Murat Yetkin: Erdoğan ile Putin 5 saat bunu mu konuştular?

Gazeteci Yetkin: “Ateşkes” dahi denmemiş ortak açıklamada. “Tüm askeri faaliyetin durdurulması” denmiş ki bu doğal olarak Türk ve Rus birliklerinin dışında Suriye rejim güçleriyle, terörist sayılan gruplar dışında kalan devlet-dışı grupları kapsıyor

Fotoğraf: Cumhurbaşkanlığı

Gazeteci yazar Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in İdlib genelinde yaptığı 5 saat 40 dakikalık görüşmeyi köşesine taşıdı.

Kişisel blogunda “Erdoğan’la Putin 5 saat bunu mu konuştular? Başlıklı bir köşe yazısı kaleme alan Yetkin, iki liderin zirvesinin ardından yapılan ortak açıklamaya değinerek “Umarız çatışmalar gerçekten durur, İdlib’ten daha fazla şehit haberi gelmez” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

5 saat 40 dakikalık bir görüşmenin herhangi iki lider için çok uzun olduğunu belirten Yetkin, şunları yazdı:

Bu kadar uzun ve ayrıntılı görüşmelerden sonra, alınabilecek asgari sonuç sayılması gereken bu ortak açıklamanın üç hedefi olduğu anlaşılıyor:

1- Bu tür bir çatışmanın, en azından Türk ve Rus askerlerini karşı karşıya getirecek bir çatışmanın yaşanmasına engel olacak önlemler almak,

2- Taraflar belli olmasa da bir ateşkes sağlandığı açıklaması yaparak, her iki tarafın da toplantıdan istediğini alamamış halde çıktığı mahcubiyetinden kaçınmak,

3- Her ikisi de daha çok Rusya’nın lehine olan enerji ve silah ticareti ve Türkiye’nin lehine turizm ve tarım ihracatı temelindeki ilişkinin devamını sağlamak.

"Güven eksikliği Erdoğan'ı ek önlem almaya zorladı"

“Diğer yandan iki liderin tutumları arasında üç temel farklılık dikkat çekiyor” diyen Yetkin, şöyle devam etti:

1- Ateşkese, ki genellikle çatışan taraflar arasında kullanılır, “ateşkes” dahi denmemiş ortak açıklamada. “Tüm askeri faaliyetin durdurulması” denmiş ki bu doğal olarak Türk ve Rus birliklerinin dışında Suriye rejim güçleriyle, terörist sayılan gruplar dışında kalan devlet-dışı grupları kapsıyor. Rusya ve Türkiye’nin Suriye ordusu ve diğer bütün gruplar üzerinde tam kontrole sahip olduğuna dair kuşkular mevcut. Nitekim, Erdoğan’ın tören ardından Lavrov’un elini sıkarken bir yandan Çavuşoğlu’na Rusların Esad’la görüşüp görüşmediğini sorması medyaya yansıdı. Güven eksikliği Erdoğan’ı ek önlem almaya zorluyor.

2- Putin, görüşme öncesinde, 27 Şubat’ta 34 askerin şehit olmasıyla sonuçlanan saldırılarda Türk birliklerinin orada olduğuna dair kimseye bilgi verilmemiş olduğu sözlerini tekrarladı. Putin ayrıca, Erdoğan’dan önce telefonla görüştüğü Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’e İdlib’teki son tırmanışın “teröristlerin kışkırtmasıyla” olduğunu söylemişti. (Bu arada Michel’in bir gün önce, 4 Mart’ta Türkiye’ye gelip Erdoğan ile Yunanistan sınırına dayanıp Almanya başta, bütün Avrupa hükümetlerinin uykusunu kaçıran göçmen sorununu konuştuğunu hatırlatalım). Ancak Erdoğan çatışmaların Suriye rejim güçlerince kışkırtıldığını söylüyor. Bu da bir sorun.

3- Erdoğan, Türkiye’nin Suriye rejim güçlerinin saldırılarına karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu açıkladı. Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da Türkiye’nin Suriye saldırılarına cevap vermesini desteklediklerini söylemişti. Buna karşı Putin de “teröristlerle savaşı” sürdüreceklerini vurguladı. Ankara ve Moskova’nın terörist kavramının tam örtüşmediğini söylemeye sanırım gerek yok.

"Tam istediklerini alamadılar"

İki liderin “anlaşamamakta anlaştığını” söyleyen Yetkin toplantının ardından gelinen noktayı şöyle sıraladı:

1- Erdoğan, Putin’den tam istediğini alamadı ama Puti destekli Esad güçleri de Türk ordusunun şiddetli misilleme harekâtı sayesinde İdlib’i geri alamamış oldu.

2- Ordu, “Bahar Kalkanı” adı verilen bu harekâtla Suriye ordusundan geriye kalanına ağır hasar verdi. Rusya’nın bir aşamadan sonra devreye girmediği ortamda, Türk malı SİHA’lar dahil orduda yeni askeri yeteneklerin ortaya çıktığı görüldü.

3- Rusya’nın ısrarını kırmasında Türkiye’nin harekâtı kadar, ABD ve NATO’nun, Suriye’nin saldırılarına karşı Türkiye’nin yanında olduğunu ilanının payı oldu. Bu durum sadece Rusya’ya Türkiye’nin hala Batı sistemi içinde bulunduğunu hatırlatmakla kalmadı, aynı zamanda 2014 Kobani olayından bu yana ABD ile açılan aranın kapanmaya başlayabileceğini gösterdi.

 

Yetkinport.com

DAHA FAZLA HABER OKU