MHP’lilerin Tayyip Erdoğan’ın kankasını öldürmesi ve başörtüsü zulmü gelir her şubatta aklıma…

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

Şubat deyince aklıma Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Benim en yakın arkadaşım Metin Yüksel bu dava uğruna şehit oldu” dediği Metin Yüksel gelir.

İslamcı gençlik lideri Metin Yüksel, 23 Şubat 1979’da Fatih Camisi avlusunda, MHP’lilerin silahlı saldırısı sonucunda hayatını kaybetmiştir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Metin Yüksel öldürüldüğünde solcuların en çok okuduğu gazete Cumhuriyet ile birlikte Aydınlık’tı ve ben o gazetede yazmaktaydım.

Metin Yüksel’in katledilişine tepki gösteren bir yazı yazdım.

Bu yazı gazetenin yayın kurulunun önüne gidince adeta büyük bir deprem oldu.

Bu yazının gazetede yayınlanıp yayınlanmaması yoğun şekilde tartışılır oldu.

Sonunda benim ısrarlarım sonucunda bu yazı yayınlanabildi.

Çünkü öyle bir dönemdi ki o dönem, solcu bir gazetede bir sağcının, bir İslamcının öldürülmesine tepki gösterilmesi görülmemiş bir şeydi.

Her gün sağcılar ile solcuların birbirlerini öldürdüğü ülkede, solcu bir gazetede bir sağcının, bir İslamcının öldürülmesine tepki gösterilmesi imkansız bir şeydi.

İslamcı yazarların önde gelenlerinden Abdurrahman Dilipak ile tanışmamız da bu yazım üzerine gerçekleşmişti.

Metin Yüksel’in öldürülmesine tepki gösteren bu yazım üzerine Abdurrahman Dilipak beni ziyaret edip, o dönemde danışmanı olduğu Necmettin Erbakan’ın tebriklerini iletmişti.

Abdurrahman Dilipak, müzisyen ve insan hakları aktivisti Şanar Yurdatapan ile birlikte yazdıkları Yeşil Kırmızı adlı kitapta benim bu yazımdan da bahsetmişti.

Evet, Şubat deyince aklıma İslamcı gençlik lideri Metin Yüksel’in 23 Şubat 1979’da katledilişi gelir.

Ve de Şubat deyince aklıma 1997’de başlayan 28 Şubat döneminde yapılan zulümler gelir.

O zulümlerin başında da üniversitelerdeki başörtüsü zulmü gelir.

Benim 28 Şubat döneminde yazdığım yayın organı LeMan dergisiydi.

LeMan, yazarı olduğum dünyanın en çok okunan üç büyük dergisinden biri olan Gırgır’ın devamı bir dergiydi.

LeMan için “Solcu gençliğin en çok okuduğu yayın” denilirdi.

Evet, 28 Şubat dönemiydi…

Başörtülülere üniversitelerde yapılan zulümler beni rahatsız etmekteydi.

İşte bunun üzerine LeMan dergisinde bir yazı yazdım.

Solcu gençleri, dindar gençlere yapılan zulme karşı çıkmaya çağıran bir yazı yazdım.

Bu yazım üzerine dergide bu yazı yayınlansın mı yayınlanmasın mı tartışması çıktı.

Ama benim ısrarım sonucu bu yazı dergide yayınlandı.

Yazım “Zulme karşı direneceğiz” diye başlıyordu.

“Yılgınlık yok, direniş var” diye bitiyordu.

Ve solcu gençleri, dindar gençlere yapılan zulme karşı çıkmaya çağırıyordu.

Solcu gençleri, dindar gençlerle birlikte, bu zulmü protesto etmek için el ele yürümeye çağırıyordu.

Yüz binlerce solcu genç bu yazıyı okudu.

Bunların İstanbul’da olanlarından binlercesi İstanbul Üniversitesi’nin önünde dindar gençlerle buluştu.

Dindar gençler ile solcu gençler adeta tek vücut olmuştu.

Derken dindar gençler ile solcu gençler İstanbul Üniversitesi’nin önünden Çapa’ya doğru birlikte el ele yürüyüşe geçti.

Sayıları 50 bin olarak ifade edilmekteydi.

28 Şubat döneminin en görkemli, en etkileyici eylemiydi.

Dindar gençler ile solcu gençlerin yürüyüş boyunca hep birlikte haykırdıkları slogan, benim yazımın ilk cümlesi olan “Zulme karşı direneceğiz” diye başlıyordu.

Ve benim yazımın son cümlesi olan “Yılgınlık yok, direniş var” diye bitiyordu.

Benim bu cümlelerim 28 Şubat döneminin en çok seslendirilen sloganı oldu.

Nitekim dindarların önde gelen yazarlarından ve Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın en yakın arkadaşlarından olan Sibel Eraslan, “Lütfü Oflaz’ın slogana dönüşen bu cümlelerini biz de 28 Şubat döneminde meydanlarda çok haykırdık” diyerek tarihe not düşüyordu.

Şimdi bunları niye mi anlattım?

Bugün de nerede bir zulüm varsa, ona ortaklaşa karşı çıkılması gerektiğini vurgulamak için anlattım.

28 Şubat zulmüne karşı dindar gençler ile solcu gençlerin birlikte el ele gerçekleştirdiği eyleme, solcu müzik grubu olan Grup Yorum’un da katılıp destek verdiğini hatırlatmak için anlattım.

Tayyip Erdoğan’ın başında bulunduğu bugünkü iktidar döneminde ise, Grup Yorum üyelerinin zulme uğramasından duyduğum rahatsızlığı duyurmak için anlattım.

28 Şubat’ın zulmettiği dindar kardeşlerim; dün olduğu gibi bugün de zulme karşı çıkanlardan olmalısınız.

Hiçbir zaman zulme sessiz kalmamalısınız.

Hele zulmü teşvik edenlerden hiç olmamalısınız.

Yoksa sizin dünün zalimlerinden ne farkınız kalır?

Yoksa size geçmişte zulmedenlerden ne farkınız kalır?

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU