Binlerce Suriyeli son IŞİD toprağını dehşet verici hikayelerle terk ediyor... “Açlıktan ölüyorduk”

Bir zamanlar muazzam bir halifeliğin (*) hüküm sürdüğü Deyr ez-Zor’dan kaçan aileler neler yaşadıklarını anlattı

Fotoğraf: AA

Gece çökerken kamyonlar tozu dumana katarak geldi. Her aracın arkasında, kalın bir toz tabakasıyla kaplanmış onlarca kadın ve çocuğun yüzleri hayal meyal göründü. Yorgun, aç, üşümüş ve korkmuş haldelerdi. Gittikçe azalan motor sesi yerini birbirine karışan bebek ağlamalarına bıraktı.

Kalabalık kamyon kasasının karanlığında konuşan 55 yaşındaki Ayşe Neccar, “Orada açlıktan ölüyorduk. Sürekli hava saldırıları ve bombardımanlar oluyordu. Çıkabilmek için iki aydır uğraşıyorduk” diye konuştu.

Ağlayan 9 aylık oğlunu sakinleştirmek için dizinde sallamasına rağmen sonuç alamayan genç anne Serab ise, “Ağlaması durmayacak. Suya ihtiyacı var” dedi.

Daha birkaç saat öncesine kadar bu kadınlar, aylar süren çatışmaların ardından Suriye’nin doğu vilayeti Deyr ez-Zor’da elinde sadece iki köy kalan IŞİD hilafetinde yaşayan son siviller arasındaydı.

 

 

Grubun elindeki bölge günden güne küçülürken, her seferinde bir öncekinden daha korkunç hikayeler yaşayan siviller, IŞİD topraklarını akın akın terk ediyor. Süreci gözlemleyen yetkililere göre, geçtiğimiz ay 20 binden fazla insan bölgeden kaçtı.

Aralık ayından bu yana bombardımanlar aralıksız devam etti ve bölgeyle irtibat tamamen kesildi. Çoğu yabancı olmak üzere birkaç yüz IŞİD savaşçısı ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDF) karşı son direnişlerini gösterdi. ABD öncülüğünde gerçekleştirilen hava saldırılarında yüzlerce sivilin öldürüldüğü bildirildi.

Çatışmalardan kaçmış olsalar bile bu insanlar için tehlike geçmedi. Kaçanlar, toparlanmak için yeteri kadar güvenli bir yer bulana kadar günlerce yürümek zorunda kalıyor. Sonra da yoldan geçerken durma ihtimali düşük bir kamyonun arkasında iki gün süren bir yolculuk onları bekliyor. 

Geçtiğimiz ay 12’den fazla çocuk bu yolculuk sırasında ya da hemen sonrasında hayatını kaybetti. Kaçan sivillerin son durağı olan kampta çalışmalar yürüten Uluslararası Kurtarma Komitesi, rakamın “her gün yükseldiğini” bildirdi. Komitenin Suriye Direktörü Wendy Taeuber, şöyle konuştu:

“Tıbbi açıdan yardıma en çok ihtiyacı olanlara ulaşmak için zamana karşı bir yarış yaşanıyor. İnsanlar kampa çaresiz bir halde varıyor. Bunlar son 4 yıllarını IŞİD dehşeti altında geçirmiş insanlar ve şimdi de devam etmekte olan çatışmadan kaçıyorlar.”

The Independent, cuma günü 500 civarında kadın ve çocuğun, yaklaşık 100 erkekle birlikte tahliye edilmesine tanıklık etti. Ertesi gün de tekrar eden manzara, bu kez bir öncekinden daha büyük bir boyuttaydı.

Irak sınırına yakın çöldeki başka bir tahliye noktasında, her 30 dakikada bir ya da buna yakın bir süre içinde altışar kamyon ulaştı. İçlerinde onlarca erkeğin yanı sıra toplamda bin 300’den fazla kadın ve çocuk vardı. Hepsi de IŞİD’in kontrolündeki son köylerden gelmişti.

Kamyonlardan inen ailelerden kontrol için sıraya dizilerek oturmaları istendi. Onlar dinlenirken esen rüzgar da etraftaki kumu yüzlerine çarpıyordu. 

Çaresiz annelerin oluşturduğu kalabalık, arada bir ekmek yüklü kamyonla gelen SDF savaşçısının etrafını sardı. Açlıktan bir deri bir kemik kalan çocuklar çöl karakolunun karmaşası içinde ortalıkça amaçsızca dolaşıyordu. Diğerleri de bulabildikleri yerlere yığılıp kalmıştı.

Aslen Rakkalı olan 21 yaşındaki Nura Yusuf, “Çok yorulduk. Çocuklarımı ve tüm eşyalarımı taşımak zorunda kaldım. Oradan ayrılmayı pek çok kez denedik ancak savaş çok kötüydü. IŞİD, birçok insanın bölgeyi terk etmesini engelliyordu” şeklinde konuştu.

Halifelik sınırının ötesinde cehennem gibi bir hayat yaşandığını belirten genç kadın, “Su var ancak oldukça pis. Bu nedenle hepimiz hastayız. Oğlum, onu diri tutmaya yetecek kadar günlük aldığı küçücük bir şeker ve unla hayatta kaldı” dedi.

Yetkililer, bu boyutta bir göç akını karşısında hazırlıksızdı. Pek çoğu, IŞİD kontrolü altındaki küçük bir yerde bu kadar çok sivilin yaşadığını doğru hesaplayamamıştı. SDF’ye göre, bölgede sıkışıp kalan binlerce kişi daha olabilir.

 

 

SDF tarafından oluşturulan Deyr ez-Zor sivil idare konseyinden Halid Nami, “Bölgeden her gün insanlar geliyor. Her seferinde beklediğimizden daha fazlası oluyor. Bu inanılır gibi değil” ifadesini kullandı.

Tahliyeler, devam etmekte olan savaşın yanı sıra IŞİD üyelerinin sivillerin arasına saklanmaya çalışması nedeniyle karmaşık bir hal aldı. Halifeliğin sonuna yaklaşılıyor olsa da SDF, IŞİD’in yeniden toparlanmasına ve bir direniş başlatmasına karşı çoktandır hazırlık yapıyor.

Diğer taraftan kadınlar ve çocuklar da şüphe halinde yaşamaktan kurtulmuş değiller. Bir sonraki durakları, IŞİD’le bağlantıları olup olmadığı konusunda sorgulanacakları bir gözaltı kampı olacak.

Aralarında İngiliz vatandaşlarının da olduğu, şüpheli IŞİD üyelerinin binlerce yakını, SDF’nin kamplarında tutuluyor ve bu insanlar için ne yapılması gerektiği konusunda herhangi bir anlaşma bulunmuyor. Çoğu ülke, Suriye’ye yurt dışından gelmiş sözde “IŞİD ailelerini” geri alma konusunda isteksiz. Bu durum insanların arada kalmasına neden oluyor.

The Independent’a konuşan kadınlar arasında Irak, Kazakistan ve Dağıstan’dan gelen de var. Hepsi, IŞİD üyeleriyle bağlantılarının olduğu iddialarını reddetti.

Irak ordusunun el-Kaim’i IŞİD’den geri almak için savaştığı sırada, memleketi el-Kaim’den Suriye’ye kaçan Nidal Hamid, terk ettiği yerde hava saldırılarının aralıksız sürdüğünü anlattı. Konuşurken, parmaklarından bazılarını kaybetmiş olan genç bir kızı gösteren Hamid, “Torunuma yaptıklarına bakın! Biz yalnızca güvenli bir yer bulmaya çalışıyorduk” dedi.

Yolculukları sırasında IŞİD kontrolündeki Şeffa kasabasına ulaştıklarını söyleyen Hamid, IŞİD’in elinde kalan son toprak parçasını kurtarmak için aralık ayında başlayan operasyonlar nedeniyle buradan da kaçmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

 

 

Ayrılmadan son birkaç hafta Baghuz köyünde kaldıklarını belirten Hamid, “Hiçbir şey yoktu. Ne yiyecek yemeğimiz ne de temizlenecek suyumuz vardı. Sebzeler sayesinde hayatta kaldık” dedi.

Suriyeliler de Hamid’le aynı sorunu dile getirdi. Türkiye sınırındaki Surin kasabasından gelen iki çocuk annesi 28 yaşındaki Zekiye İbrahim, “Bizler siviliz, IŞİD’le birlikte değiliz. Benim bölgemden herkes IŞİD’e katıldı. Bu nedenle Surin’de savaş başladığı zaman onlarla birlikte ayrılmak zorunda bırakıldık” diye konuştu.

Ancak bu hikayelerin çoğu, yetkililer için ikna edici değil.

İsmini vermek istemeyen bir Kürt yetkili, “Aralarında IŞİD ailelerinin de olduğunu biliyoruz. Buraya turizm için gelmediler ya” dedi. Konunun şuan için kendilerini endişelendirmediğini söyleyen yetkili, “Bu insanları teslim aldığımızda onları sivil olarak görüyor ve yardım ediyoruz. İstihbarat servisleri daha sonra tahkikat yapıyor” diye ekledi.

Yetkili, erkeklerin ayrı bir sorun oluşturduğunu kaydetti. Kaçanlar arasında çok sayıda erkek de bulunuyor. Görevliler IŞİD’in elindeki küçük bir toprak parçasından gelen erkeklerin çoğunun grupla bağlantısı olduğuna inanıyor. Sonuç olarak erkekler çok daha sert bir soruşturmaya tabi tutuluyor.

Sorgu sırasında gelişigüzel sorulara maruz kalan kadınlar kamplara yollanırken, ayrı bir yerde tutulan erkekler ise kapsamlı bir soruşturmadan geçiriliyor ve isimleri veri tabanında kontrolden geçiriliyor.

Irak sınırı yakınlarındaki bir tahliye bölgesinde erkekler, parmak izi kontrolü için Kürt bir terörle mücadele savaşçısının önünde sıraya diziliyor.

Irak’ın Enbar vilayetinden gelen Yasir Hamis de sırada bekleyenler arasında. Eskiden taksi şoförlüğü yaptığını söyleyen Hamis, “Irak ordusu gelince yerimizden olduk, Suriye’ye geçtik. Dört çocuğum var. İçlerinden biri çok hasta” dedi. Irak’taki el-Kaim’den Mahir Hamid de konuşurken mesleğinin kasaplık olduğunu anlattı.

ABD yönetimi, IŞİD’in üst düzey pek çok liderinin, kaçmaya çalışan insanların arasında olduğuna inanıyor. Kürt istihbarat yetkilileri ve Amerikan özel kuvvetleri süreci yakından izledi. Onlarcası içinden en az 7 erkek, IŞİD üyesi oldukları şüphesiyle diğerlerinden ayrıldı. Bu kişiler, daha ileri bir soruşturmadan geçirilmek üzere aileleriyle birlikte kampa gönderildi.

Kadınların çoğu, kendilerinden ayrı bir yere konulan eşlerinin ve oğullarının nerede olduğunu gazetecilere sordu. Soruşturmadan geçirilenlerden biri, “Sizce onları tutuklayacaklar mı?” sorusunu yöneltti. En çok da bu insanların nereye götürüldükleri ve şimdi onlara ne olacağı soruldu.

 

*Türkiye, ‘DEAŞ’ veya ‘IŞİD’i terör örgütü olarak tanımlıyor.  

 

 

**İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Ayşe Yıldız

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU