyonda hayatta kaldığına dair bir kanıt olmadığını söyledi.

Çevre Koruma Ajansı (USEPA), atık su arıtma tesislerinin virüsleri ve diğer patojenleri bertaraf ettiğini ve virüsün "dezenfeksiyona özellikle duyarlı" olduğunu söyledi.

Su, iklim değişikliğinin etkilerinin hissedileceği birincil ortamdır. İklim değişikliği ile; kuraklık, su kıtlığı, sel felaketi ve orman yangınları artacak ve kar yağışları, nehirlerde ve akarsularda akışlar azalacaktır.

Nehirlerde ve akarsularda azalan debilerden dolayı kirlilik konsantrasyonu artacak ve göller/barajlarda su stresi yaşanacaktır. 

Unutmayalım ki okyanuslar, denizler ve sulak alanlar karbon yutak alanlarıdır; kirletilmemeleri gerekir. Solunan oksijenin;

  • Yaklaşık yüzde 28'İ yağmur ormanlarından, 
  • Yüzde 70'İ okyanus ve deniz bitkilerinden (fitoplankton, su yosunu ve algal plankton),
  • Ve yüzde 2'İ diğer kaynaklardan 

üretiliyor. 

İklim değişikliği, su kıtlığını daha da kötüleştirecektir.

İklim değişikliği ile birlikte su kıtlığından dolayı yaban hayatı tehlikeli hale gelebilir ve hayvanlar insanların yaşadığı yerlerde içme suyu arayabilir.

Bu durum yaban hayatı yolu ile insanların ve barındırdıkları yerlerin, hastalık taşıyan bakteriler ve virüslerle temas ihtimalini artırır. Yaban hayatında dengesi bozulur. 

Sulak alanlar gezegenimizin dengesi için çok önemlidir. Böbrekler gibi, toksinleri yok etmek için kanımızı filtrelerler; sulak alanlar, su tablasına ve su yollarına ulaşmadan önce kirleticileri depolar, asimile eder ve dönüştürür.

Ayrıca taşkınların kontrolüne, kuraklıkların azaltılmasına, atık suyun doğal olarak dezenfekte edilmesine ve karbonun tutulmasına (yutak alanı olarak) yardımcı olurlar.

Buna rağmen, dünya çapında sulak alanlar sürekli olarak insan faaliyetlerinden etkilenir ve genellikle onlara hak ettikleri dikkat verilmemektedir.

İklim değişikliği ile mücadelede, merkeze suyu koymak gerekir. 

Su, doğadaki tüm canlıların, insanoğlu dahil, en değerli kaynağıdır. Kimsenin kirletmeye hakkı yoktur.

Kirlenen bir su kaynağı temizlemek ve orijinal haline getirmek çok zor ve pahalıdır.

Susuz hayat olmaz. 

Dünyada temiz su kaynağı sabit ama suya olan talep hızla artmaktadır. Her yıl tatlı suya olan talep 64 milyar metreküp artmaktadır.

2019'da her sabah, temiz suya erişmeden 1 milyardan fazla insan uyanıyor. Bu, dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca savunmasız ailenin temiz su içmediği, yemek pişirmediği ve yıkanmadığı anlamına gelmektedir.

Her yıl 3,4 milyon insan kıt ve kirli su kaynaklarından ölmektedir.

Dünya'da her yıl 12,6 milyon insan, su, toprak ve hava kirliliği ve iklim değişikliği gibi, çevresel tehlikelerden dolayı ölmektedir.
 

1.jpg
Şekil 1. Çevresel felaketlerden ölüm vakaları


Milyonlarca kadın ve çocuk, her gün birkaç saatini uzak ve kirli kaynaklardan su toplamak için harcamaktadır.

En az gelişmiş ülkelerdeki sağlık tesislerinin yaklaşık dörtte birinde (yüzde 22) güvenli su yok.

Dünyadaki hastane yataklarının yarısı, temiz suya erişim eksikliği ile ilişkili hastalıklardan şikayetçi hastalar bulunmaktadır. 

Sular, israf edilmeden kullanılmalı. Toplumun ve tüm canlıların suya ulaşımı dengeli olarak sağlanmalı.

Yeryüzünün yüzde 71 su ile kaplı. Ancak içme ve kullanma suyu olarak kullanılabilir yerüstü ve yeraltı su miktarı sadece yüzde 2,61’dir (Tablo 1). 
 

t.jpg
Tablo 1. Su kaynakları 


Tatlı suyun ve kullanılabilir tatlı suyun dünya üzerindeki miktarı aşağıdaki görselde verilmiştir. 
 

2.jpg
Küçük nokta kullanılabilir yeraltı, yerüstü tatlı su miktarı göstermekte


Küresel nüfus artışı ile doğal kaynakların aşırı tüketilmesi çevreye zarar veren su talebini de artmaktadır. 

Küresel ısınmanın etkisiyle yerüstü sularının buharlaşmasını hızlandırmakta ve tarım alanlarında sulama amaçlı kullanımı artırmaktadır. Buharlaşma, küresel ısınmayı tetiklemektedir. 

Global ölçekte su kıtlığı, küresel su adaletsizliğini tetiklemektedir. Zengin ve yoksulun suya dengeli ulaşmasını bozmaktadır.

İklim değişikliğin etkisiyle temiz suya ulaşma zorlaşacaktır. 

Küresel ısınmanın etkisiyle yağışlarda anormallikler ve su stresi artmaktadır.

Dünyada 2 milyar insan su stresi altındadır.

Dünyada aşırı, yüksek, orta, orta-düşük ve düşük su stresi altında olan ülkeler koyu kırmızı, kırmızı, pembe, sarı ve açık sarı olarak gösterilmiştir.

Türkiye, kırmızı ile gösterilen yüksek su stresi altında olan bir ülkedir. 
 

2.jpg
Dünyada ülkelerinde su stresi


Su stresi veya kıtlığı durumu belirlenmesinde yıllık kişi başına düşen su miktarı açısından;

  • 1.700 metreküpten fazla ise su sorunu olmayan,
  • 1.000-1.700 metreküp arasında ise su sıkıntısı olan,
  • 500-1.000 metreküp arasında ise su kıtlığı veya stresi olan,
  • 500 metreküpten az ise mutlak su kıtlığı olan,

ülkeler veya bölgeler olarak tanımlanmaktadır.

Küresel ısınmanın etkisi ile temiz suya olan talep hızla artacaktır. Suların en fazla kullanıldığı alanlar;

  • Tarımsal alanların sulaması,
  • Endüstriyel kullanım,
  • Kentsel kullanımı

gibi üç ana başlık altında toplanabilir. 

Dünyada ve Türkiye’de su kullanımının sektörel dağılımı Tablo 2’de verilmiştir.
 

t2.jpg
Tablo 2. Dünyada ve Türkiye’de su kullanımının sektörel dağılımı


Dünyada ve Türkiye’de suyun önemli miktarı tarımsal sulama amacı ile kullanılmaktadır.

Türkiye’de tarımda kullanma oranı dünya ortalamasının üzerindedir.

Toprağın tuzlaşmasını önlemek için tarımsal sulamada vahşi sulamaya son verilmeli ve akıllı sulama sistemi uygulamaya geçirilmeli. 

Hayvanları ve insanları korumak için suyun tasarruf edilmesi gerekir.

Bir insan günde sadece 2-4 litre içme suyu tüketirken yiyecek için tüketilen su miktarı 2 bin ila 5 bin litre arasında değişmektedir.
 

3.jpg
Su kullanımının dağılımı


Küresel ısınmanın etkisiyle özellikle tarımsal üretimde sulama suyuna olan talep artacaktır. 

Su kıtlığı olan bölgelerde yaşayan çiftçiler için suyun kullanılabilirliğini ve sürdürülebilir yönetimini sağlamak ve dayanıklılıklarını artırmak için yatırımları artırmak için acilen yenilikçi finansman mekanizmalarına akıllı erişilebilirlik geliştirilmeli.

Artan iklim değişkenliği ile birlikte küresel ısınma ile, gıda güvenliğini sağlamak ve yetersiz beslenmeyi azaltmak için yeni tarımsal iklim fırsatları sunulmalı.

Tarımda sürdürülebilir su yönetimi, tarımsal üretimi iyileştirmek için su tasarrufu kritik öneme sahiptir.

Bu yüzden tarımsal sulamada verimli ve döngüsel su kullanım teknikleri geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalı. 

Yenilikçi ve sürdürülebilir gıda üretim sistemlerini benimsemek, gittikçe artan tuzlu toprak ve su ortamlarının zorluklarıyla yüzleşmek gerek.

Türkiye’de su yönetimi çok başlı. Türkiye'de su yönetiminin tek çatı altında toplanması ve entegre bir su yönetim sisteminin uygulamaya konması ile suyun daha verimli ve israf edilmeden kullanılması sağlanabilir. 

Yerelde ise büyükşehirler ve diğer iller için bütünleşik şehir yönetimi bazında tüm illerde il bazında su yönetimleri oluşturulmalı.

Merkezde ve yerelde kapasitesi ve uygulaması güçlü su yönetimi oluşturulması ile su kaynaklarının verimli, pratik ve entegre yönetimi sağlanabilir.

Havza bazında su kaynakları korunur, su israfına son verilir, tüm atıksular arıtılır, atıksu arıtma tesisleri tekniğine uygun işletilir, su yoğun tarımsal sulamaya son verilir, yer altı suyu korunur, ileri kademe arıtılmış atıksuların tarımsal sulama amacıyla kullanılması sağlanabilir ve su ve atıksu teknolojisi ve sektörü geliştirilebilir.  

Kuraklık ve kıtlıklar daha aşırı hale geldikçe ve su kaynakları azaldıkça, gıda üretiminin güvence altına alınması için tarım alanlarının sulaması için alternatif kaynakların bulunması gerekir.

Bunlardan birisi de ileri derecede arıtılmış evsel atıksuların kullanılmasıdır.

Yukarıda sıralanan esasları kapsayacak şekilde bürokrasinin minimize edildiği Çerçeve Su Kanunu çıkarılmalı.  

Merkezde ve yerelde oluşturulacak entegre su yönetiminde iklim değişikliğine adaptasyon daha akıllı, planlı ve hızlı gerçekleştirilecektir.

Böylece iklim-akıllı tarım tekniklerinin benimsenmesi ve ileri kademe arıtılmış atık suyun tarım alanlarında ve sanayide güvenli bir şekilde yeniden kullanılması sağlanabilir.

Türkiye’de 112 milyar metreküp kullanılabilir su kaynağından yararlanma oranı yaklaşık yüzde 39.

Bunun da 32 milyar metreküp tarımsal sulamada, 7 milyar metreküp kentsel kullanımda ve 5 milyar metreküp endüstriyel alanlarda kullanılmakta.

Yeryüzünde doğal su döngüsü, akarsulardan, göllerden ve yeraltından temin edilen su, tarım alanları, kentsel ve endüstriyel alanlarda kullandıktan ve oluşan atıksular arıtıldıktan sonra alıcı ortamlara deşarj edilmekte ve yeniden kullanım halinde gerçekleşmekte.

İsrafı önlemek, verimliliği artırmak, güvenli su temin etmek, atık suları ileri kademe arıtmak, ileri kademe arıtılmış atık suların tekrar kullanımını sağlamak için il bazında entegre içme suyu, atık su ve arıtma çamuru yönetim sistemi hukuki altyapısı oluşturulmalı.

Su, iklim değişikliği ve emlak endüstrisi ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır.

İklim değişikliği, hava modellerinin değişmesine, bazı bölgelerde kuraklığın şiddetlenmesine ve bazılarında ani ve şiddetli yağışların artmasına neden olabilir.

Kuraklık bir sorun olduğunda, su vermek için gereken enerji, enerji ve karbon zorluklarını daha da şiddetlendirir. 

Su kaynağı stresi, azlığı veya kıtlığı yaşayan ülkelerde, yüzeysel ve yeraltı temiz su kaynaklarına olan baskıların azaltılması, suların tekniğine uygun ve verimli kullanılması ve ileri kademe arıtılmış atıksuların saha yerleşim planına uygun olarak entegre edip, israf edilmeden, yeniden kullanılması çalışmaları yapılmalı.

Aksi durumda, önümüzdeki yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle su stresinin veya kıtlığının etkisi daha şiddetli yaşanacak ve suya olan talep artacaktır.

Ayrıca, arıtılmadan alıcı ortamlara (göl, gölet, dere, nehir, sulak alanlar, deniz vb.) deşarj edilen atıksular temiz su kaynaklarını kirletecek ve kaynakların kullanımı daralacaktır.

Şekil 2'de seçilen ülkelerin su stresi endeksine karşı suyun yeniden kullanımı uygulamalarının derecesini göstermektedir.
 

4.jpg
Şekil 2. Ülkelerdeki su stresi endeksine karşı arıtılmış atıksuyun yeniden kullanım uygulamalarının yaygınlığı


Doğru su yönetimi, iklim değişikliği ile mücadeleye yardımcı olabilir. Yutak alanı olan sulak alanlar, havadan sera gazı karbondioksit emerler.

Bitki örtüsü, bitkisel toprağı sel ve erozyona karşı korur. 

Belediyelerin yerüstü ve yeraltı içme suyu kaynaklarını korumaları için;

  • Evsel atıksuları arıtmalı,
  • Su tüketiminde israfına son vermeli (ortalama %42 kayıp-kaçak),
  • Atıksular ileri kademe arıtarak, yoğun su tüketiminin olduğu tarım alanlarının sulamasında kullandırılmalı.
  • Vahşi tarımsal sulamaya dur denilmeli.
  • İleri kademe arıtılmış sular sanayide kullanma suyu olarak kullanılmalı.
  • Sünger şehir uygulamasına geçilmeli.
  • Yağmur suyunun toprakla buluşması için su geçiren beton uygulaması hayata geçirilmeli. 

Belediyeler, çatılara yağan yağmur suları yağmur suyu hasatı yaparak;

  • Yazın su kıtlığını azaltabilir.
  • Yüzey su akışı kontrol edildiği için sel felaketi azaltılabilir. 
  • Yağmur suyunun kanalizasyona karışmasını önleyebilir.  
  • Yeraltı su seviyesine katkı verilebilir/yükseltilir.
  • Kurak dönemlerde yeraltında bekletilmesi sağlanabilir.

Türkiye su stresi çeken bir ülke. Bu yüzden belediyeler ve sanayiciler, atıksuları ileri kademe arıtıp sulama ve kullanma suyu olarak kullanmak üzere projeler geliştirmeli ve uygulamaya koymalı.

Doğru su yönetimi ve uygulaması ile suyu sürekli olarak yeniden kullanabiliriz.

Sonuçta, tüm sular büyük bir su döngüsünün bir parçasını oluşturur.

Bu nedenle, arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı, bölgesel su sıkıntısını hafifletme aracı olarak daha küçük su döngülerinde atık suyun kasıtlı olarak kullanılması anlamına gelir.

Türkiye, Almanya'da halihazırda yaygın olarak uygulanan endüstriyel üretim işlemlerinde suyun yeniden sirkülasyonu ve tarımsal sulama için geri kazanılmış arıtılmış atık suyun kullanılması şeklini uygulamaya koyabilir.

Su kısıtı olan bölgelerde, toprağın fiziksel ve kimyasal özelliğini bozmadan ileri kademe arıtılmış atıksuyun çiftçilere, “yaşam çizgisi” yeni ve hayati kaynağı olarak sunulabilir.

Ayrıca çevre, sosyal ve ekonomik açıdan oldukça mantıklı ve sürdürülebilir hale getirilebilir.

İleri kademe arıtılmış atık sular için yeni bir standardın sulamada kilit aktörlerin faydalanmalarını maksimuma çıkarılması ve tarımsal sulama sistemleriyle ilgili riskleri azaltılmasına yardımcı olabilir.

İleri kademe arıtılmış atıksuların (tarımsal sulama, endüstriye kullanım, kentsel sulama ve kullanım, yeraltı suyunu besleme gibi) yeniden kullanımı uygulamaları, çalışma yapılan bölgede arıtılmış atıksuya olan ihtiyaç, arıtma ve işletme maliyeti, atık su geri kazanım işlemlerinin ve işletiminin güvenilirliğinin sağlanması ile, atık suların nasıl arıtılacağı yönetilmektedir.

Her insanın ve çiftçinin, temiz suya ulaşma en temel hakkı vardır.

İçme suyu şebeke sisteminde su kaybı oranı arttıkça;

  • İçme suyu risk altına girebilir.
  • Su kaynakları aşırı kullanılır ve israf edilir.
  • Aşırı enerji ve işçilik maliyeti oluşturur.

Belediyeler, su israfına son vermeli ve kaçak-kayıpla mücadele öncelik vermeli. 

Suyu daha verimli kullanmak sera gazı salımlarını azaltır. Kuraklığın hakim olduğu ve içme suyu kaynaklarının azaldığı dönemlerde su israfına son vermek için;

  • Konut ve işyerlerinde kademeli fiyatlandırma,
  • Verimli park-bahçe sulama,
  • Verimli otopark yıkama sistemine geçilmesi,
  • Verimli musluk/duş başlıkları kullanma,

uygulaması geliştirilebilir.

Net Sıfır Su binası, toplam su tüketimini en aza indirmek, alternatif su kaynaklarını en üst düzeye çıkarmak/kullanmak ve binadan atık su deşarjını en aza indirmek için tasarlanır. 

Şehirlerde yeşil bina uygulamasının ve yenilikçi teknolojilerin yaygınlaştırılması ile net sıfır su hedefi gerçekleştirilebilir. Yağmur suyu tabi toprakla buluşmalı.

  • Yağmur suyu doğru toplanır, arıtılır ve hasat edilirse,
  • Dere yatakları topraklaştırılırsa,
  • Dere yatakları yeşil koridorlara dönüştürülürse,
  • Çatı suyu hasat edilirse,
  • Kaldırımlar, otoparklar, şevler, su geçiren beton/asfalta dönüştürülürse,
  • Yağmur bahçeleri yapılırsa,
  • Kişi başına yeşil alan 15 m2 üzerine çıkarılırsa,
  • Kanalizasyonlar temizlenirse,
  • Yağmur suyu toplama sistemi atıksu toplama sisteminden ayrık olursa, 

Yağmur suyunun sele dönüşmesi önlenir ve iyi bir temiz su kaynağı olur. 

Çatılara yağan yağmur suları hasat edilerek;

  • Sel felaketi etkisi azaltılabilir,
  • Yağmur suyunu park-bahçe sulamada kullanılabilir,
  • Kanalizasyon sistemine ve arıtma tesisine zarar verilmesi önlenebilir,
  • Yeraltı ve yerüstü su kaynakları beslenir,
  • Sünger şehirler oluşturulabilir.

Merkezi ve yerel yönetim:

  • Temel içme suyu hizmetlerine erişimi olan kişilerin sayısını artırmalı. Susuz köy ve mezra kalmamalı.
  • Yenilikçi finansal araçlara yatırım yapmak da dahil olmak üzere su sistemlerinin işletimi ve bakımı için artan finansman sistemi izlenmeli.
  • İçme suyunun kalitesi ve güvenilirliği artırılmalı.
  • Güvenli bir şekilde yönetilen içme suyu hizmetlerine erişimi olan kişilerin sayısı artırılmalı.

Herkes, iklim değişikliği ile akıllı mücadele etmek için bir şeyler yapabilir:

  • Beş dakikalık bir duş almak. 
  • Bitki bazlı bir yemek seçmek.
  • Uyku teknolojisini kapatmak.
  • Yenilebilir yiyecekleri atmamak. 
  • Sürdürülebilir alışveriş yapmak.
  • Eko duş başlıkları ve havalandırıcılı düşük akımlı armatörler kullanarak verimli su tüketmek. 
  • Akıllı musluklar kullanmak.

 

Şekil 3. Evlerde su tüketimi.jpg
Şekil 3. Evlerde su tüketimi

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU