Aile, sosyal zorbalık, komploculuk, medya kıskacında: Atakan

Bülent Şahin Erdeğer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

10 yaşındaki Atakan Kayalar, Fethi Çağıl isimli Twitter kullanıcısının yüklediği video ile sosyal medya gündemine oturdu. 

Atakan’ın yaşının bir hayli ötesinde ağırlıktaki yüzlerce kitabı okuduğunu söylemesi ve beden dili, mimikleri önce bir hayranlık ardından ise sosyal zorbalıkla karşılandı.

Zorbalık ve linç de ardından Atakan’ın adı komplo teorisyenlerinin eline düştü.

Hayran olanlar abartılı mesajlar verip "Köy Enstitüleri açık olsaydı çocuklarımız hep Atakan gibi olurdu" gibi zevzeklikler yapmaya başlamıştı ki bu sefer karşı kutup durur mu!

Çocuğun felsefe okumasından hareketle karşısına hafız çocuklar çıkartılıp saçma sapan mukayeseler yapılmaya başlandı.

Bu arada Atakan’ın sosyal medyada viral olmasından pay kapmaya çalışan ana akım medya da kameralarını ve mikrofonlarını Atakan’a çevirdi.

Çocuklarının popülaritesine popülarite katmak isteyen ailesi de durumdan istifade Atakan’ı ilgi odağı yapmaya çalışıyordu…

Büyük ihtimalle Atakan üstün zekalı bir çocuğumuz.

Üstün zekalı/yetenekli olmak ise bir imkan olmakla birlikte övülecek ya da yerilecek bir durum olarak algılanmamalı.

Otizm, Asperger, Down sendromu gibi ortalama dışı kalan bir farklılık. 

Hayran olmak ya da haset etmek yerine bilinçli bir yardım gerekiyor Atakanlara. 

Farklılıklardan habersiz ya da korkan bir toplumuz. Habersiz, cahili olduğumuzdan da ya aşırı överiz ya da korkarız.

Korktuğumuza karşı da abartılı anlamlar yükleyerek yanlış tutumlar alırız.

Ahed Tamimi, Greta Thunberg ve Atakan gibi çocukların farklılıkları ve gündemleşmelerine gösterilen sosyal zorbalıkların kökeninde de bu yatıyor.

Üstün zekalı çocukların zeka seviyelerinin yaşıtlarına göre daha ileride olması ailelerin çoğunu da hırslandırıyor. Ki bu o çocuklara yapılacak en kötü şey.

Bu çocuklar zeka olarak ileride olsalar da duygusal ve fiziksel olarak yaşlarının çocukları olduğu da çoğu zaman göz ardı ediliyor.

Bu da hem onlardan yakınlarının beklentilerini artırıyor hem de insanların haset, kıskançlık ve zorbalıklarını arttırıyor.

Üstün zekalı çocuklara yardım etmek yerine bu tip tutumlar almak ise çoğunun ileri zekalarının gerileyerek ortalama içerisinde kaybolmalarına bir kısmının ise a-sosyalleşerek depresyona girmelerine marjinalleşmelerine yol açıyor.

Selim Sazak örneği aslında güzel bir model. 90’larda ana akım medyada gündem olan “Selim Can” bugün başarılı bir bilim insanımız.

Sazak, son olay hakkında da doğru bir tespitte bulunuyor:
 


“Dahi” fetişi ve magazine etmek doğru değil. Doğru olan fetişleştirmeden uyuma ve değerlendirmeye çabalamaktır ki “Selim Can” Selim Sazak olabilsin.  

Atakan vakıasında da bu hususlar dikkate alınmalı. Mümkün olduğunca popülizmin ışıltısından uzaklaştırılmalı.


Atakan üstün zekalı çocukları hatırlattı

Devletin üstün zekalı ve yetenekli çocuklar için Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) açması olumlu bir adım.

İstanbul’da her ilçede Anadolu’da da her ilde açılan BİLSEM’ler haftasonları atölye çalışmaları yapıyor.

Ancak BİLSEM’ler de ülkedeki pek çok şey gibi sulandırılarak içlerinin boşaltılması tehlikesiyle karşı karşıya.

O da BİLSEM kabul sınavlarına ders kitaplarıyla hazırlanarak herkesin girmeye çalışmasıdır.

Oysa sınava hazırlanılarak üstün zekalı olan olmayan herkesin girdiği bir merkezin üstün zekalı çocukların eğitimindeki işlevi de sulanmış oluyor. 

Bir de bir başka devlet projesi de bu BİLSEM’lerden seçilen 600 çocuğun bir kampa alınması ve bu kampta da içlerinden 60 çocuğun seçilmesi.

Devlet Türkiye’nin en iyilerini Enderun sistemiyle yoğun bir eğitime tabi tutuyor.

Bu çekirdek projenin adı da ARGEM yani Araştırma Geliştirme Eğitim ve Uygulama Merkezi Lisesi.

Projenin BİLSEM’in aksine daha kontrollü yapıldığı muhakkak.

Türkiye’deki üstün zekalılara odaklanmış başlıca cemaatin Süleymancılar olduğunu da belirteyim.

Süleymancılar, özellikle Tüm Üstün Zekalılar Derneği (TÜZDER) ve Boğazhisar Eğitim Kurumları ile üstün zekalı çocuklara hitap ediyor.

Bu çocuklara en büyük kötülük genelde ailelerinden geliyor.

Aileler çocuklarının zeka üstünlüğünü gururun ötesinde sosyal bir böbürlenme fırsatı görüyorlar ve hırslandıkça hırslanıp çocuklarının üzerlerine haddinden fazla yükler yükleyerek kendi hayallerindeki başarı hikayesine zorluyorlar.

Oysa çocukların zekalarının aksine duygusal ve fiziksel olarak yaşıtlarıyla aynı çocuklar olduğunu unutmamanız gerekir. 


Medya travması

Atakan o kadar çok ilgi gördü ki 10 yaşında her çocuk gibi şımardı.

Şımarıklığı zekasıyla birleşince de sempati ve antipasti arasında gidip gelen dengesizlikler, saçmalamalar ardı ardına geldi.

Bu kaçınılmaz; çünkü o bir çocuk.

Peki, medya ne yaptı?

Daha fazla tıklanma ve reyting için çocuğun üzerine abandıkça abandı.

Bu iki taraflı. AA, DHA vb. haber ajansları ve bir çok TV kanalı çocukla ilgili sempatik haberler yaparken, Akit TV, A Haber, Sabah gibi yayın kuruluşları Atakan’ı hedef tahtasına oturtan bir dil kullanıyordu.

Örneğin Sabah gazetesi şu dili kullandı:

5 ayda 250 kitap okuyan 'Kristal çocuk' olarak BİLİNEN Küçük Felsefeci Atakan Kayalar yaptığı yeni şok açıklama ile herkesi şaşkına çevirdi. Küçük felsefeci, küçük filozof, kristal çocuk gibi adlar takılan 10 yaşındaki Atakan Kayalar


A Haber’in bir haber başlığı ise şöyleydi:

Atakan Kayalar'dan annesine büyük saygısızlık! 


Gerek ana akım medyada gerekse de sosyal medyada koca koca adamlar ve kadınlar bir çocukla dalga geçiyor, düşmanca ifadelerle saldırıyor. Asıl patolojik olan da bu…


Atakan, Deccalin askeri mi?

Atakan vakıasında ortaya çıkan sosyal zorbalığın sefaletinin ardında ise hastalıklı uydurmalarla, hurafelerle bezenmiş din anlayışı ve bu anlayış sahiplerinin edinilmiş zeka geriliği sonucu dillendirdikleri komplo teorileri yatıyor.

Yağmur İbiç imzalı ve sıklıkla Aidin Salih referanslı "Yeni insan ırkı(!)" başlıklı yazı güzel bir örnek.

Söz konusu yazı WhatsApp grupları ve diğer kanallar aracılığıyla sosyal medyada yüz binlerce kişiye ulaştı.

İbiç, "Bugün 'kristal, indigo, gökkuşağı, melek çocuklar' ismini verdikleri ve kendilerininde normal insan formunda olmadığını kabul ettikleri türden bir nesil geldi” diyor.

İbiç, bu çocukların “farklılıklarının ise DNA yapıları olduğunu, normal bir insanın DNA sarmalları çift iken, bu insanların 12 sarmalları olduğunu” ileri sürüyor.

Aidin Salih’in şu ifadeleri üzerine inşa edilmiş yazı:

Ben onların Deccalin askeri olacağını düşünüyorum. Zaten onlar da bunu saklamıyor ki.. 'Bizler hükümetin başına geçeceğiz, bütün kuvvetleri ele alacağız' diyolar.

Yine onların rehberleri;

-Onlar yıldızların çocuklarıdır. 5 boyutlu bir dünyadan geliyorlar. İnsanların ve bebeklerin bedenlerine yerleşiyorlar. Onlar bu kötü düzene karşı savaş açacaklar..

İndigo olanlar savaşarak tüm kötülükleri temizleyecekler dünyadan ve onlar güvenli bir dünya bırakacaklar diyorlar.


Çoğunuza deli saçması gelecek bu iddiaların viral olması ve kitleselleşmesi bir yana modern tıbbı ve tedavi yöntemlerini külliyen reddeden ve sırf bu yüzden tedavi olmayarak kanserden ölen Aidin Salih’in Ankara zirvelerinde dahi ciddiye olunuşu hepimizi endişelendirmeli.

İndigo çocuk hurafesi, bir New Age komplo teorisi.

İddiaya göre özel, sıra dışı ve bazen doğaüstü özelliklere veya yeteneklere sahip olduğuna inanılan çocuklar özel bir ırk olarak üretiliyor.

Bu teoriye dayanan düşünce Nany Ann Tappe tarafından 1970'lerde ortaya çıkarılmış ve Jan Tober ile Lee Carroll tarafından daha da geliştirilmiştir.

Carrol kim? Kryon adlı dünya dışı evrensel yönetim mekanizmasından gelen bir ruhsal varlık tarafından seçildiğini iddia eden bir medyum.

Kryon’dan aldığı mesajlarla kitap yazıp zengin olmuş bir şarlatan… Tober de onun yardımcısı…


Peki, bu iddianın dayandığı bilimsel bir dayanak var mı? Yok!

Batı’da uydurulan bu hurafe bugünlerde dini bazı argümanlarla süslenerek önümüze sunuluyor. Tamamen fantastik şeyler…

İnsanlık var olduğundan beri üstün zekalı insanlar da var olmuştur.

Tıpkı daha gelişkin kaslı ve spora yatkın insanların, daha uzun ya da daha kısa boylu insanların var olduğu gibi.

Bu doğal durumu yok sayıp sanki tarihte hiç üstün zekalı çocuk yokmuş gibi kalkıp yeni ırk palavrası atmak bir de bunu dini bir kisveye bürüyüp işi Mehdiye Deccale getirmek değerlendirilmesi, ilgilenilmesi gereken çocuklara düşmanlık yapmak gibi edinilmiş bir zeka geriliğinin sonucudur.

İnsanlar ortalama zekalarını bu tarz taassup ve bağnazlıklarla geriletiyorlar.

Sonuç olarak, Atakan vakıası bize bir kez daha göstermiştir ki hırslı aile, sosyal medya zorbalıkları, ruh hastası komplocular ve bu üçünden fırsatçılık yapmaya çalışan medya el ele verip Atakan’ı popülizm travmasına maruz bırakmakta.

Bir an önce uyumlu hale getirilmesi için profesyonel bir destek almalı.

Aksi halde aniden elde ettiği şöhreti koruma pahasına üzerindeki ilgi azaldıkça dengesiz hareketlere savrulabilir ya da popülerliğini kaybettiği anda içine kapanıp depresyona da girebilir.

İnşallah bundan 10-15 yıl sonra insanlığa faydalı bir bilim insanı ya da sanatçı olarak karşımıza çıkar Atakan… 

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU