Uzmanlar uyarıyor: Koronavirüs otoriter liderler tarafından demokrasiyi baltalama bahanesi olarak kullanılabilir

Koronavirüsün bazı ülkelerde demokrasiye zarar vererek siyaseti yeniden şekillendirebileceğinden endişe ediliyor

İran, koronavirüsün patlak vermesiyle medya üzerindeki kontrolleri sıkılaştırdı (AP)

Amerika Birleşik Devletleri'nde, yabancı düşmanlarıyla dolu Beyaz Saray, koronavirüsü uzun zamandır uygulamak istediği sınır kontrollerini güçlendirmek için kullanıyor. İsrail ve Singapur'da hükümetler, cep telefonlarından halkın hareketlerini takip etmek için Kovid-19 krizini bahane ediyor. 

İran'ın kafasını denetimle bozmuş hükümeti, ülkenin her yerine güvenlik güçleri yerleştirip sokakları boşaltmak için salgını kullandı. Bu esnada Macaristan'da, siyasi kariyerini göçmenleri şeytanlaştırma üzerine inşa eden sağcı bir lider, mevkidaşlarına göçmenler ve koronavirüs arasında "açık bir bağlantı" olduğunu söyledi.

Dünya genelinde halk sağlığı yetkilileri, ön saflarda yer alan tıp uzmanları ve yerel siyasetçiler modern tarihin en kötü salgınlarından birini kontrol altına almaya çalışıyor.

Ancak genelde, yaşamı tehlikeye atsa bile uzun zamandır peşini bırakmadıkları tedbirleri uygulamak için koronavirüsü sömürmeye çalışıyor gibi görünen, ideolojik hareket eden ulusal liderlerle karşı karşıya kalıyorlar.

"Bu kabul edilemez" dedi Chicago Belediye Başkanı Lori Lightfoot, şehrin uluslararası havaalanından seyahat edecek kalabalık yüzünden 8 saate varan bekleme süresi hakkındaki haberlere yanıt olarak. "Gerici, kötü planlanmış seyahat yasağı, (O'Hare Havaalanı'ndaki) binlerce yolcuyu daha ciddi sağlık riskiyle karşı karşıya bıraktı.

Donald Trump'a ve Gümrük ve Sınır Koruma Birimi'ne seslenerek şöyle yazdı: "Kimsenin sizin beceriksizliğiniz için zamanı yok."

Koronavirüs krizi, sağlık hizmetlerini tüm dünyada ciddi bir şekilde zorluyor, çöken borsalar ve izne çıkarılan işçilerle dünya ekonomisine de ölümüne meydan okuyor. Ancak uzmanlar, krizin, özellikle de despotların güçlerini pekiştirmeye çalıştığı hassas ülkelerde, otoriter sistemleri güçlendirip demokrasiyi aşındırarak siyaseti yeniden şekillendirebileceğine dair uyarıyor. 

Pazartesi günü, Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı bir grup uzman, koronavirüs yüzünden alınan acil durum önlemlerinin hükümetler tarafından siyasi amaçlar için kullanılmaması gerektiğine dair katı bir uyarı yayımladı. 

Aralarında yaklaşık bir düzine BM insan hakları ve demokratik özgürlükleri koruma raportörü de bulunan uzmanlar, "Mevcut sağlık krizinin ciddiyetini kavramak ve uluslararası hukukun ciddi tehditler için acil durum güçlerini kullanmaya izin verdiğini kabul etmekle birlikte, koronavirüs karşısında yapılan acil durum müdahalelerinin orantılı, gerekli ve ayrımcılık yapmayan nitelikte olması gerektiğini devletlere ısrarla hatırlatıyoruz" dedi.

Açıklamada "Kovid-19 salgını sebebiyle ilan edilen olağanüstü haller belirli grupları, azınlıkları veya bireyleri hedef almak için kullanılmamalı" dendi.

Önlemler, sağlığı koruma kisvesi altındaki baskıcı eylemleri örtme işlevi görmemeli ya da insan hakları savunucularının çalışmalarını susturmak amacıyla kullanılmamalı.

Daha şimdiden, hükümetlerin salgını kendi yararları için kullandığını gösteren çok sayıda işaret mevcut. Irak, Cezayir ve Lübnan'da aylar süren ve elitlerin başına ciddi dert olan hükümet karşıtı protestolar iptal oldu.

Türkiye'de muhafazakar, İslamcı kökenli hükümet, koronavirüs korkusu sebebiyle barların, gece kulüplerinin ve kütüphanelerin kapatılmasını emretti ama alışveriş merkezleri, mağazalar ve restoranların açık kalmasına izin veriyor. 

Hindistan'da, Narendra Modi'nin Hindu milliyetçisi iktidar partisinin üyeleri, koronavirüs salgınını, aralık ortasından bu yana tartışmalı yeni vatandaşlık yasalarına karşı oturma eylemi düzenleyen, çoğunluğu Müslüman barışçıl protestocuları kötü göstermek için kullanıyor. Partinin öne çıkan yerel yetkilisi Kapil Mishra, salı günü, protestocuların dağılmayı reddettikleri anda "intihar görevi üstlenmiş teröristler" haline geldiğini ve "milyonlarca Delhi vatandaşının hayatına doğrudan tehdit oluşturduğunu" söyledi.

İsrail'de Binyamin Netanyahu ve Romanya'nın Başbakanı Ludovic Orban gibi mevkilerini tutmada ciddi zorluklarla karşılaşan liderler, siyasal sorunlarının kaybolduğunu gördü, en azından geçici olarak.  

Güç durumdaki başbakana tam yetki veren cumartesi günkü olağanüstü hal oylaması hakkında konuşan Romanyalı parlamenter Vlad Alexandrescu, "Olağanüstü koşullar altında yapılan, karşı çıkmaya ya da tartışmaya yer bırakmayan bir oylamaydı" dedi. 

O sıralarda Netanyahu, büyük toplanmalara getirilen koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle duruşmaları iki ay ertelenince, üç yolsuzluk davası nedeniyle salı günü çıkacağı mahkemede küçük duruma düşmekten kurtuldu.

Bir sonraki hükümeti kurma görevi seçimlerdeki en önemli rakibi, eski ordu komutanı Benny Gantz'a verilmiş olsa da Netanyahu, ulusal acil durumun yarattığı zemini israf etmedi. 

Ülkeyi yeni kısıtlamalar hakkında en çok TV izlenen saatlerde, neredeyse her gün güncelleyerek ve yurttaşlarına güven vererek ekranlarda hakimiyet kurdu. Salı günü bir gecede kabul edilen kararla parlamentoyu saf dışı bırakan kabine, Şin Bet'in, Filistinli militanları hedef almak için geliştirilen teknolojiyi kullanarak koronavirüs hastalarına ve "yakınlarındaki" herkese ait cep telefonlarının üstverilerini kullanmaya başlamasına izin verdi.

Mahkemede bu hamleye karşı çıkan Sivil Haklar Derneği Sözcüsü Maya Fried, "Bu sadece gizliliğin ihlali değil; aynı zamanda yürütme organı, yasama organını saf dışı bıraktı, yarın dilekçemizi vereceğiz" dedi. 

(Hükümetin) iktidarını kesinlikle sivil olan bir alana doğru genişletmesi, tehlikeli bir emsal ve kaygan bir zemin oluşturuyor.

Bu esnada çok sayıda ülke medya üzerindeki denetimlerini sıkılaştırdı, resmi rakamları sorgulayanlara karşı sert uyarılar yayımladı ve akreditasyonlarını yanlış bilgi yaymaktan iptal etmekle tehdit etti. Salı günü Mısır, devletin koronavirüs vakalarıyla ilgili verdiği rakamları sorgulayan araştırması sebebiyle The Guardian'ın Kahire muhabirinin basın kartını iptal etti.

Salı günü Ürdün'deki monarşi, koronavirüsü neden göstererek tüm basılı haber kaynaklarının kapatılmasını emretti ve orduyu şehirlerin girişine yerleştirerek sokağa çıkma yasağı ilan etti. 

Koronavirüs çekincesine atıfta bulunan bazı ülkeler, siyasi ya da güvenliğe dair suçlamalarla cezaevinde tutulanlar da dahil olmak üzere tutukluların aile ziyaretlerini kısıtladı.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden akademisyen Rami Khouri, "Gördüğünüz şey, otokratik rejimlerin geleneksel otokratik yöntemler kullanması çünkü hep bunları kullandılar ve onlara başarısızlık getiren de bu otokrasi" diyor.

Tıpkı seçim sonuçlarıyla oynadıkları gibi, koronavirüs rakamları üzerinde de oynayarak her şeyin yolunda olduğunu ve ülkedeki az sayıda vakanın hepsinin yabancı olduğunu söylüyorlar.

Koronavirüsün yarattığı panik ve tepkilerin bir kısmı kesinlikle iyi temellendirilmiş. Koronavirüs salgını benzeri görülmemiş bir kriz ve hükümetlerin nasıl tepki vermesi gerektiği konusunda anlaşılabilir bir karışıklık mevcut. Halk sağlığı uzmanları, Singapur gibi bazı otoriter sistemlerin krize yönelik gayretini takdirle karşıladı. 

Salgınla sarsılmış Fransa ve İspanya'yla güçlü bağları nedeniyle koronavirüse karşı özellikle savunmasız, gelişmekte olan ülke Fas'ın monarşisi, virüsü kontrol altına almak için yürürlüğe koyduğu zorlayıcı önlemleri nüfusuna kabul ettirerek krize etkili bir tepki vermiş oldu. Rabat'tan halk sağlığı uzmanı Nassim Assef, "Halk genellikle monarşiye karşı itaatkar ve saygılıdır" diyor. 

 

 

Michigan Eyalet Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü ve 2018'de yayımlanan Authoritarianism: What Everyone Needs to Know (Otoriterlik: Herkesin Bilmesi Gerekenler) kitabının yazarı Erica Frantz, "Otokratik hükümetler, uygun şekilde tepki verme avantajına sahip çünkü kontrol ve denge mekanizmalarıyla uğraşmak zorunda değiller" diyor.

Ancak otokratik liderlerin, çoğu zaman halkın çıkarlarını göz önünde bulundurmadığını da söyleyen Frantz, Trump'ın Avrupa geneline uyguladığı seyahat yasağına Birleşik Krallık'ı (BK) dahil etmeyerek aynı yolda yürüdüğü Boris Johnson'ı ödüllendirdiği karara atıfta bulundu. 

Frantz "Otokrasilerde mucizeleri ve afetleri daha sık görürsünüz" diyor. 

ABD'de koronavirüsle bağlantılı olaylar, yetkilerin birleşmesinin tehlikelerine işaret ediyor. Kurumların içini oydu ve oraları arkadaşı olan kişilerle doldurdu. Çok az deneyim ve beceriye sahipler, bu da dengesiz ve üzerinde düşünülmemiş politikalara sebep oluyor.

Tıpkı 1933'de Alman Parlamentosu'nun yakılmasında olduğu gibi, tarih boyunca diktatörlerin krizleri gücü tek elde toplamak için kullanmasına benzer şekilde, koronavirüs salgınının da kalıcı önlemler almak amacıyla kullanılabileceğine yönelik ciddi endişeler mevcut. 

Örneğin Filipinler'de muhalif parlamenterler ve hükümeti eleştirenler, otoriter sağcı Rodrigo Duterte hükümetinin, hedefleriyle uyumlu görünen hareket ve toplanma özgürlüğü üzerindeki kısıtlamaları kaldırmak istemeyeceğinden korktuklarını dile getirdi. Duterte salı günü, diğer ülkelerin kamusal yaşamı askıya alma süresinden çok daha uzun bir şekilde, 6 ay sürecek "afet durumu" ilan etti. 

Siyaset bilimciler, krizler bazen insanları bir araya getirip ortak bir amaç için birleştirse bile, otoriter liderlere de aksi takdirde uzun süre ayak direyen halka istedikleri politikaları dayatma fırsatı sunduğunu söylüyor. 

Frantz, "Bu krizler, demokrasiler karşısında diğer her şeyden daha riskli" diyor.

Bu krizleri, hükümetlerin sert önlemler almasının fırsatı olarak görüyorum. Demokrasiyi değiştirmek için kullanılabilecek kriz olaylarına gerçekten dikkat etmemiz gerekiyor.



Beyrut'tan Bel Trew ve Delhi'den Adam Withnall bu yazıya katkıda bulundu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU