Suriye Rusya için İran'dan daha önemli hale geldi

Moskova, önümüzdeki günlerde birçok pozisyon benimseyecek ve gürültüler koparacaktır

Fotoğraf: Reuters

Son Münih Güvenlik Konferansı kapsamında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ABD’li mevkidaşı Mike Pompeo bir araya geldi.

Lavrov daha sonra toplantıdan ayrıldığında, stratejik diyalog ve silahların sınırlandırılmasına odaklandığı söylenen ABD-Rusya diyaloğuna ilişkin “daha olumlu bir yaklaşım” hissettiğini söyledi.

Fakat buna rağmen, ABD ve Rusya arasındaki ilişkinin sıkıntısını yaşadığı diğer sorunlar uzun bir liste oluşturuyor.

Vladimir Putin büyük olasılıkla mutlu değil. Moskova'ya önde gelen küresel rolünü geri kazandırma hayalleri kurarken, kendisini ortak çıkarlardan ziyade rakip çıkarlar ile belirlenmiş “despotluk ekseninde” Pekin'deki liderlerin önünde, ikincil bir rol oynarken buldu.

Rus ekonomisi –yaptırımlardan kaynaklanan- bir durgunluk içinde. Putin’in komşularına yönelik saldırganlığından kaynaklanan yaptırımlar hala yürürlükte.

Bununla birlikte Rusya’nın, bir engel ile karşılaşmadan ABD’nin geçen ay Bağdat’ta bir İHA ile Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemesi gibi hadiselerden faydalanma çabası sürüyormuş gibi görünüyor.

Suikast, dünya liderlerini artan gerilimi düşürmek için harekete geçmeye itti. Fakat gerilimler ve kaos aynı zamanda Rusya için muazzam bir fırsat sunuyor.

Zira kaosa yol açan olayları sömürerek sürekli ağırlığının sınırlarının ötesine geçiyor. Süleymani suikastı de bir bakıma Rusya’ya Ortadoğu’daki satranç tahtasını yeniden düzenleme fırsatı verdi.

Mesela Rusya, Çin’in yanı sıra BM içinde İran’ın istikrarlı bir destekçisiydi.

Rusya'nın ABD etkisine karşı koymak, ABD tarafından oluşturulan boşlukları kapatmak veya basitçe bölgesel etkisini artırmak (Moskova son olarak Venezuela ve Suriye’ye askeri kuvvetlerini ve danışmanlarını konuşlandırdı, Libya’ya vekillerini gönderdi) konusunda kararlı bir dış politika hamleleri vardır.

Bilindiği gibi İran, dünyada stratejik yönden en yalnız ülkelerden biridir. Tek ve güvenilir dostu Suriye’deki Esed rejimidir.

Rusya, enerji kaynaklarından yararlanamayan yalıtılmış ve ABD düşmanı İran’dan yararlanıyor.

Bu nokta önemli çünkü Putin ile Süleymani arasındaki ilişkiyi açıklıyor. Putin ve Süleymani arasında ciddi bir iş ilişkisi vardı.

Süleymani, Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinden önce bile birçok kez Moskova’yı ziyaret etmişti.

Rusya’nın müdahalesi için gerekli adımlar Moskova’da bulunduğu sırada (Suriye’deki) İran Devrim Muhafızları ile koordine edilmişti.

Putin, Rusya’nın Esed’i kurtaran müdahalesinin bir şekilde Süleymani’nin Tahran’daki statü, nüfuz ve gücünü de takviye ettiğini biliyordu.

Rus müdahalesinden önce İran, Esed’in gitmesinin kaçınılmaz olduğu düşüncesine büyük ölçüde teslim olmuştu.

Süleymani, Esed’i desteklemekte ısrar eden az sayıdaki İranlı yetkiliden biriydi.

Rus müdahalesi olmadan Esed’in direnmesi ve ayakta kalması olası değildi.

Ancak Putin’in kararı ile Esed rejimi kurtarıldı. Bu da Süleymani’nin gücünü ve etkisini pekiştirdi.

Bu arada Rusların da Süleymani’nin Suriye’deki başta Hizbullah olmak üzere milis ağına ihtiyacı vardı.

Rus ordusunun Süleymani’yi önemli bir müttefik olarak gördüğüne şüphe yok. Her şeyden önce fiili hava gücü ile ona ve Suriye’deki İran ile bağlantılı milis güçlerine yardım ettiği kesin.

Peki, Rusya Ortadoğu'da neye odaklanıyor?

Ruslar, bölge ülkelerine kendi ekipmanlarını satmakla ilgileniyor.

Fakat Putin, ABD askeri güçleri ile Rus askeri güçlerini doğrudan karşı karşıya getirebilecek bir durumdan kaçınacak kadar da akıllı ve bu olası değil.

Suriye hava sahasındaki Rus askeri faaliyetlerinin çok dikkatli yürütülmesi de bunu kanıtlıyor.

Ancak Arap Körfezi bölgesinde büyüyen ve gerçekten olağanüstü seviyelere ulaşan ABD gücünü de düşünmek gerekiyor.

Görüşlerine başvurduğum ABD’li uzman, Rusların başkalarının kendileri için savaşmasından oldukça memnun olduklarını belirtiyor.

Bunun tek istisnası, 2018 yılının Şubat ayında Wagner grubuna bağlı bir grup paralı askerin Suriye’de bir merkezi işgal eden ABD Özel Güçlerine saldırmaya çalıştığında yaşandı.

Bu olay, ABD’nin yaklaşık 300 Rus’un ölümü ile sonuçlanan bir operasyon düzenlemesine yol açmıştı.

Bu nedenle Ruslar, ABD ile askeri bir çatışma riskini almak konusunda acele etmiyorlar.

Söylemler dışında bir kenarda beklemeye devam edecekler; çünkü bu aşamada temel amaçlarından biri, ABD güçlerinin bölgeden çekilmesini ya da kovulmasını teşvik etmektir.

Burada sorulması gereken soru şu: Rusya şu anda İran’ın en önemli müttefiki mi?

Suriye’den önce İran belki de Rusya’nın Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerinden biriydi hatta öyleydi. Fakat şimdi Suriye daha ağır basıyor olabilir.

Putin bir dünya lideri olarak görülmek istiyor. Bunu da son iki yılda Rusya’yı Ortadoğu siyasetine yeniden dahil ederek büyük ölçüde başardı.

İran, Irak, Libya kadar Suriye bunun iyi bir örneği oldu. Putin’in dış politikasının ana stratejik hedefi budur.

Zira Putin, ABD Ortadoğu’da ne kadar zayıflarsa insanların, Rusya ile yakınlaşmaya ve “İranlılar ile konuşabilecekleri için” onunla işbirliği yapmaya o kadar can atacağını sanıyor.

Başkalarının bu sorunları çözmekte kendisinin yardımına ihtiyacı olduğuna inanıyor.

ABD’li uzman şunu da belirtti:

Putin'in kendisinin, ister Suriye'de olsun ister İran ile olan ilişkisi, silah satışı ve nükleer silahların yayılması gibi birçok sorunun yaratılmasından büyük ölçüde sorumlu olduğu gerçeğini bir yana bırakalım. Putin sorun yaratmakta çok iyi ve sadece kendisinin bunları çözebileceğine inanıyor. Batı ve dünyanın geri kalanının bu sorunları çözmesi için kendisine başvurmasını umut ediyor. Bu da bizi yine Rusya’yı bir süper güç yapma hayali ve hedefine götürüyor.


Ardından, “Rusya’nın İran’ı bir şekilde yalıtılmış ve yalnız görmeyi tercih ettiği doğru ama ABD ile İran arasında büyük çaplı bir çatışma istemiyor” diyen ABD'li uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çünkü eğer İran engellenirse bu aynı zamanda Suriye’de Esed rejimini destekleme kapasitesini de etkileyecektir. Suriye’nin ise Putin’in Ortadoğu’daki yeni dayanağının önemli bir sacayağını oluşturduğu aşikâr. Dolayısıyla kapsamlı bir savaşa doğru sürükleniyormuşuz gibi göründüğünde Putin, kuşkusuz Suriye’de yaptığı gibi arabuluculuk önerisinde bulunacaktır.


Elbette bunu yapmanın onun için bazı olumlu yönleri olacaktır. Bu sayede, İran rejiminin ABD saldırıları ile daha fazla yıkıma maruz kalmasını engelleyebilir.

Son birkaç yıl içerisinde İran’a düşman ülkeler ile iyi bir şekilde geliştirdiği ilişkileri koruyabilir hatta iyileştirebilir.

Bazıları şimdi, ABD’nin müttefikleri ve Rusya arasında arka kanallar olmasını umut ediyorlar. Çünkü İran, Süleymani’nin intikamını almakta hala kararlı olabilir. Zira onurunu koruyabilmesi için buna ihtiyacı var.

İran, Süleymani’nin öldürülmesine büyük olasılıkla elektronik ortamda karşılık verecektir. Rusya’nın da kendisine bu alanda yardımcı olması muhtemeldir.

Bunun yanında İran’ın, vekillerini kullanması da olasıdır. Rusya bugüne kadar Suriye’de İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü operasyonlarına fiili olarak bir hava koruması sağladı ve bunu yapmaya da devam edecektir.

Moskova, önümüzdeki günlerde birçok pozisyon benimseyecek ve gürültüler koparacaktır.

Irak’ta ABD’nin geri çekilmek zorunda kalışını görmek isteyen unsurları teşvik eden Rus istihbarat faaliyetleri olacaktır.

İşte ABD Başkanı Donald Trump ve şu ana kadar seçimlerde rakipleri olacakmış gibi görünen Sanders ile Biden’i tek oturuşta yiyebilecek Vladimir Putin budur.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU