Fatih Altaylı: Allah kahretsin bu gerçeği, yalancı kimmiş Burhan Bey?

Habertürk yazarı Zindaşti ile ilgili yazı yazdıktan sonraki dönem için "Kuzu’dan işitmediğim hakaret kalmadı. Bir kısım AK Parti destekçisi ve medyasından da haliyle" dedi

Fotoğraflar: AA, YouTube

Tahliye edildikten sonra kayıplara karışan İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti için Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından başlatılan soruşturma kapsamında hâkim ve savcıların ifadeleri alındı. İfadelerde Burhan Kuzu’nun Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olduğu dönemde Zindaşti’nin tahliyesi için birçok hâkim ve savcıyı aradığı öne sürüldü. 

Habertürk gazetesinden Fatih Altaylı da bugünkü köşe yazısını bu iddialara ayırdı.

Yazısına “Allah bu gerçeği kahretsin, olmaz olsun, yok olsun. Gerçek dediğin şey öyle kötü ki, öyle berbat ki, ne makam dinliyor, ne güç, ne iktidar, ne rütbe, ne cinsiyet ne de yaş” diye başlayan Altaylı, özetle şunları yazdı:

Pek çok cinayetin azmettiricisi olma ve uyuşturucu kaçakçılığı yapma suçuyla aranan İranlı suç baronu Zindaşti’nin yakalanıp, mahkeme tarafından serbest bırakılmasının ardından yazdığım bu yazıda “İktidar partisinin bir milletvekili ve her kabine değişikliğinde bu kez bakan olacağını bekleyen ama her seferinde umutları kırılan Anayasacı” diyerek bir AK Partili profesörü işaret ettim.

"HSK yalanlamamıştı"

Olay şuydu: Zindaşti yakalanmış, daha sonra çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı. Rezalet üzerine HSK soruşturma başlatmıştı. Serbest bırakan mahkemenin hakimi, HSK’ya verdiği ifadesinde “Burhan Kuzu arayarak bu kişinin serbest kalması gerektiğini söyledi. Bunun bir devlet işi olduğunu iddia ederek çok baskı yaptı” demişti.HSK Başkanvekili de konuyla ilgili soruma “Soruşturma aşamasında bilgi veremeyiz” demiş ancak haberi yalanlamamıştı.

"Etmediği hakaret kalmadı"

Ben bu büyük rezaleti yazınca Burhan kuzu aradı ve “Yalan yazdığımı, kendisini karaladığımı, bunun FETÖ’cü bir komplo olduğunu” söyledi. Ben Kuzu’nun açıklamasını da yazdım ve Kuzu ile Zindaşti’nin birlikte çekilmiş fotoğrafları olduğunu söyledim. Kuzu da bunun üzerine “Zindaşti’yi tanımadığını, bir yemek sırasında karşılaştıklarını kendisi ile fotoğraf çektirmek isteyenleri kırmadığını” iddia etti bu kez. Bunun üzerine ben de “Madem tanımıyordunuz, Zindaşti’nin Türk vatandaşlığına geçmek için yaptığı başvuruya neden imza attınız” diye sordum. Bu nedenle Kuzu’dan işitmediğim hakaret kalmadı. Bir kısım AK Parti destekçisi ve medyasından da haliyle. 

"Sonra Türkiye'de niye hukuk yok!"

Aradan geçen zaman beni haklı çıkardı. Soruşturma sırasında ifade veren 3 ayrı yargı mensubu Burhan Kuzu’nun defalarca arayıp Zindaşti’nin serbest kalması için baskı yaptığını, lobi yaptığını, kulis yaptığını açık açık yer ve zaman vererek anlattılar. Burhan Kuzu’nun AK Parti’de MKYK üyesi olmasını falan bir kenara bırakın. Böyle biri Türkiye’de hukuk profesörü. Sonra Türkiye’de niye hukuk yok! Profesörü uyuşturucu baronu için hakim sıkıştıran hukuktan ne olur ki!

Hâkimler Savcılar Kurulu Zindaşti'nin tahliyesine ilişkin yürüttüğü soruşturmada bazı hâkim ve savcıların ifadelerine başvurmuştu. İfadelerde Kuzu’nun Zindaşti’nin tahliyesi için defalarca telefon görüşmesi yaptığı, hâkim ve savcılar üzerinde baskı kurduğu iddia edildi. Kuzu’dan iddialara henüz cevap yok.

 

haberturk.com, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU