Kadir İnanır: Büyük barışı mutlaka kuracağız

Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü’ne layık görülen Kadir İnanır, Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye’mizde büyük barışı mutlaka kuracağız, mutlaka. Başka çaremiz yoktur” dedi

Fotoğraf: İHA

Diyarbakır Tabip Odası’nın Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü’ne, Barış Anneleri ve Kadir İnanır layık görüldü. Ödül törenine bir mektup gönderen Diyarbakır Büyükşehir Belediye’sinin tutuklu eş başkanı Mızraklı, Barış Annelerini selamladı

Diyarbakır Tabip Odası’nın (DTO) 14 Mart Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında 1996 yılından bu yana verdiği "Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü bu yıl Kadir İnanır ve Barış Anneleri’ne verildi. Ödüller Sur İlçesi’nde bir otelde düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Görüntülü mesajla katıldı

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre yurt dışında bir programından dolayı ödül törenine katılamayan Kadir İnanır, görüntülü mesaj gönderdi. İnanır mesajında şu ifadeleri kullandı:

Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye’mizde; toplumsal beraberliği uzlaşarak güçlendirip, cepheleşmelere son vereceğiz. Mutlulukları yakalamaya yemin ederek, özgürlük ve demokrasiyi inşa edeceğiz. Büyük barışı mutlaka kuracağız, mutlaka. Başka çaremiz yoktur. Uluslararası bir toplantı için yurtdışındayım. Oradaki herkese, Tabip Odası üyelerine bu anlamlı ödül için teşekkür ederim.

Mızraklı'dan Barış Anneleri'ne selam

Etkinlikte, görevden alınarak yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Cezaevi'nden gönderdiği mektup okundu. Savaş yüzünden savunmasız ve mazlum insanların zulüm gördüğünü, yerlerinden yurtların göç etmek zorunda kaldığını belirten Mızraklı mektubunda şunları yazdı:

Diz çökmeyen bir halk olarak, bizler tarihin derinliklerinden günümüze hep var olduk. Tüm zulümlere rağmen var olmaya da devam edeceğiz. Asla geri adım atmadık ve korkmadık. Bizlere korkunun panzehrini aşılayan Başta barış anneleri olmak üzere, yaşamını demokrasi, emek, barış ve özgürlük mücadelesine adayan tüm insanlara bu çabalarından dolayı selam ve saygılarımı iletiyorum. Tüm bu acı ve gözyaşının yaşandığı coğrafyamızda, sevinç zılgıtları yerine hawar çığlıklarının yükseldiği günlerde, bunu tersine çevirmek bizim ellerimizde diyorum.

Bundan dolayı; özgürlüğün rengi mavi olmalıyız, barışın rengi beyaz olmalıyız, doğanın rengi yeşil olmalıyız ama acının rengi olmamalıyız. Faşizmin rengi gri, ölümün rengi siyah olmamalıyız. Direngen geçmişimizden güç alarak yaşam kutsaldır diye haykırmalı ve bu topraklara barış gelene kadar çalışmalıyız. Bu çalışmalarda elini taşın altına koyan herkesi minnet duyarak, mutlaka ama mutlaka acının ve gözyaşının rengi yoktur diyenlerin kazanacağına olan inancımla sizlere merhaba diyorum.

Independent Türkçe, Mezopotamya Ajansı

DAHA FAZLA HABER OKU