Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TRT’de katıldığı programda Türkiye’nin Suriye politikasını yönelik açıklama yaptı. Erdoğan'a "Türkiye çok yönlü dış politikayı hem Suriye hem Rusya hem de ABD ile devam ettirme niyetinde mi?" sorusu soruldu. Cumhurbaşkanı Suriye ile alt düzeyde bu dış politikanın yürütüldüğünü söyledi.
"İstihbarat örgütlerinin bu noktada "Liderler ne yapıyorsa biz de onu yaparız" havasında olamayacağını, liderlerin birçok yerde devreden çıkabildiğini ama kendi istihbarat örgütünü ilişkileri sürdürmesi bakımından kullandığını, değerlendirdiğini söyledi.
Erdoğan, düşman dahi olsa ipin tamamen koparılmayacağını söyledi.
"Olur ki o ip, size bir zaman lazım olabilir. Eğer biz Afrin, İdlip, Cerablus, El Bab'a girmişsek, oralarda bu hizmetleri yapıyorsak, birilerinden bir şey gelecek diye değil. Biz buralara 35 milyar dolar yatırım yaptık."
Cumhurbaşkanı “Biz Suriye halkının parçalanmasından yana değiliz, koalisyon güçlerinin böyle bir derdi yok” dedi.
"Türkiye'nin kuzey Suriye politikası, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bu noktada siyasi birliğini esas alıyor. Biz Suriye halkının dağılıp parçalanmasından yana değiliz. Ne yazık ki şu anda koalisyon güçlerinin böyle bir derdi, böyle bir hesabı yok. Bir defa bizim için Ayn el Arap'tan Kamışlı ve doğuya doğru giden bu koridoru biz özellikle güvenli bölge olarak ele alıyoruz. Bazılara bunu tampon bölge olarak da değerlendiriyor. Bunun ortalama derinlikleri, Sayın Trump'ın da ifade ettiği gibi 30-32 kilometre. Bu bazı yerlerde biraz fazla, bazı yerlerde daha az olabiliyor."
“Koalisyon güçlerine güvenemeyiz”
"YPG'ye verilen silahları ABD'nin geri toplayacağına dair Donald Trump bir taahhütte bulundu mu?" sorusu üzerine Erdoğan taahhüdünün yapıldığını söyledi. Cumhurbaşkanı bölgeye Irak tarafından 23 bin TIR silah, araç ve gerecin girdiğini açıkladı ve bunların büyük bir bölümünün Amerikan silahı olduğunu ifade etti.
"Diyorlar ki 'Burayı Türkiye'ye vermek doğru değil. Biz veya belirleyeceğimiz koalisyon güçleri bunu yapsın'. Biz bir defa koalisyon güçlerine güvenemeyiz. Geçmişteki tecrübelerimiz bunu teyit ediyor. Ne senin burayı güvence altına alacak askerin var ne de lojistik olarak bu kadar imkanın var. Bu konuda samimiyseniz, biz madem NATO'da beraberiz, stratejik ortağız o zaman bu desteğe lojistik olarak bize siz vereceksiniz, tampon bölge dediğimiz burayı Türkiye'ye teslim edeceksiniz. Buranın güvenliğini zaten sağlarız. Güvenli bölgeyi de tampon bölgeyi de sizlerle beraber yönetiriz. Ama biz koalisyon güçlerine burayı terk edemeyiz. Çünkü bizim kendimizi güvende hissetmemiz lazım."
Söz konusu bölgenin PYD ve YPG tarafından terör koridoru olarak kullanılmak istendiğine dikkati çeken Erdoğan,"Biz gerek Celabrus, El Bab harekatıyla, gerek Afrin operasyonlarıyla bu işi ortadan kaldırmış olduk. İdlib'de bunu çok daha sağlam zemine oturtmuş olduk. Eğer İdlib'de de o kararlı duruşumuz olmamış olsaydı, en az 300-400 bin İdlib halkı da nereye gelecekti, ya sınırımıza veya sınırı aşmak durumunda kalacaktı ve içeri girecekti" dedi.
