Koronavirüs salgınını koronanoyaya çevirmenin alemi yok

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

2019 Aralık ayında Çin’de başlayan ve dünyaya ilk önceleri “gizemli zatürre” adıyla dünyaya duyurulan salgın 30 ülkeye yayıldı, 7 Şubat itibariyle hasta sayısı 31 bini, ölenlerin sayısı ise 630’ u geçti. 1

Şimdi herkes korku içinde şunları soruyor:

-Bu salgın bize de gelir mi?

-Bu virüs tehlikeli midir?

-Çin malı ürünlerden bulaşır mı?

-İlacı ve aşısı var mı?

-Maske işe yarar mı, korunmak için en yapalım?

-Çocukları okula göndereli mi?

Ve daha neler neler…

Salgının ilk günlerinde de yazdığım gibi; “koronavirüsün yayılma hızının, koronavirüsle ilgili felaket haberlerinin yayılma hızına yetişmesi mümkün değil.”

Bu virüs elbette bir gün bizde de görülebilir; ama salgının Çin ve çok yakınındaki, sıkı münasebetlerinin olduğu memleketler dışında ciddi yayılım yapacağına ihtimal vermiyorum.


Koronavirüsler yeni keşfedilmedi

Koronavirüsler klasik olarak halkın “soğuk algınlığı” veya “üşütme” olarak adlandırdığı hastalığa yol açarlar, bu senelerdir bilinir.

Tıp dilinde “üst solunum yolları viral enfeksiyonu” adıyla bilinen bu tablo, hafif ateş, biraz öksürük, kırgınlık, boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi belirtilere yol açar ve hiçbir tedaviye gerek kalmadan en fazla bir hafta içinde de geçer gider.

Koronavirüsler tıpkı 2002’deki SARS ve 2013’deki MERS salgınlarında olduğu gibi mutasyona uğradıklarında ise “soğuk algınlığı” gibi kendi kendine geçen bir hastalıktan, zatürre ve solunum yetersizliğine sebep olan ve ölüme kadar gidebilen bir hastalığa dönüşürler.

SARS’ta ölüm oranı yüzde 10, MERS’te ise yüzde 30 gibi çok yüksek değerlerde idi.

Vuhan şehrinde başlayan bu son koronavirüs salgınının ölüm oranı eldeki bilgileri göre yüzde 3’ün de altında.

SARS virüsünün insanlara misk kedilerinden, MERS virüsünün ise develerden geçtiği ortaya çıkmıştı.

Vuhan virüsünün kaynağı olarak ilk önce yarasa ve yılanlar bildirilmiş olmakla beraber Güney Çin Ziraat Üniversitesi salgının pangolinler adı verilen bir tür karıncayiyen hayvanlardan kaynaklandığı iddiasını ortaya attı. 2

Pangolinler, genellikle geceleri avlanan memeli bir hayvandır, gündüzleri mağaralarda saklanırlar.

Tehlike anında kabuğuna kıvrılarak kendini kapatma tepkisini veren pangolin, uzun ve solucana benzer bir dile sahiptirler, dişleri yoktur.

Vücutlarında kiremit gibi dizilmiş büyük keratin pullar sebebiyle kozalaksı bir görünüme sahiptirler, genellikler karınca, böcek ve termit yiyerek beslenirler. Boyları 30-100 santim arasında değişir.


İnsandan insana bulaşma önemli

Vuhan virüsünün insandan insana bulaştığı artık net olarak ortada.

MERS sadece virüs taşıyan develerden insanlara geçerken, SARS virüsünün insandan insana bulaşma özelliği vardı; ama buna rağmen SARS 8 bin kadar insana bulaştı ve bitti.

Vuhan virüsünün bulaşıcılığının SARS virüsten daha fazla olduğu belli ama sevindirici olan ölüm oranının SARS kadar yüksek olmaması.

Her ne kadar resmi olarak bugüne kadar 30 bin kadar insanın hastalandığı bildirilmiş olsa da gerçek rakamın bundan kat be kat fazla olması kuvvetle muhtemeldir; çünkü bildirilen hasta sayısı sadece hastanelere müracaat eden vakaları ihtiva etmektedir.

Oysa hastalığı hafif belirtilerle geçirenlerin ve hatta virüsü aldığı hâlde hiçbir belirtinin göstermeyen insanların sayısını kesin olarak bilmek imkansızdır ve aslına bakarsanız bunların sayısı ne kadar fazla ise ölüm oranı da o nispette azalacağı için buna sevinmek gerekir.

Virüsün alınmasından belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen sürenin yani kuluçka süresinin Vuhan virüsü için 2-14 gün olduğu bilinmektedir.

Kuluçka süresi ne kadar uzunsa hastalığın yayılması da o kadar kolay olur çünkü belirtileri olmadığı için tespit edilmesi mümkün olmayan bu kişiler etraflarına virüs bulaştırırlar.


Böyle bir salgın zaten bekleniyordu

Çin gibi çok kalabalık olan, insan ve hayvanların iç içe yaşadıkları bir ülkede bu koronavirüs salgınına şaşırmamak icap eder.

Zaten Çinli bilim adamları da geçen sene yayınladıkları bir makalede bunu açık ve net olarak bildirmişlerdi. 3

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Çin Sağlık Bakanlığı’na methiyeler düzse de ben Çin in salgını iyi yönetemediğini, salgını fark ettikleri halde başlangıçta önemsemediklerini, sıkı tedbirler almadıklarını, salgınının hızla ilerlemesi karşısında ise şaşkınlığa düştüklerini, tedbir almakta geç kaldıklarını ve alınan tedbirlerin de yetersiz olduğunu düşünüyorum. 

Bizim Çin’den vatandaşlarımızı alıp getirirken yapılan uygulamaları bir düşünün, bana hak vereceksiniz.

Bu arada televizyon kanallarının bu vatandaşlarımızın getirilişini çok abarttıklarının altını çizmek isterim.


Gelelim neticeye

Daha salgının ilk günlerinde bunun dünyanın birçok ülkesinde görülse bile hiçbir zaman Çin’deki gibi yayılmayacağını, ölüm oranlarının çok düşük olmasını beklediğimi yazmıştım. Nitekim gelen veriler de bunu gösteriyor.

Bu hızlı ve yoğun ulaşım çağında Vuhan virüsü önümüzdeki günlerde bizde de tespit edilirse hiç şaşırmam; ama virüsün yayılmasına, kitleleri etkilemesine ihtimal vermiyorum, bizde de insandan insana bulaşma olabilir elbette ama bu çok sınırlı kalacaktır.

Koronavirüsü salgınını koronanoyaya çevirmenin alemi yok.

 

 

Kaynaklar:

1 https://www.nature.com/articles/d41586-020-00154-w

2 https://www.reuters.com/article/us-china-health-pangolins/scientists-question-work-suggesting-pangolin-coronavirus-link-idUSKBN2010XA

3 https://www.mdpi.com/1999-4915/11/3/210/htm

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU