Ürkütücü senaryo: Koronavirüs zaten "karantinadaki" Gazze'ye bulaşırsa ne olur?

İki milyonluk nüfusa sahip Gazze, 2006'dan bu yana hava geçirmez şekilde İsrail kuşatması altında

Yıllardır İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nde doktorlar mevcut şartlarda sağlık hizmetlerini yerine getirmekte zorlanıyor (Reuters)

Koronavirüs abluka altındaki Gazze Şeridi'ne ulaşırsa ne olur?

Bu soru İsrail'in askeri işgali altında yaşayan tüm Filistinliler için büyük bir aciliyet arz etmekle birlikte, Gazze'nin durumu bilhassa karmaşık ve son derecede kaygı verici.

Yaklaşık 50 ülkede, koronavirüsünün sebep olduğu hastalıklardan biri olan Kovid-19 vakası görüldüğü belirtiliyor. İtalya ve Güney Kore gibi gelişmiş ülkeler bile bu ölümcül virüsü kontrol altına almakta zorlanıyorsa, virüsün vurması halinde işgal altındaki Filistinlilerin neyle karşı karşıya kalacağını hayal bile edemeyiz.

Aslına bakılırsa resmi Filistin raporlarına göre, 8-15 Şubat tarihlerinde önemli Filistin kentleri Kudüs, Nablus, Eriha, El Halil ve Beytüllahim'i gezen Güney Koreli bir heyetin yaptığı ziyaretin ardından koronavirüs Filistin'e çoktan ulaştı.

İlkin Filistin Yönetimi (FY) kendi liderliğine zaten pek güvenmeyen halk arasında gözle görülür paniğe yol açan haberlerin etkisini kontrol altında tutabilmek için zorlu bir mücadele verdi. Başbakan Muhammed Iştiyye, "bilinmeyen tesislerin sahiplerinin" kişisel sorumluluk alarak kendi iş yerlerini ve kamuya açık diğer kurumları kapatacağını "umduğunu" söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu açıklamayı Sağlık Bakanlığı'nın Batı Şeria'da FY'nin yetki alanındaki tüm hastanelerde "olağanüstü hal" ilan etmesi izledi. Çin'den ve koronavirüsten büyük ölçüde etkilenen diğer bölgelerden gelenler içinse Eriha yakınlarında bir karantina merkezi belirlendi.

Bununla beraber işlevsiz FY tesisleri Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) talimatlarına harfiyen uysa bile koronavirüs salgınıyla mücadele etmek Filistinliler için öyle basit bir mesele değil.

Filistin toplumunu zayıflatma ve İsrail hükümetinin Filistinlileri kontrol edip topraklarını sömürgeleştirme misyonunu kolaylaştırma amacıyla tasarlanan ve birçok topluluğu koca koca beton duvarların, askeri kontrol noktalarının ve hareket imkanı tanımayan ordu kurallarının arkasına atıp dışlayan İsrail kontrol sistemi Filistinlileri birbirinden ayırıyor.

FY, işgal altındaki Batı Şeria'nın sözde "C Bölgesi'nde" bulunan on binlerce Filistinliye yardım için ne yapabilir? Tüm bölge, Filistinli sakinlerinin refahını pek de umursamayan İsrail ordusunun kontrolü altında.

Bu tür sorular, WHO'nun gerek Filistinlilerin kendi aralarında gerekse Filistinlilerle ayrıcalıklı yasadışı Yahudi yerleşimciler arasında "sağlık eşitsizlikleri" diye nitelendirdiği bağlamda değerlendirilmeli.

Birçok Filistin topluluğu, sağlık değil siyasi nedenlerle zaten İsrail tarafından bir nevi "karantina altında" tutuluyor. Koronavirüs salgını, bu toplulukların bazıları için, bilhassa da düzgün sağlık hizmetleri ve iyi donanımlı tıbbi tesislere erişimi olmayanlar için felaketle sonuçlanabilir.

Ne var ki hızla yayılan ölümcül virüs, bu küçük ama yoğun nüfusa sahip bölgeyi yutan hava geçirmez kuşatmanın dört bir yanından kendine yol bulduğunda en kötü akıbeti Gazze yaşayacak.

İsrail kuşatmasına 12 yıldır katlanan ve bir dizi İsrail savaşının devasa yıkımı altında sendelemeye devam eden Gazze, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından zaten "yaşanılmaz" ilan edilmişti.

Ancak Gazze'nin sefaleti bitmek bilmiyor. En az 10 yıldır hiçbir BM raporunda, Gazze'nin yetersiz tıbbi tesislerine ya da hazırlılık durumuna dair olumlu veya ümitvari bir ifadeye rastlanmıyor.

İşgal altındaki Filistin topraklarından sorumlu BM İnsani Yardım Koordinatörü Jamie McGoldrick geçen ay yaptığı açıklamada, Gazze'de yaşanan "kronik elektrik kesintileri, ruh sağlığı ve psikolojik destek gibi kritik hizmetlerdeki eksiklikler, temel ilaç ve malzeme kıtlığından" dert yandı.

İsrailli insan hakları grubu B’Tselem ise ocak ayında, kuşatma altındaki Gazze'de koronavirüs veya diğer salgınlardan değil de Gazze'nin zar zor işleyen ve ayrım duvarının Gazze tarafında düzenlenen "Büyük Dönüş Yürüyüşü"nde yaralanan binlerce insanla çaresizce baş etmeye çalışan hastanelerin içinde bulunduğu durumdan dolayı yaşanan eşi benzeri görüşmemiş sağlık krizinden bahsetti.

Aynı kuruluş daha önce de "İsrail'in bu göstericilere karşı yasadışı biçimde uyguladığı ve askerlerin hiç kimse için tehdit teşkil etmeyen silahsız protestocuları gerçek mühimmatla vurmasına imkan tanıyan ateş açma politikasının neden olduğu korkunç sonuçları" raporlamıştı.

İsrailli grup, 2019 sonu itibarıyla Gazzeli doktorların 30'u çocuk 155 göstericinin uzuvlarını kesmek zorunda kaldığına dair WHO'nun yaptığı iyimser tahminlere atıfta bulunmuştu. Ancak bunlara ilaveten bir de omurga yaralanmaları nedeniyle kalıcı felç geçirmiş onlarca protestocu bulunuyor.

Bu, çok daha karmaşık bir krizin yalnızca küçük bir kısmı. Sadece kızamık ve son derece bulaşıcı diğer salgın hastalıklar bir yolunu bulup Gazze'ye girmiyor, su kaynaklı hastalıklar da bölgede endişe verici hızla yayılıyor.
 


WHO'ya göre Gazze suyunun yüzde 97'si insanlar tarafından tüketime uygun değil. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Kimi zaman Gazze'nin en büyük hastanesi Şifa'da bile temiz su bulunamazken Gazze hastaneleri muhtemel bir koronavirüs salgınıyla nasıl başa çıkabilecek?

RAND Corporation'a göre "Su bulunduğu zamanlarda da doktorlar ve hemşireler suyun kalitesi düşük olduğu için ellerini sterilize edemiyor."

WHO Filistin Direktörü Gerald Rockenschaub, Batı Şeria ve Gazze'de "hazırlık tedbirleri" ve "ilave öncelikli hazırlık eylemleri" ihtiyacına dair FY Sağlık Bakanı Mey Keyle'yle 25 Şubat'ta Ramallah'ta yaptığı görüşmeden bahsederken kati bir dil kullandı.

WHO ayrıca, Gazze Şeridi'nin koronavirüsle başa çıkmaya hazır olmasını sağlamak için "Gazze'deki yerel yetkililerle koordinasyon halinde olduklarını" duyurdu.

Gel gör ki bu yatıştırıcı dil, WHO ve tüm BM'nin 10 yılı aşkın süredir yüzleşemediği çirkin bir gerçeği maskeliyor.

WHO'nun Gazze'yle ilgili daha önce hazırladığı tüm raporlar, sorunu tam olarak detaylandırmış olsa da meselenin köklerini tanımlama ya da kalıcı çözüm bulma adına çok az şey yaptı. Sahiden de Gazze'nin hastaneleri her zamanki gibi işlevsiz, Gazze'nin suyu her zamanki gibi kirli ve tekrarlanan uyarılara rağmen Gezze Şeridi İsrail'in acımasız kuşatması ve uluslararası toplumun sessizliği sayesinde insan yaşamına hala elverişli değil.

Gerçek şu ki Gazze'de -ya da açık söylemek gerekirse işgal altındaki Filistin'in herhangi bir yerinde- hiçbir "hazırlık" koronavirüsün yayılmasını durduramaz. Filistin sağlık sistemini İsrail işgalinin korkunç etkisinden ve İsrail hükümetinin daimi kuşatmasıyla siyaseten dayattığı (ve aparteid olarak da bilinen) "karantinalar" politikasından kurtaracak köklü ve yapısal değişimlere ihtiyaç var.

Remzi Barud, gazeteci ve The Palestine Chronicle editörü. Beş kitap kaleme aldı. Son kitabı “These Chains Will Be Broken: Palestinian Stories of Struggle and Defiance in Israeli Prisons” (Bu Zincirler Kırılacak: İsrail Cezaevlerinde Filistinlilerin Direniş ve Karşı Koyma Öyküleri) 2019'da Atlanta Clarity Press tarafından yayımlandı. Dr. Barud aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi'nde misafir araştırma görevlisi

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

http://www.palestinechronicle.com

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

DAHA FAZLA HABER OKU