Uluslararası Af Örgütü: Suudi Arabistan yargıyı ‘siyasi bir araç’ olarak kullanıyor

Raporda, mahkemelerde görülen davalarda "adaletle alay edildiği, hakimlerin konuşma cesareti olanları bastırma konusunda suç ortağı olduğu" ifadeleri yer aldı

Cemal Kaşıkçı, Ekim 2018'de İstanbul'daki Suudi Konsolosluğunda öldürülmüştü / Fotoğraf: Reuters

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Ekim 2018’de Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin Riyad’da yürütülen ve 5 kişiye idam cezasıyla sonuçlanan davaya ve diğer konulara ilişkin rapor hazırladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Raporda, Suudi Arabistan’ın terör davalarının görülmesi için kurulan Özel Ceza Mahkemeleri, idam cezasına çarptırılan ve infaz edilenler dahil barışçıl eleştirmenleri, aktivistleri, gazetecileri, din adamlarını ve Şii azınlığı "bastırmak için bir silah olarak" kullandığı öne sürüldü.

"Muhalif sesleri susturmak: Suudi Arabistan Özel Ceza Mahkemesi'nde siyasi yargılamalar" başlıklı raporda, mahkemelerde görülen davaların "adaletle alay ettiği" ve hakimlerin konuşma cesareti olanları susturmada suç ortaklığına gittiği belirtildi.

2008 yılında terörle ilgili suçların görülmesi için kurulan mahkemelerde, 2011 yılından itibaren Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a yönelik hakaret ve benzeri suçların terörle mücadele çerçevesinde görüldüğü aktarıldı.

Yargılananların çoğu Şii

12 yıl önce kurulan özel mahkemelerde ilk süreçte El Kaide üyeleri yargılanıyordu. Ancak Arap Baharı protestolarının ardından diğer suçlara da yöneldi.

2011-2019 yılları arasında özel mahkemede yargılanan 95 kişiyi araştıran UAÖ, bu kişilerden 68’inin hükümet karşıtı gösterilere katıldığı için yargılanan Şiiler olduğu, 27’sinin ise siyasi ifadeler nedeniyle yargılandığını ortaya çıkardı.

 

Af Örgütü’nün raporunda, "Her durumda, davalar son derece haksızdı" ifadeleri kullanıldı.

Yargılamalardaki yaygın suçlamaların "yöneticiye itaatsizlik", "yetkilileri sorgulama", "gösteriler için çağrı yaparak güvenliği bozma ve düzensizliği teşvik etme" ve "yabancı kurumlara yanlış bilgi aktarma" olduğunu ifade eden UAÖ, bu gruplardan kastın insan hakları örgütlerine bilgi verilmesi olduğunu vurguladı.

UAÖ Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Hiba Murayif, "Araştırmamız, Suudi Arabistan’ın yeni reformist ve parlak imajını yalanladı" dedi.

Murayif sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hükümete muhalif kişileri susturmak için terörle mücadele yasasını istismar eden Suudi Arabistan hükümeti, hukuka uygun davranıyormuş gibi bir hava yaratmak için Özel Ceza Mahkemesi’nden faydalanıyor. Özel Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sürecinin her bir aşaması, gözaltındaki kişilerin avukata erişiminin engellenmesinden, hücre hapsinde tutulmalarına ve işkence ile elde edilen sözde ‘kanıtlara’ dayalı mahkumiyet kararlarına kadar çeşitli insan hakları ihlalleriyle lekelenmiştir"

"Davalar kapalı kapılar ardında görülüyor"

Af Örgütü, veliaht prensin kadın hakları aktivistlerine, hükümeti ve kendisini eleştirenlere yönelik tutuklama politikasının, "hükümetin reformist söylemleriyle" tezat oluşturduğunu ifade etti.

Suudi Arabistan İnsan Hakları Komisyonu, özel mahkemenin diğer ceza mahkemeleriyle aynı kural ve prosedürlere uyduğunu, sanıkların avukatları ve aileleriyle görüşmelerine izin verildiğini söylüyor.

Ancak Af Örgütü, gizli tutulan birçok davanın belgelendiğini öne sürdü. Mahkemelerin sanıklara veya avukatlara itiraz izninin verilmediği ‘kapalı kapılar ardından’ gerçekleştirildiğini kaydetti.

Hakimlerin, savcı mütalaalarını titizlikle incelemediği, sorgulamadığı, işkence iddialarına kulak asmadığını aktaran Af Örgütü, mahkeme tarafından yargılanan en az 20 Şii Suudi’nin, "işkenceye uğradıktan sonra ölüm cezasına çarptırıldığını" iddia etti.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Washington Post köşe yazarı Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Konsolosluğunda öldürülmesinin ardından uluslararası baskıyla karşı karşıya kaldı.

Riyad’da mahkeme, Kaşıkçı davasına ilişkin beş kişiye idam cezası verirken, üst düzey yetkililer suçlu bulunmamıştı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU