Bangladeş'teki mülteci kampları Rohingyaların kültürel rönesansına tanık oluyor

Soykırımdan kurtulan benim gibi insanların davasına başkalarınca sahip çıkılmasına ihtiyaç duyan salt mağdurlar olarak görülmemesi önem taşıyor

Bangladeş'teki Rohingya mülteci kampları geleneksel kültürün yeniden canlanışına şahit oluyor (Abbie Trayler-Smith / Oxfam)

Bangladeş'teki Rohingya mülteci kampları geleneksel kültürün yeniden canlanışına şahit oluyor. (Abbie Trayler-Smith / Oxfam)

Geçen yıl sonunda, Gambiya Uluslararası Adalet Divanı'nda Myanmar'la halkıma karşı gerçekleştirilen soykırım nedeniyle yüzleşince Rohingya krizi bir kez daha uluslararası dikkat çekti.

Yerinden edilen Rohingyalar için Bangladeş'te kurulan ve benim de yaşadığım mülteci kamplarında bile izlenen tarihi bakımdan derin ve önemli bir andı. Yine de, eski idolüm Aung San Suu Kyi'yi Lahey'de görmek kadar önemli bir diğer husus da, bunun ikinci ve üçüncü taraflar arasında süren, Rohingya toplumu içindeki gelişmeleri gölgeleyen bir mücadele olmasıydı.

Bu gelişmelerin bazılarını basit bir sebepten paylaşmak istiyorum: Soykırımdan kurtulan benim gibi insanların davasına başkalarınca sahip çıkılmasına ihtiyaç duyan salt mağdurlar olarak görülmemesi önem taşıyor.

Rohingyaların hikayesi bir bütün olarak, Myanmar ordusunun elinden çektiğimiz kolektif acıdan çok daha fazlasını içeriyor. Bizler, tıpkı diğerleri gibi, günlük yaşamında izzet ve anlam arayan; eylem, güç ve beceri sahibi insanlarız.

Yaratıcı sanatlar bu bağlamda haklarımızın, mirasımızın ve kimliğimizin teyidini sağlayan önemli bir araçtır.
 

 

Dünyanın en büyük mülteci kamplarından birinde, Bangladeş'teki Cox's Bazar'da Rohingya kültürünün rönesansını yaşadığımız aklınıza gelmemiş olabilir. Kendimizi yerinden edilmiş ve sürgünde ifade etmeye zorlandığımız için acı bir tadı olan bu canlanma her şeye rağmen gerçekleşiyor. Soykırımdan kurtulan ve kamplarda yaşayan biri olarak buna her gün şahit oluyorum. Bunlar bana biraz umut veriyor.

Örnekler arasında halkım için uzun zamandır sanatsal bir ifade aracı olan kaligrafi pratiği yer alıyor. Vatanımız Rakhine devletinin bilinen diğer ismiyle eski Arakan'da, Rohingya mimarlar tasarımlarına kaligrafik kavisler ekledi. Bugün Rohingyalar, ölenlerin anısına mezar taşlarına Arapça ve Farsça kaligrafi işliyor.

Maungdaw Kasabası'ndan modern bir hattat olan Hari İrşad Hüseyin, Myanmar ordusunun Rohingya soykırımını ilk elden tecrübe etti. 25 Ağustos 2017'de Hüseyin'in köyünü tamamen yakan ordu, hattatı Naf nehrini geçerek Bangladeş'e kaçmaya zorladı. Kamplardaki zorlu koşullara rağmen geçici barınağında kağıda kaligrafi işleyen Hüseyin, geleneği canlı tutuyor. Hattat şimdi 100 yaşının üzerinde.

Rohingya kültüründe müziğin de derin bir yeri var. Arakan'da Dab, Dhol, Bela ve diğer birçok müzik aleti Rohingya müzisyenleri arasında popülerdi. Zari, Kavvali ve Tarana gibi şarkılar Rohingyalar arasında halen popüler.

Kavvali, Güney Asya'da bizim de çalmayı sevdiğimiz dini nitelikli popüler bir müzik türü. Cafer Ahmed adlı bir Rohingya bu türün ustasıydı. Mülteci arkadaşım Nur Husson büyük ölçüde Ahmed'in müziğinden etkilenmiştir.

Hüson geçmişte Arakan'daki düğün ve dini etkinliklerde şarkı söylerdi ve büyük saygı görürdü. Ancak şimdi Cox's Bazar mülteci kampında kalmaya zorlanan Husson, tüm sıkıntılara karşın halen hamd şarkıları söyleyerek vatanımıza dair hatıraları müziğiyle canlı tutuyor.

Rohingyaların kalplerine yakın tuttuğu bir diğer değerli ifade türünüyse şiir oluşturuyor. Şah Alaol ve Dualat Kazi 17. yüzyılın en büyük Arakanlı Müslüman şairleri arasında gösterilirken, bugüne kadar kullanageldiğimiz şiir de uzun bir süredir kültürümüzün bir parçasını teşkil ediyor.

2019 Martında çevrimiçi bir Rohingya şiir sitesi ve "Art Garden Rohingya" (Rohingya Sanat Bahçesi) adlı bir Facebook grubu kurduk. Şimdiye kadar, 500'den fazla İngilizce ve Birmanca şiir yayımladık. Rohingya Art Garden için yazan, aralarında kadınların da bulunduğu 200'den fazla Rohingya şair yetişiyor. Şiirlerin çoğunda vatanları Arakan'ı yüceltiyorlar. Diğer şiirlerdeyse birçoğumuzun Myanmar içinde ve Bangladeş'e kaçarken yaşadığımız uzun acılar betimleniyor.

Aynı zamanda Şiir, başkalarıyla paylaşıldığında bir dayanışma ve huzur gücü halini alıyor. Geçen ay Yangon'daki farklı etnik gruplardan 39 şaire video konferans yoluyla katıldığımda şiirin gücünü ilk elden gördüm. Çalışmalarımızı mülteci kampından ben dahil 6 kişi okudu.

Myanmar toplumlarımızı nefretle böldü ama şimdi yazılı sözcükler bizi birleştirirken halkımıza karşı süren soykırımı durdurabiliriz.

 

* Mayyu Ali, "Exodus" (Toplu Göç) kitabının yazarı ve Art Garden Rohingya'nın kurucu ortağıdır.

** Mayyu Ali'nin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Rohingya bir mülteci olarak, Bangladeş kamplarında halkımın kültüründe bir rönesans yaşandığını görüyorum
 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU