Yönetmen César Díaz: Annelerin mücadelesi bana her zaman hayat dersi verdi

Geçen ay Türkiye'de vizyona giren, Belçika’nın Oscar aday adayı “Annelerimiz” filminin yönetmeni César Díaz, Independent Türkçe'ye konuştu

Belçika’da yaşayan Guatemalalı yönetmen César Díaz, ilk uzun metrajı “Nuestras Madres” (Annelerimiz) filminde 1960’lı yıllarda başlayıp, 30 yıl süren ve 250 binin üzerinden insanın katledildiği Guatemala İç Savaşı’nı yıllar sonra sinema perdesine taşıyor. 

Babası da iç savaş sırasında gerillaya katılan ve ortadan kaybolan yönetmen Díaz, hem çok kişisel hem de toplumsal bir hikaye üzerinden çok bilinmeyen bu iç savaşın acılarını ve karanlıktan kalan yanlarını görünür kılmaya çalışıyor. 

César Díaz, 2018’de cuntacıların yargılanmasıyla başlayan filminde, kendi aile geçmişini araştıran bir antropoloğun hikayesini filmin merkezine yerleştiriyor.
 


Filmde görülen “anlatıcı anneler” ise, Guatemala kültüründe hala geçerliliğini ve etkilerini yitirmeyen sözlü tarih anlatıcıları ve ülkenin gerçek hafızaları.

2019 yılında Cannes Film Festivali “Eleştirmenler Haftası” bölümünde yarışan ve ‘Altın Kamera’ ödülü alan “Annelerimiz” filmi seyirciler ve eleştirmenler tarafından da övgüler aldı.
 

Film_Ekibi_Cannes_Film_festivalinde_2.jpg
Nuestras Madres” (Annelerimiz) filmi ekibi Cannes Film Festivali'nde 


7 Şubat’ta Türkiye’de vizyona giren, Belçika’nın Oscar aday adayı olan “Annelerimiz” filminin yönetmeni Díaz ile Independent Türkçe için özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
 

Cesar_Diaz_Altın_Kamera_Ödülü.jpg
Yönetmen César Díaz, Cannes Film Festivali'nde ‘Altın Kamera’ ödülüne layık görüldü


Yönetmen César Díaz ile ilk filminde iç savaşı anlatma serüveninden, Guatemala’da film yapmanın zorluklarına, gerilla olan babasının anılarından, gelecek yıl çekeceği yeni filminin hikayesine dair konuştuk.
 

yönetmen_Cesar_diaz-001.jpg
Guatemalalı yönetmen César Díaz, Independent Türkçe için Sinan Yusufoğlu'nun sorularını yanıtladı


- Filmin ana karakteri Ernesto, “Bu ülkede hayatta kalmak için ya deli ya da sarhoş olmak zorundasın” diyor. Siz ise film yaparak hayatta kalıyorsunuz. Filmler ile ilişkiniz nasıl başladı?

Aslında filmde kullandığım o söz Guatemalalı Nobel ödüllü yazar Miguel Angel Asturias’tan bir alıntı.

Benim için film yapmak anlamaya ve iyileştirmeye çalışmanın bir yolu. Gençken tiyatro yapmaya başladım ve bir süre sonra gerçek mesleğimin kamera arkası olduğunu fark ettim.

Bu yüzden önce Brüksel'de ve sonra Fransa'da senaryo yazarlığı okumaya karar verdim. Diğer birçok film yönetmeni gibi ilk ve en önemli ilişkinin seyirci olmak olduğunu düşünüyorum.

Filmlerden keyif alıyorum. Büyük bir tutku besliyorum ve bir seyirci olarak filmler yapmaya çalışıyorum.
 

Yönetmen_cesar_Diaz.JPG
Díaz, kamera arkasına tutkuyla bağlı olduğunu söylüyor


- Guatemala'da 30 yıl süren bir iç savaş yaşandı. 250 binden fazla insan hayatını kaybetti. İlk filminizde bu iç savaşın hikayesini anlatmaya nasıl karar verdiniz? Hikaye nasıl ortaya çıktı?

Bu hikayeyi anlatmak benim için bir zorunluluktu. Çocukluğum işkence hikayeleri ve yakınlarını kaybeden insanları dinleyerek geçti.  

Etrafımda hep “gizlenmiş” hikayeler ve sevdiklerini özleyen insanlar vardı. İşlerin farklı ve daha “normal” olduğunu keşfettiğimde epey zaman geçmişti.

Guatemala’daki aşırı şiddeti anlamam ve bunun için “geçmişi” çok dürüst ve doğrudan sorgulamam gerekiyordu.

Bu filmin hikayesini birkaç adımda yazdım. O sıralar kişisel deneyimlerim üzerine düşünüyordum.

Sonra iç savaş sonrası katliamı araştıran “Adli Tıp Vakfı”yla karşılaştım. İnsanlara bilimsel yollarla destek olan, barış ve yas için çabalayan bir vakıftı bu.

Bu süreçte katliama uğramış bir köyde hayatta kalan bir kadının hikayesini de okudum. Birçok katliam hikayesi ve kişisel deneyimler sonucu bu hikaye ortaya çıktı.
 


- Antropoloji ve sinema arasında güçlü bir bağ var. Filmin ana karakteri Ernesto da bir antropolog. Bu karakteri yazarken nelerden beslendiniz?

Ernesto bir adli tıp antropologu. Bu klasik antropolojiden daha farklı. Adli antropologlar, farklı metot ve teknikler kullanarak iskelet ve iskelete ait parçalarını incelerler.

Ben de filmde karakterimi akademik bir çerçeve içine yerleştirmek istedim. Bu süreci ve yöntemi anlamak için Amerikalı ünlü adli tıp antropoloğu Clyde Snow’un çalışmalarını kullandım.

Sahada çalışan insanlarla röportajlar yaptım ve birkaç ay boyunca onlarla birlikte çalıştım.

Aynı zamanda çok sevdiğim Lübnanlı sürgün tiyatro yazarı Wajdi Mouawad’in “Incendies” (Yangınlar) oyunu da beni çok etkiledi.

O da sekiz yaşındayken iç savaş nedeniyle ailesi ile birlikte Lübnan’ı terk eden bir yazar. 


"Ne yazık ki failler hala Guatemala’da devletin içindeler"

- Guatemala iç savaş ve soykırımla gerçekten hesaplaştı mı? Davalar nasıl sonuçlandı? 

30 yıl sonra gelen barış anlaşmalarında üç büyük yargılama oldu. Bunlardan biri, soykırım için en önemlisiydi.

Duruşma neredeyse 2 yıl sürdü ve Guatemala'nın en kanlı diktatörü General Rios Mont 84 yıl hapse mahkum edildi.

2013 yılı adalet için büyük bir umut yaratmışken, 10 gün sonra yüksek mahkeme onu serbest bırakma ve soykırım davasını tekrar yapma kararı aldı.

Rios Mont, 2018 yılında özgür bir adam olarak öldü. Bu, Guatemala'da adaletin nasıl çalıştığını göstermesi açısından önemli bir örnek. Ne yazık ki failler hala Guatemala’da devletin içindeler.


"Anneler her zaman hafızanın koruyucusu oldular"
 


- İç savaş ve çatışmaların yaşandığı Arjantin, Türkiye ve Guatemala gibi ülkelerde “anneler” mücadelenin yüzüne dönüştü. Bu filmi yaparken, annelerin mücadelesi ve hayatta kalma arzusu sizi nasıl etkiledi?  

Annelerin mücadelesi bana her zaman ‘hayat dersi’ verdi. Başlarına gelen her şeyden sonra hala adalet aramaları çok etkileyici.

Tarihi anlatmaktan ve çocuklarıyla ilgilenmekten vazgeçmediler. Anneler her zaman hafızanın koruyucusu oldular.
 


- Babanız iç savaş zamanı gerillaya katılmış. Ona dair neler hatırlıyorsunuz? Sizi nasıl etkiledi?

Onunla ilgili hiç anım yok maalesef. Sadece annemin ve diğer insanların onun hakkında anlattıklarını biliyorum. Sanırım, onun adalet ve toplumu dönüştürme çabasından etkilendim.


"Asla geçmememiz gereken ahlaki bir sınır var"
 

Cannes_Film_Festivali_Gösteriminden.jpg

Cannes Film Festivali'nde gösteriminiye övgüler alan "Annelerimiz" filminin ardın Diaz, annesiyle duygusal anlar yaşadı


- İç savaşta yakınlarını kaybeden insanların tek isteği yakınlarının kemikleri ve bir mezar taşı. Bir yönetmen olarak bu gerçeklikle nasıl baş ediyorsunuz?

Babamın ve diğer insanların kemikleri ya da bir mezarı olmayacak asla. Belki de film yapmamın nedeni budur.

Bu insanların acılarına çok saygılı olmalıyız. Sanatsal duruşunuzun ahlaki ve etik olup olmadığını her zaman kendinize sormalısınız, bence asla geçmememiz gereken ahlaki bir sınır var. 
 


- Guatemala’da film çekimleri nasıl geçti? Bir sorun yaşadınız mı ya da filme destek verildi mi?

Guatemala'da film desteği olmadığı için bizim filmimiz de desteklenmedi. Aslında bu anlamda sıkıntı yaşadığımızı söyleyemem.

Sadece yurtdışında çekim yaparken yaşanan tipik sorunlarımız oldu. Malzeme uzun süre gümrükte kaldı. Çekimler sırasında sokakları kapatmak zor oldu. Ama politik bir kısıtlama yaşamadık.
 


- Film Guatemala'da gösterildi mi? 

Hayır, daha gösterimi olmadı. 19 Mart'ta gösterilecek ve tepkilerin nasıl olacağı konusunda çok heyecanlıyım.

- Filminiz dünya prömiyeri Cannes'da oldu. Festival sizin için nasıl geçti? Filme tepkiler nasıldı? 

Festival bizim için çok güzel geçti. Filme tepkiler çok duygusaldı, bence seyirciler filmle gerçekten bağ kurdular. Guatemala hakkında sorular sormaya başladılar. 
 

film_ekibi_Cannes_Film_festivalinde.jpg
César Díaz ve "Annelerimiz" filmi ekibi Cannes Film Festivali'nde 


- Belçika'da yaşıyorsunuz. Guatemala'dan ayrılmaya nasıl karar verdiniz?     

Yönetmenlik okumak istiyordum ve Guatemala’da o zamanlar uygun bir film okulu yoktu. Ben de Belçika’ya gitmeye karar verdim. Belçika'da bana yardımcı olan ve bana destek olan bir ailem var.

- Tekrar Guatemala'da yaşamayı ve film çekmeyi düşünüyor musunuz? 

Guatemala’da filmler yapmak istiyorum, ama aynı zamanda Belçika vatandaşıyım. Brüksel’de de bir şeyler yapacağım. Bu yüzden her zaman her yerde bir ayağım olacak.


"Anlatacak çok hikayesi ve enerjisi olan yeni bir nesil geliyor"

- Guatemala’da sinema sektörü ne durumda? 

Sektör büyüyor. Devlet desteği olmadan yılda 4 veya 5 film yapıldığını biliyorum. Bu neredeyse bir mucize!

Anlatacak çok hikayesi ve enerjisi olan yeni bir nesil geliyor. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda yeni dalga Guatemala sinemasının ortaya çıkacağını düşünüyorum.
 


"Puenzo’nun 'Resmi Tarih' filmi benim için en önemli ilham kaynaklarından biriydi"

-  Latin Amerika tarihi iç savaş ve katliamlarla dolu. Bu konuda önemli filmler de izledik. “Annelerimiz” filmini yazarken sizi etkileyen filmler ve yönetmenler oldu mu? 

Arjantinli yönetmen Luis Puenzo’nun “Resmi Tarih” filmi benim için en önemli ilham kaynaklarından biriydi.

“Tarih” bir hikayede nasıl kullanılır, bir film toplumun nasıl aynası olur ve bir film yaralarımızı anlamada bize nasıl yardım eder konularında çok şey öğrendim bu filmden.

- Bir sonraki projeniz ne üzerine? Yazmaya başladınız mı?   

Guatemalalı yazar Arnoldo Galvez Suarez'in “Los Jueces” (Yargıçlar) kitabını uyarlıyorum.

Adaleti olmayan bir ülkeye adaletin nasıl geleceği ile ilgili etkileyici bir roman. 2021'de çekimlere başlamayı umuyorum.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU