Şiraz Festivali'nden Suudi Arabistan'daki Müzik Festivali'ne

Suudi Arabistan’daki İran müzik geceleri kutlaması bir ilk niteliği taşıyor

İranlı şarkıcı Ebi, Suudi Arabistan'daki festivalde sahne aldı (Camelia Entekhabifard)

Şiraz Sanat Festivali (İran'da) 1960'ların sonu 1970'lerin başında başladığında, beraberinde güvensizlik ve kızgınlığın yanı sıra hayranlık ve gurur da getirmişti. Sosyal medya ve internetin olmadığı zamanlarda sıradan kişilerin festival etkinliklerine erişimi ulusal televizyon yayınları ve yazılı basınla sınırlıydı.

O zaman bile, her hanenin izleyecek bir televizyonu yoktu. Küçük şehirler ve köylerde yaşayanlar başta olmak üzere halkın önemli bir kısmı toplumsal ve politik gidişattan yerel mollaların vaazlarına katılarak haberdar oluyordu.

O zamanlar, yani 50 yıldan fazla süre önce, Batı modernitesinin unsurlarını taşıyan kültürel ve sanatsal etkinlikler düzenlemek İran'da kaçınılmaz olarak gerek radikal gerekse geleneksel İslam'ın kızgınlığı ve reddiyle karşılaştı.   

Ayetullah Humeyni, Şiraz Festivali'ni “adi sanatlar festivali” olarak adlandırmıştı!

İslam Devrimi, Şiraz Sanat Festivali'nden geriye hiçbir şey bırakmadı; ne genel olarak müziğe ve sanata izin verdi ne de İran'ın gelişmesini, ilerlemesini ve müreffeh bir geleceğe yürümesini düşleyenlerde umut bıraktı. İran'ı bölgede başarılı bir ülke örneği; sanatın, güzelliğin ve ilerlemenin beşiği olarak görenlerin tüm arzularını öldürdü. İslam Devrimi'nin İran halkına kazandırdıkları sessizlik, elde edilmiş başarıların yok edilmesi ve sanatsız bir toplum oldu. Bölgeye hediye ettikleriyse müreffeh ve ilerici bir İran örneği hayalinin sonu, aşırılık ve tehdidin yanı sıra İslam ve Şii inancının ortaçağdan kalma geri kalmış bir yorumuydu.

İran Devrimi sadece İran içinde köklü bir dönüşüm yaratmakla kalmadı aynı zamanda komşu ülkelerin siyasi ve toplumsal eğilimlerini de derinden etkiledi. Tıpkı Şah'ın kültür ve reform programlarının komşularına ilham verip onların da bu programları canla başla izlemelerini sağlaması gibi İslam Devrimi de aşırılık yanlısı hareketleri yeniden canlandırıp güçlendirdi.

1970'lerde (ünlü kadın şarkıcı) Guguş'un şarkılarının Suudi Arabistan radyolarında ve televizyon kanallarında yayımlandığına inanmak zor. Suudi Arabistan'da sinemalar vardı ve İran'ın komşuları bu ülkedeki değişiklikler ve ilerlemeden ilham alıp aynı yolu izliyordu.

Aklımda Şiraz Festivali varken, Suudi Arabistan'ın kuzeybatı bölgesi El-Ula Vadisi'nde düzenlenen 2. Tantura Kış Müzik Festivali'ne katıldım. Tantura Festivali, doğuyla batının müzik ve sanatlarını bir araya getirmeyi ve -en azından kültürel anlamda- köktencilik ve aşırılık yanlısı hareketlerle mücadeleyi amaçlayan kültürel bir etkinlik.

Suudi Arabistan gibi dindar ve son derece geleneksel bir ülkede düzenlenen Tantura Müzik Festivali, yeni nesillerin değişim ve reform arzularıyla uyumlu büyük bir girişim olmanın yanı sıra etkili ve gerçekten de başarılı. Uluslararası çapta ünlü sanatçılar, şarkıcılar ve müzisyenlerin son iki yıldır düzenlenen bir aylık Tantura Festivali'ne katılımı, bu bölgenin reformcu değişiklikler için ihtiyaç duyduğu desteğe sanatçıların derin takdirinin ve onayını gösteriyor. Bu festivalin, merhum Şah Muhammed Rıza'nın ilerici ve gözüpek sayılan reformları gibi diğer Müslüman ülkelere ilham kaynağı olacağı umuluyor.  
 


Bu arada, son iki gününde Tantura Festivali kültürel ve sanatsal etkinliklerin sınır tanımadığını kanıtlamak için -ilk kez- İranlı sanatçılara ev sahipliği yaptı ve kendi ülkelerinde olsalar böylesi bir performansı sergilemelerine izin verilmeyecek İranlı şarkıcılara bu fırsat dünyanın en dindar ve en geleneksel Müslüman ülkesinde sağlandı.  

Suudi Arabistan tarihinde ilk kez İranlı şarkıcılar Suudi topraklarında sahne aldı.

Tantura Festivali'ne katılan İranlı şarkıcılar, festivaldeki varlıklarının siyasi bir jest olmadığını, İran müziğini ve kültürünü diğer halklara tanıtmak amacıyla "müziğin sınır tanımadığı" şeklindeki asil fikri desteklemek olduğunu savundu. Sanatçılar, insan toplumunun iyileştirilmesine yönelik her yapıcı değişimi memnuniyetle karşılayacaklarını söyledi.

Bu bölgedeki halkların onlarca yılda katlandığı acılar, kayıplar ve musibetler muazzam boyutlara ulaştı. Şiddet ve aşırılık da sınır tanımadı. Kolayca bir yerden bir yere taşınabiliyor, sınırları aşabiliyor ve beraberinde yıkım, yoksulluk ve cehalet getirebiliyorlar.

İranlı şarkıcıların festivale katılarak gösterdiği açık fikirlilik, cesaret ve vizyon hayranlık uyandırıcıydı.

Sanatçılar, sevenleri ve inananları için birer elçidir. Festivalde şarkı söyleyenler, İranlı şarkıcıların "crème de la crème" (kaymak tabaka) kesimi ve İran toplumundaki farklı yaş gruplarının ve zevklerin temsilcisiydi. Onlar, mutluluk için umut ve iştahla dolu, duyulmaya hevesli bir toplumun sesiydi. İranlılar bu sesi kendilerinden çok da uzakta olmayan komşu bir ülkeden duydu.

Bir toplumda yeni bir hareket başlatmak ve değişimi teşvik etmek her zaman zordur. Her zaman ve kaçınılmaz olarak farklı kişi, grup ve kuruluşların direnişiyle karşı karşıya kalır. Ancak kuşkusuz, bölgenin fena halde muhtaç olduğu kültürel harekete günbegün omuz verecek sesler ve gruplar olacaktır. Böylesi reformları destekleyen ve köktenciliği reddeden hareketin ön saflarında, diğer ülkelerin temsilcileriyle beraber önde gelen ve popüler İranlı şarkıcıların yer alması bir onur ve kıvançtır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independentpersian.com

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

DAHA FAZLA HABER OKU