Bir tabuttan “geri dönüşüm müzesine” dönüşen kafenin hikâyesi

Vietnamlı Tommy, kenarında büyüdüğü nehrin suyu yıllar içinde siyaha dönüp de sevdiklerini kaybetmeye başlayınca bir şeyler yapmalıydı. Büyükannesinin tabutunun ilham olduğu kafe gibi…

Eğer büyükannemin tabutunu ahır kapısına dönüştürebildiysek, her şeyi geri dönüştürebilirdim.

 

Bu sözler, Vietnam’ın her gün 4 ila 5 bin ton çöp çıkaran başkenti Hanoi’de, çöplerden yaptığı mobilyalarla bir kafe açan Nguyen Van Tho, ya da kendisinin kullandığı ismiyle Tommy’e ait. 

Tommy, büyüdüğü Bac Ninh vilayetinin, Kızıl Nehir deltasının en verimli topraklarıyken zaman içerisinde Güneydoğu Asya’nın en kirli bölgelerinden biri olmasına şahitlik etmiş bir çevre aktivisti. 

“Tertemiz bir nehir kıyısında büyüdüm. Zamanla nehrin rengi siyaha döndü. Eskiden su içebildiğim yer, artık ölü hayvanlar, plastik poşetler ve kimyasallarla dolu. Her baktığımda canım yanıyor” diyen Tommy’ye kaybettiği yolu ise fikrine her zaman danıştığı büyükannesi ölümünden sonra göstermiş. 

 

Hikâyesini Independent Türkçe’ye anlatan Tommy, nüfusunun çoğu ateizmi ya da budizmi takip eden Vietnam’daki yaygın bir geleneği açıklayarak başlıyor söze. 

Yakınlarını gömdükleri yerin, o kişilerin “son evi” olduğuna, dolayısıyla “evin” her zaman düzenli olması gerektiğine inanan Vietnamlılar, ahşap tabutla gömdükleri ölülerini 3 yıl sonra "yenilemek" için topraktan çıkartıyor.

Topraktan çıkarılan tabuttaki kemikler, daha küçük bir çömlek tabuta aktarılarak yeniden defnediliyor.

Bu işlem her zaman kolay olmuyor.

Zira bazı bedenler, çözülmeyebiliyor. Hatta kanserden ölen kişilerin, yıllar boyunca aldığı ilaçlar, ölü bedenlerin çözülmesini 10 yıla kadar uzatabiliyor

Kemiklerden ayrılan et ve kıyafetler yakıldıktan sonra geriye kalan kemikler, yeni ve temiz tabuta konuluyor.

Büyükannesine de aynı işlemi uyguladıklarını söyleyen Tommy, sonraki süreci şöyle açıklıyor: 

Babam, bana ve kuzenlerime ahşap tabutu eve götürüp, çivilerini söküp, çamura gömmemizi söyledi. Birkaç ay sonra çıkardığımız tabutu ahıra kapı yaptık. O zaman kendime şunu söyledim: Eğer bir tabutu geri dönüştürdüysem, her şeyi geri dönüştürebilirim.

 

O zamana kadar amcasını ve pek çok akrabasını kanserden kaybeden 35 yaşındaki Tommy’nin yıllardır sorduğu “Bu dünya için ne yapabilirim?” sorusu sonunda yanıtını bulmuştu: Vietnam’ın en büyük kafesini açacaktı ve bu kafenin kapısından giren herkese yer küreye saygı duyulması gerektiği öğretilecekti.

Bu fikrine destek veren iki arkadaşını da yanına alan Tommy, çok hızlı şekilde harekete geçti. 

Hidden Gem Coffee
Kafenin kuruluş aşamasında toplanan atıklar. Fotoğraf: Facebook/@HiddenGemCoffeeHanoi

 

Kiraladıkları kamyonla sokakları ve nehir kenarlarını gezen çevre gönüllüleri, “çöp” diye atılan plastikleri, metalleri, ahşapları, camları, seramikleri, araba lastiklerini ve hatta motosikletleri dâhi topladılar. 

“Zorluk ve pislik umrumuzda değildi” diyen Tommy ve arkadaşları dört ay boyunca topladıkları malzemeleri, masalara, sandalyelere, duvar süslemelerine ve sehpalara dönüştürdü. 

Çevredeki esnaf bu gençlerin ne yaptığına anlam veremezken “Hidden Gem Coffee” (Saklı Hazine Kahvesi) 2007 yılında açıldı. 

Kafenin isim anası Tommy’nin büyükannesi

“Küçükken” diyor genç idealist, “Büyükannem şöyle derdi: Bir şeyi atmadan önce iki kez, hatta üç kez düşün. Mutlaka içeride bir yer saklanmış bir hazine vardır.”  

“Duyduğun zaman unutursun ama gördüğün zaman hatırlarsın” diyen Tommy, kafeye gelen herkesin bu dünya için alışkanlıklarını nasıl değiştirebileceklerini gözleriyle görmesini istediklerini söylüyor. 

Hidden Gem Coffee
35 yaşındaki çevre aktivisti Nguyen Van Tho, birçok okulda öğrencilere geri dönüşüm ile ilgili eğitim veriyor. Fotoğraf: Facebook/@HiddenGemCoffeeHanoi

 

Yılda atılan 27,8 milyon ton çöpün yalnızca yüzde 10 ile 15’ini geri dönüştüren Vietnam’ın (Bu oran Türkiye’de yüzde 13), yıllardır değiştirmediği alışkanlıklarına kafa tutan Nguyen Van Tho, müşterilerinin getirdiği malzemelere de yeni bir hayat veriyor. 

Hanoi’nin en turistik bölgesinde yer alan Hidden Gem Coffee, motosiklet ve insan kalabalığından başınız dönmediği sürece fark edebileceğiniz, bir “kapıdan” ziyade, yalnızca bir kişinin sığabildiği daracık bir çıkmaz sokakla karşılıyor sizi. 

Sokağı bitirir bitirmez karşınıza çıkan ise Vietnam’ın alışılmış, tabureleri kaldırımları kapatan,  küçük sokak kafelerinden ziyade üç katlı, teraslı bir bina. 

Girer girmez sizi karşılayan gülen gözler ne istediğinizi sorduğunda, öncelikli olarak sipariş vermeniz gereken tek bir şey var: Yumurtalı kahve. 

Vietnam Savaşı sonrası yaşanan kıtlıkta süt bulunamayınca bir girişimcinin kahveyi yumurtayla karıştırdığını ve bu geleneğin yıllardır sürdüğünü anlatan kafenin çalışanları siparişinizi aldıktan sonra sizi oturmanız için üst katlara yönlendiriyor. 

Hidden Gem Coffee
Hidden Gem Coffee'nin duvarları Tommy'nin sevdiklerinin yanı sıra Hanoi'nin içinden geçen ünlü treniyle de süslü. Fotoğraf: Gökçen Tuncer/ Independent Türkçe 

 

Ve her katta en az 10 dakika harcamak istediğiniz “geri dönüşüm müzesi” tecrübeniz başlıyor...

Duvarlardaki “Doğanın güzelliğini korumak görevimiz”, “Petrol ve doğalgaza alternatif var. Suya alternatif yok” ya da Rahibe Teresa’nın “Yalnızca çöp gördüğümde sinirleniyorum. Geri dönüştürebileceğimiz çöpü atan insanlar gördüğümde…” sözüne benzeyen mesajları okuyarak çıktığınız merdivenlerden sonra sizi bekleyen oda, sürprizlerle dolu. 

Yusufçuğa dönüştürülmüş plastik şişeşler, çalışma masası olarak kullanılan traktör kaportası, otomobil lastiğinden yapılmış sehpalar… 

Terasa çıktığınızda ise hikâye bambaşka. 

Bazısı insan boyutunda bazısı insan boyunu aşan duvar resimlerinde gördüğünüz her bir kişi Tommy’nin büyüdüğü Yen Phong’da hayatına giren insanları tasvir ediyor. 

Hidden Gem Coffee
Fotoğraf: Gökçen Tuncer/ Independent Türkçe 

 

Kısa süre sonra önünüze gelen, asla yumurta tadını almadığınız, yumurtalı kahvenizi yudumlarken bir yandan, Tommy ve duvarlara resmedecek kadar sevdiği insanları ile yolunuzu kesiştiren dünyaya teşekkür ediyor, diğer yandan bir kuru “teşekkürün” yetmediğini, bugüne kadar “dünya” dediğimiz ev yıkılmasın diye neyi değiştirdiğinizi sorguluyorsunuz. 

Güneydoğu Asya'nın en hızlı büyüyen ülkesi suya muhtaç 

Dünyaya sahip çıkmamakla kendi payına düşeni “Köyümüzde her zaman ölüm cezasına çarptırılan biri oldu” diyen babasının sözleriyle tanımlıyor Tommy. 

“Nehirler kirliliğin ilk kurbanıdır” diyen 35 yaşındaki adam, sevdiklerinin kansere yakalanmasının çevreye verdikleri zararın bir cezası olduğuna inandıklarını söylüyor. 

300 milyar dolarlık ekonomiye sahip Vietnam, Güneydoğu Asya’nın en hızlı büyüyen ülkesi. 

2018’de yüzde 7,1 ile son 11 yılın en hızlı büyümesine ulaşan Vietnam için Dünya Bankası, 2020’de yüzde 6,5 büyüme öngörüyor. 

Dünya Bankası, “2002-2018 yılları arasında yoksulluk oranı yüzde 70’ten yüzde 6’ya geriledi” dediği Vietnam için aynı zamanda şu değerlendirmeleri yapıyor: 

Hızlı büyüme ve sanayileşme çevresel ve doğal varlıklara çok iyi davranmadı. Enerji tüketimi son 10 yılda üçe katlandı. Suya olan talep artıyor. Su verimliliği çok düşük. Kentleşme, güçlü ekonomik ve nüfus büyümesi atık yönetimi ve kirlilikle mücadelede engeller teşkil ediyor. “Çöp atan” neslin 15 yıldan az bir sürede ikiye katlanacağını tahmin ediyoruz. 

 

97 milyon insanın yaşadığı ülkede her yıl yaklaşık 60 bin kişi, hava kirliliğine bağlı nedenlerle yaşamını yitiriyor. Dünya Bankası, Güney Çin Denizi’ne komşu bu ülke için “Hava kirliliğinden en fazla etkilenen 10 ülkeden biri” tanımlamasını yapıyor. 

Sanayileşmenin, trafikte giderek artan araç sayısının yanı sıra hava kirliliğine yol açan bir başka neden yanlış tarım uygulamaları. 

“Anız yakmak” Vietnamlı çiftçi için hâlâ bir sonraki ekim dönemine hazırlanmak için “en iyi” yöntem.

Hanoi Doğal Kaynaklar Departmanı’nın verilerine göre her yıl yaklaşık 300 bin ton anız yakılıyor. (Bir Asya filinin ağırlığı ortalama 6 ton)

97 milyon kişinin yaşadığı Vietnam'da kayıtlı motosiklet sayısı 45 milyonun üzerinde

 

Hikâyemizin kahramanı Tommy’nin büyüdüğü Bac Ninh Eyaleti, her yıl 17 bini zehirli olmak üzere 48 bin ton atık üreten 54 sanayi bölgesine sahip. 

Birçoğu doğa harikası olan yedi dünya mirasına sahip ancak asla maskesiz gezilemeyen Vietnam’da Tommy’nin yaptığı, dünyanın akciğerleri Amazonların, yarım milyar hayvanın hayatına mâl olan Avustralya’nın yandığı, bir ülkede başlayan virüs salgınının günler içerisinde dünyanın öbür ucuna ulaşabildiği bir dünyada okyanusta bir damla gibi görünebilir. 

Ancak, Tommy’nin gerçeği asla unutturmayan çabası, dar bir sokaktan yayılan umut, büyükannesinin de dediği gibi “saklı bir hazine”… 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU