Neşeniz kaçsın istemem ama koronavirüs seçimi etkilerse bu Trump’ın lehine olur

Geçmişte salgınların seçimleri nasıl etkilediğine bakacak olursak bize birçok Demokrat seçmenin muhtemelen bilmek istemeyeceği şeyleri anlatırlar

Son anketlere göre Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 81'i Trump'ın krizi ele alma şeklini onaylıyor (AP)

Koronavirüs salgını Donald Trump'ın başkanlığının sonu anlamına mı geliyor? Yazarları nefes nefese kalmış bol miktarda köşe yazısı bizi buna inandırabilir. Peter Wehner'ın The Atlantic'te yayımlanan son yazısı, NeverTrumpism'in muhtemelen geçip gidecek bu alt-türünün ideal örneği oldu. Wehner yazısında, “Her şey değiştiğinde, Amerika'nın 45. başkanının esip gürlemeleri, cehaleti ve sığlığı yadsınamaz hale geldiğinde, bilim yasaları ya da matematiksel denklem misali tartışılmaz bir ampirik gerçeklik” olarak “koronavirüs kuvvetle muhtemel Trump'ın başkanlığı için dönüm noktası olacak" diyor. Yazı lütufkarlıkla ve safça kehanetler düzen birinin aşırı güveniyle dolup taşıyor. Sonunda haklı çıkacak olmanın neşe dolu havası, ortaya konan bahislere bakılırsa bir parça intikam kokuyor.

Bu, Wehner ve diğerlerinin haklı olmadığı anlamına gelmiyor. Trump'ın krizi fazlasıyla kaotik, menfaatçi ve başını kuma gömmüş halde ele alması sayısız hayatı tehlikeye attı. Krizin ilk zamanlarında, halk sağlığı yetkililerinin uzman görüşlerini hiçe saydı ve dolayısıyla getirdiği seyahat kısıtlamalarıyla kazanılan zamanı çarçur etti. Her şeyden bıkmış tavrı, şimdi birçok destekçisinin ve pek tabii Fox News'un benimsediği tutumu belirledi. Sonuç olarak “çan eğrisini düzleştirmek” için gereken sosyal mesafelenmeye ulaşmak hayli zor görünüyor. Trump kendisinin hatasız bilgi verme kabiliyetinin olmadığını kanıtladı; hatta bir teleprompterdan okumayı bile beceremiyor. Birileri ölü sayısındaki artışla orantılı olarak Trump'ın tekrar seçilme ihtimalinin azalacağını kolaylıkla öngörebilir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ne var ki Trump'ın seçim felaketine yönelik beyanlar, en iyi ihtimalle zamanından önce sarf edilmiş sözlerdir. En kötü ihtimalle de Trump'ın ABD'nin salgın için “tamamen hazır” olduğu yönündeki küstah güvencesi kadar kibir dolular. Koronavirüs seçimi kesinlikle etkileyecek olsa da ortada Wehner ve diğerlerinin görünüşe göre müteşekkir olduğundan daha fazla etken bulunuyor.

Başkanlığının en kasvetli iki söylevinden sonra ve piyasalarda 1987'den bu yana yaşanan en büyük çöküşün ortasındayken bile, Wehner'ın şu “ampirik gerçekliği” -en azından Trump taraftarları arasında- o kadar da “inkar edilemez” görünmüyor. Cumartesi günkü NBC News/Wall Street Journal anketine göre, Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 81'i Trump'ın krizi ele alma şeklini onaylıyor. Tüm seçmenler arasındaysa bu rakam, en son genel onay oranlarından yalnızca bir puan düşük olarak yüzde 45 görülüyor. Trump'ın seçmen tabanı şaşırtıcı derecede inatçı. Bu, önümüzdeki haftalarda farklılık gösterebilir ancak böyle bir değişiklik kesinlikle kaçınılmaz değil.

Lindsay Newman'ın açıkladığı gibi asıl "X" faktörü, salgının kasım seçimlerini aksatıp aksatmayacağı. Oy verme işinin gelişmeler nedeniyle ertelenmesi tasavvur edilemez değil ve bu ihtimale karşı hazırlıklı olmalıyız; Demokrat Parti başkan adaylığı ön seçimlerini askıya aldı bile. Bununla birlikte genel seçimlerin tamamen gecikmesinden çok daha muhtemel olan, salgının seçmen katılımını bastırması. Oy vermek için sandık başına gitmek diğer insanlara yakın durmayı, kalem paylaşmayı, aynı oylama makinelerine dokunmayı ve virüs bulaşma ihtimalini artıran başka eylemleri zorunlu kılıyor.

2009'daki H1N1 domuz gribi salgını sırasında da bu endişe mevcuttu. Seçim günü grip sezonunun başlangıcına denk gelirken, Seçim Destek Komisyonu (EAC) “50 eyaletin her birinden, oy verme merkezlerinde H1N1 bulaşma tehdidini nasıl azaltabileceklerini ana hatlarıyla ortaya koyan grip acil durum planlarını sunmaları istendi". Bazı eyaletler oy merkezlerinde el dezenfektanı sağladı ve makineleri gün boyu alkolle özenerek sildi. Wisconsin'da bazı seçim çalışanları tıbbi maske ve lateks eldivenler taktı. Ne var ki oy kullanma yerlerinde virüs bulaşmasını önlemek övgüye değer olsa da bu zaten hasta olanların ve sadece temkinli olup evde kalmayı seçenlerin sorunlarını çözmüyor.
 


Kasım 2009'da yapılan ara seçimlerin ve valilik seçimlerinin her birinde, aynı makam için yapılan önceki seçime kıyasla seçmen katılımında kayda değer bir düşüş yaşandı (Kongre ara seçimleri, 2008 genel seçimlerindeki yüksek katılım nedeniyle asimetrik dağılmıştı). Hem Virginia hem de New Jersey valilik seçimleri yaklaşık yüzde 2'lik bir düşüşe tanıklık etti. Korelasyon elbette neden sonuç ilişkisi değil ve söz konusu eğilimi açıklığa kavuşturmak için benim kabataslak sezgisel çıkarımlarımdan çok daha sofistike ve yoğun hesaplamalar gerekiyor. Ama ortada bir eğilim olduğuna inanıyorum.

(116 bin cana mal olan) 1957-1958'deki grip salgını dışında, seçim yıllarında ortaya çıkan salgın hastalıklar seçmen katılımında yaşanan düşüşlerle tutarlı görünüyor. 1976'da Ford yönetimi aslında hiç gerçekleşmemiş bir domuz gribi salgını etrafında kitlesel panik yaratmış; (ABD Seçim Projesi'nden alınan rakamlara göre) o yıl genel seçmen katılım oranı, 1972'de elde edilen yüzde 56,2'ye kıyasla yüzde 54,8'e düşmüştü. ABD'de 100 bin kişinin öldüğü 1968 grip salgınında seçmen katılımı, 1964'teki yüzde 62,8'lik katılımın ardından çok daha küçük bir düşüş göstererek yüzde 62,5 olmuştu. 1918 ara seçimleri sırasında, İspanyol Gribi 500 bin Amerikalıyı öldürdüğünde katılım yüzde 50,4'ten yüzde 39,9'a düşmüştü.

ABD koronavirüsün yayılmasını büyük ölçüde yavaşlatmayı başaramazsa 1918 seçimleri Kasım 2020 seçimleri için en yakın örnek olabilir. Bu, Demokratları endişelendirmeli.

City Lab için kaleme aldıkları yazıda Laura Bliss ve Kriston Capps, “Kırsal alanlara nazaran... şehir merkezleri, daha yüksek temas oranları ve daha fazla sayıda enfeksiyona yatkın insanla birlikte daha güçlü virüs bulaşma zincirleri oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Bu, kırsal alanlarda yaşayan insanların korkacak hiçbir şeyi olmadığı anlamına gelmiyor; bizimki gibi birbirine bağlı bir ülkede hiçbir topluluk yayılmaya karşı bağışık değil. Ancak kırsal alanların genel olarak büyük şehirler kadar sert etkilenmesi pek olası görünmüyor.

Salgının seçmen katılımını bastırma etkisi ne kadar olursa olsun bu eşit dağılmayacak. Neredeyse tamamı Demokratların kaleleri olan büyük şehirler, bu baskının en şiddetli kısmını yüklenecek. Bu durum Trump'a kasım ayında avantaj sağlayacak, bu avantajın ne kadar büyük olacağınıysa bekleyip göreceğiz. Fakat Trump, Michigan'ı sadece yüzde 0,23, Pensilvanya'yı yüzde 0,72 ve Wisconsin'ı yüzde 0,77 farkla kazanmıştı: Herhangi bir avantaj belirleyici olabilir.

Başka bir deyişle, salgının liberallerin umduğunun tam tersi bir etkiye sahip olacağı düşünülebilir: Trump'a ikinci bir dönem daha verebilir.

 

 

Justin Lee'nin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Neşenizi bozmak istemem ama eğer koronavirüsün seçimlere bir etkisi olacaksa bu Trump'ın lehine olacaktır

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU