Türkiye’ye iade edilen iki tarihi eser Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmeye başladı

Yurt dışına kaçırılan Isparta kökenli Sidamara tipi lahit ile MÖ 3000-2000'e tarihlenen Anadolu kökenli iki boğalı kağnı heykeli Türkiye’ye getirildi. İki kültür varlığı, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmeye başladı

Türkiye’den yurt dışına kaçırılan ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri ile İngiltere'den iadesi sağlanan Isparta kökenli Sidamara tipi lahit ile MÖ 3000-2000'e tarihlenen Anadolu kökenli iki boğalı kağnı heykeli Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmeye başlandı.

İki kültür varlığının Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde düzenlenen basın lansmanına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "İnsan medeniyetinin doğduğu, onlarca farklı devlet ve kültür yapısına evrildiği, tarihi şekillendiren sayısız dönüm noktasının gerçekleştiği toprakların üzerinde yaşıyoruz. Böylesine zengin bir kültür ve medeniyet mirasına sahip çıkmak hepimizin ortak sorumluluğudur" dedi.

4 bin 439 eser doğduğu topraklara döndü

Kültür varlıklarının korunması için azami hassasiyet gösterdiklerini vurgulayan Ersoy, ayrıca çeşitli yollarla sınırların dışına çıkarılmış hazineleri de gerek diyalog kurarak gönüllülük esasıyla gerekse hukuki yollarla ait oldukları topraklara getirmek için yoğun mesai harcadıklarını söyledi.  Geçen yıl 106 kültür varlığının iadesinin sağlandığını belirten Ersoy, şöyle konuştu:

Bugün yine yürüttüğümüz çalışmaların başarılı bir sonucu olarak iki kültür varlığımızın daha ülkemize dönüşünün mutluluğunu yaşıyoruz. Neticede 2004-2020 arasında 4 bin 439 kültür varlığının ülkemize iadesi sağlanmıştır. Özellikle belirtmek istiyorum, 2002 yılında bir tane eseri yurt dışından getirtmiştik. Kaçakçılık Dairesi oluşturup üzerine daha hızlı gidildikten sonra 2004'ten sonra hızlandı, 5 bine yakın tarihi eserin ülkemize geri getirilmesi başarıldı.

20200219_2_40923329_52298218.jpg
Fotoğraf: AA

 

Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı kuruldu

Tarihi eser kaçakçılığıyla mücadelede en önemli faktörün halkın bilinçlendirilmesi olduğunu belirteren Ersoy, şunları kaydetti:

Halkımıza şu mesajı iletmek isterim, kültür varlıkları hepimizin ortak hafızasıdır. Bu ülkede gerçekleşen her kaçak kazı bu hafızaya indirilmiş bir darbedir. Herkesin bu farkındalıkla hareket etmesini, bize ait olan bu eşsiz değerlere kararlılıkla sahip çıkmasını bekliyorum. 

Bu bağlamda biz de üstümüze düşen sorumluluğun bilinciyle kültür varlığı kaçakçılığıyla çok daha etkin mücadele sağlamak, vatandaşlarımızı kültürel mirasımızın korunması konusunda bilinçlendirmek, kurumlar arasındaki koordinasyonu üst düzeye taşımak için Kaçakçılıkla Mücadele Dairemizi kurduk. 

Daha önce şube müdürlüğü olarak görev yapan ve son 15 yılda 4 bin 500'e yakın eserimizin ülkemize iadesini sağlayan bu birim, artık Yurtiçi Kaçakçılıkla Mücadele, Yurtdışı Kaçakçılıkla Mücadele, Eğitim ve Farkındalık Şubesi olmak üzere branşlaşan üçlü bir yapıda görevine daire başkanlığı olarak devam edecek. Bu sabah gerekli kararı imzaladık. Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi’ni, Daire Başkanlığı haline getiriyoruz. Buradaki görevli ve teknik uzman sayısı 3 katına çıkarılıyor. Bu durum, yurt dışına kaçırılmış eserlerin daha hızlı tespitini, ülkemize daha hızlı getirilmesini sağlayacak. Gerekli atamalar da bugün itibarıyla yapılıyor.

"20 yıl sonra da olsa işe yaradığını görmekten mutlu olduk"

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.  Fikri Kulakoğlu da eserlerin Anadolu topraklarında bulunma sürecine ilişkin bilgi verdi.

Şanlıurfa Müzesi'ne jandarma tarafından getirilen eserleri orijinalliğini belirlemek için incelediklerinde Suruç'un kuzeybatısındaki bir köyden çıkarıldığını saptadıklarını anlatan Kulakoğlu, köylülerle görüşmelerinde bir meyve bahçesinde bulunan mezarlıktan eserin çıkarıldığını öğrendiklerini söyledi.

AÜ Anadolu Dergisi'nde yayınladığı makaleyle o zamana kadar kökeni bilinmeyen bu eserlerin Anadolu'da bulunduğunu bilim dünyasına duyurduğunu belirten Kulakoğlu, makalenin bu eserlerin geri kazandırılmasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın elini bir ölçüde güçlendirdiğini dile getirdi. 

Kulakoğlu, "1999'da yaptığımız bir çalışmanın 20 yıl sonra da olsa bu eserlerin ülkemize kazandırılmasında işe yaradığını görmekten mutlu olduk" dedi.  

20200219_2_40923329_52298203.jpg
Fotoğraf: AA

 

Kağnı heykeli için raporlu başvuru

Birleşik Krallık'taki Bonham's Müzayede Evi'nde iki boğa tarafından çekilen kağnı heykelinin 4 Aralık 2019'da satışa çıkarıldığı tespit edildi. Söz konusu eserin benzerlerinin Şanlıurfa Müzesi koleksiyonunda olduğunun tespit edilmesi üzerine, bu alanda yayınları bulunan Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ile irtibata geçilerek eserin kökenine ilişkin bir rapor hazırlanması talep edildi.

Hazırlanan rapor, Kültür ve Turizm Bakanlığı Londra Kültür ve Tanıtma Müşavirliğine iletilerek müzayede evinden eserin satışının durdurulması istendi. Müzayede evi ilk girişimi reddedince müşavirlik, İngiliz polisinden eserin satışının durdurulması konusunda destek istedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Londra Kültür ve Tanıtma Müşavirliği’nin girişimleri sonucunda satıştan çekilen eserin sahibiyle müzayede evi kanalıyla temasa geçildi. Sahibi, eser üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçti ve eserin Türkiye'ye iadesi kabul edildi.

20200219_2_40923329_52298202.jpg
Fotoğraf: AA​​​​​​​

 

 Sidamara lahdinin iadesine İngiliz polisi aracı oldu

Isparta Göksöğüt Belediyesi tarafından 1980'li 5 parçaya bölünmüş olarak tespit edilen ve belediyeye getirilen Sidamara tipi lahit, Isparta Müzesi Müdürlüğü’ne taşındığında 3 ana parça ve ufak birkaç parça olarak kayıtlara geçti.

Prof. Dr. Mehmet Özsait tarafından 1987'de fotoğraflanan eserlerin eksik parçalarını, Prof. Dr. Volker Michael Strocka, 2015'te yaptığı bir araştırma sırasında fark etti. Esere ait iki parça, Londra'daki Sotheby's Müzayede Evi'nin 1988'de bastığı müzayede kataloğunda yer alıyordu. Eserlerin parçalarının, ilk fotoğraflandığı 1987 ile müzeye taşındığı 1988 arasında çalındığı tespit edildi.

Prof. Dr. Musa Kadıoğlu aracılığıyla konunun Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirilmesi üzerine hem bakanlık hem İçişleri Bakanlığı Interpol-Europol Dairesi Başkanlığı’nca, Sotheby's Müzayede Evi ile irtibata geçildi. Katalogda yer alan parçaların 1988'de kimlere satıldığı sorulan Müzayede Evi, eserlerin bir şahıs tarafından satışa sunulduğunu, 1989'da iki ayrı alıcıya satıldığını, gizlilik kanunları sebebiyle alıcıların isimlerini açıklayamayacaklarını bildirdi.

Yeri tespit edilemeyen ancak Türkiye'deyken çekilmiş fotoğrafları bulunan eserler, Interpol'ün çalıntı sanat eserleri veri tabanına kaydettirilerek uluslararası alanda araştırılmaya başlandı. Bakanlık uzmanlarınca Christie's Müzayede Evi'ne ait bir katalog taranırken bu parçalardan birinin 4 Aralık 2019'da satışa çıkarılacağı tespit edildi. Interpol-Europol Dairesi ve İngiltere polisiyle kurulan temasla eserin satışı ileri seviyede tetkikler yapılması için geçici olarak durduruldu.

Türkiye tarafından sağlanan veriler sayesinde eserin yasa dışı olarak Türkiye'den çıkarılmış olduğu hususunda ikna olan İngiliz polisi, eseri elinde bulunduran kişiyle görüşerek eserin iadesine aracılık etti.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU