Trump'ın "Yüzyılın Anlaşmasını" açıklamasının ana nedeni İran'ın tehditleri

Sonuç verebilecek tek barış anlaşması Filistinlilerin ve temsilcilerinin bir parçası olduğu anlaşma olacaktır. Bu amaca ulaşmak için Hamas ve El Fetih arasında barış görüşmeleri sağlanması gerekiyor

"Yüzyılın Anlaşması" olarak anılan Ortadoğu Barış Planı, ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından açıklanacak (AFP)

ABD Başkanı, İsrail Başbakanı'nı Beyaz Saray'a davet ederek uzun zamandır beklenen "yüzyılın anlaşması" veya İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirecek yol haritasını açıklamayı planlıyor.

Barış planı Araplar ve Filistinliler tarafından halihazırda reddedilirken, Arap dünyasında da büyük bir umutsuzluğa neden oldu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Trump'ın barış planı Filistin ve Arap cephelerinden olumsuz dönüş aldı ve planı ağır biçimde İsrail lehine görenleri de kızdırdı.

ABD Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınması ve Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması, ABD Başkanı'nın "yüzyılın anlaşmasına" güvensizlik duyulmasına sebep olan Ortadoğu politikaları oldu.

Her şeyden önce, herhangi bir anlaşmaya aracılık veya anlaşmanın kabulü, çatışmanın her iki tarafının da varlığını gerektirir. Trump yönetimini güvenilir ve İsrail-Filistin çatışmalarını çözmeye yeterli bulmayan Filistin Yönetimi'nin Başkanı Mahmud Abbas karar verme sürecinde yer almadığı için planı hükümsüz ve geçersiz kıldı.

"Yüzyılın anlaşmasında" tasarlanan önkoşullar arasında şunlar yer alıyor: Hamas'ın ve tüm Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılması, Ürdün sınırında İsrail güçlerinin kalıcı askeri varlığı, işgal altındaki topraklarda bulunan Yahudi yerleşimlerinin kalıcı ilhakı ve İsrail lehine diğer imtiyazlar.

Şimdi de Filistinliler'e ve yaşadıkları koşullara bakalım.

Filistin'in bir zamanlar dünya genelindeki özgürlük savaşçılarına ilham veren tutkusu ve özgürlük hareketi artık tarih oldu. Filistin'in dünyadaki imajı aşırılıkçılık, şiddet ve terör, yoksulluk ve hem diğer ülkelerin kucak açmaması hem de İsrail blokajı nedeniyle hareket özgürlüğü bulunmayan kuşatma altındaki insanların çaresizliğinden ibaret.

Paramparça olmuş "iki devletli çözüm" rüyasının ve Filistin'in yüz parçaya ayrılmasının sebebinin Trump'ın empoze ettiği politikalar veya Netanyahu'nun mevcut durumdan yararlanma girişimleri olmadığını söylemek yanlış olmaz.

İran tarafından kışkırtılıp desteklenen ve sadece İslam Cumhuriyeti'nin çıkarlarına hizmet eden İsrail ile Lübnan ve İsrail ile Gazze arasındaki yakın zamandaki beyhude savaşlar sıradan Filistinliler'in hayatını daha da zor ve karmaşık bir hale getirirken aşırılıkçı ve cihatçı grupların varlığını ve gücünü kuvvetlendirdi.

Trump'ın "yüzyılın anlaşmasını" salı günü açıklayacak olmasının amacının bir ölçüde seçim kampanyasına (Yahudi Amerikalıların oylarını almak için) destek sağlamak, seçim vaatlerini yerine getirmek, Kongre'deki azil sürecini bulandırmak ve dikkatleri Netanyahu'nun yolsuzluk suçlamalarıyla yargılanmasından uzaklaştırmak olduğu söyleniyor.
 


Bu sebeplerin yeterli olmadığını düşünüyorum.  Kanımca sözde "yüzyılın anlaşmasını" açıklamak için Netanyahu'nun Washington'a çağrılmasının en önemli nedenini İran'ın İsrail'e ve bütün bir bölgeye yönelttiği tehditlerinin yarattığı atmosferden yararlanmak teşkil ediyor. İran, geride kalan iki hafta boyunca İsrail ve Ortadoğu ülkelerine karşı tarihinin en ciddi güvenlik tehditlerini yöneltti.

İran'ın, kendi çıkarlarına zarar verecek şekilde topraklarındaki üsleri ABD'nin kullanmasına izin verecek ülkelere yönelik (yani Körfez ülkeleri) tehditlerinin yanı sıra Irak'taki ABD üslerine düzenlediği füze saldırısı tüm bölgeyi alarma geçirdi ve bu ülkeleri zor bir duruma soktu.

Güvenlik, bölge ülkelerinin en önemli kaygısı bununla birlikte Trump da defeatle İsrail'in güvenliğinden bahsetti. Filistin'in topraklarına yönelik arzularının Araplar'a özgü bir doğası olduğu düşünülüyor. Bu kutsal bir ülkü ama İran'ın tehditleri karşısında belki de Trump (diğer ülkelerin işbirliğiyle) kurnaz davranarak "yüzyılın anlaşmasının" yolunu açacak bir anlaşma icra edebilirdi.

Arap ülkeleri geçen yaz Bahreyn'de Filistinliler için düzenlenen "Barış ve Refah Çalıştayı'nı" soğuk karşıladı. ABD yönetimi Körfez bölgesinin zengin ülkelerinin Gazze ve Batı Şeria'ya yatırım yapmaya ikna edileceğini ummuştu. Jared Kushner'in Bahreyn'deki konferansta 50 milyar dolar temin etme yönündeki ekonomik planı meyve vermedi. Konferansa Arap ülkelerinden üst düzey heyetler katılmamıştı, İsrail yetkililerini yollamamıştı ve Mahmud Abbas, Trump ve yönetimi tarafından başlatılan tüm toplantıları boykot etme duruşunu korudu.

Körfez bölgesinin zengin ülkeleri, herhangi bir ekonomik programa katılım taahhüdü vermeden önce, evvela Trump'ın "yüzyılın anlaşmasının" siyasi mutabakatlarının arkasında neyin olduğunu bilmek istiyordu.

Arap ülkeleri, Trump'ın Kudüs'e yönelik duruşunu ve Golan Tepeleri'nin İsrailce tek taraflı ilhakını kabule hazır değil. Ancak öte yandan, İran'dan gelen ciddi tehditler ve ulusal güvenliklerine yönelik kaygılar sebebiyle bu ülkeler kendilerini Trump'ın "yüzyılın anlaşmasına" katılım baskısına boyun eğmek ve hatta bu doğrultuda bazı tavizler vermek zorunda bulabilir.

Bağımsız bir Filistin rüyası belki de hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, parçalanma olasılığı Filistin isimli bir ülkenin kurulmasını imkansız hale getiriyor. Ancak bu rüyanın sona ermesi İsrail için daha fazla güvenlik ve bölgedeki gerilimlerin bitmesi anlamına gelmiyor. Bu yönde bir hamle gerçekleştiğinde bölgeyi daha fazla kriz ve zorlukla karşı karşıya bırakır.   Antisemitizmi ve Filistin bölgelerinde daha fazla aşırılıkçı grubun büyümesini teşvik eder.

Sonuç verebilecek tek barış anlaşması Filistinlilerin ve temsilcilerinin bir parçası olduğu anlaşma olacaktır. Bu amaca ulaşmak için Hamas ve El Fetih arasında barış görüşmeleri sağlanması gerekiyor.

İsrail'le gerçekleşecek sürdürülebilir tek barış anlaşması, bölgede çıkar ve nüfuz sahibi Arap ülkelerinin müzakerelere dahil olduğu ve  destekleriyle hayır dualarını aldığı bir anlaşma olacaktır. Merhum Kral Abdullah'ın barışa ve İsrail'in tanınmasına yönelik yol haritasını tercih ettiklerini defalarca söylediler. Böyle bir çerçevenin yokluğunda, bu tarz toplantılara katılımları ve ABD'yle işbirlikleri plana verdikleri destek nedeniyle değil, İran'dan gelen tehditlerin kendilerini zorlaması sebebiyle olacaktır.

İran'ın Arap komşularına yönelik tutumunu değiştirmesi Trump'ın "yüzyılın anlaşmasının" geçersiz kılınmasında önemli bir faktör olabilirdi ancak ne yazık ki planın gerçekleşmesindeki ana faktör konumunda bizatihi İran'ın kendisi yer alıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentpersian.com/node/38786

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU