Trump'ın "Ortadoğu barış planı"na dair neler biliyoruz: Beş soruda "Yüzyılın Anlaşması"

Gözler, Trump’ın yaklaşık üç yıldır gizemini koruyan planına dair dünyayla neler paylaşacağına çevrilmişken, ABD’nin dengeleri İsrail lehine değiştiren kararlarının ardından sunacağı yol haritası daha şimdiden soru işaretleri taşıyor

Trump, Golan Tepeleri'ni İsrail hakimiyetinde sayan kararnameyi 25 Mart 2019'da Netanyahu'nun da bulunduğu törenle imzalamıştı (AP)

Dünya, Filistin-İsrail anlaşmazlığını çözmek adına Donald Trump’ın damadı ve Kıdemli Danışmanı Jared Kushner öncülüğünde hazırlanan “Yüzyılın Anlaşması” kutusundan neler çıkacağını merakla bekliyor.

Anlaşmanın salı günü açıklanması öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu ve onun başlıca siyasi rakibi Mavi-Beyaz İttifak’ın lideri Benny Gantz’ı Washington’a davet eden Trump’ın bugüne kadar aldığı kararlar göz önünde bulundurulduğunda, ABD Başkanı'nın Ortadoğu’nun en büyük ihtilaflarından biri sayılan krize tarafsız bir çözüm sunacağına dair ihtimaller zayıf görünüyor.

Göreve başladığı Ocak 2017’den bu yana İsrail yanlısı kararlarıyla Filistinlilerin tepkisini çeken ve ülkesinin onlarca yıldır yürüttüğü dış politika yaklaşımından uzaklaştığı görülen Trump’ın cebindeki planda neler olduğu tam olarak bilinmese de içeriğe dair bazı kaynakların verdiği bilgiler ve bugüne dek yaşananlar “Yüzyılın Anlaşması” diye lanse edilen projenin neler vadedebileceğine dair ipuçları sunuyor.

1. Trump dengeleri İsrail lehine çeviren hangi kararlar aldı?

Yakın tarihe atılacak kısa bir bakış, Filistinlilerin ABD’nin sunacağı yol haritasını neden daha şimdiden İsrail yanlısı bulduğuna açıklık getiriyor.

Trump 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanıyarak Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni bu kente taşıma kararı aldı. 31 Ağustos 2018’de Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) mali yardımları tamamen durdurdu. Filistinli liderlerin İsrail’le barış görüşmelerine sıcak bakmadığı gerekçesiyle 10 Eylül 2018’de Filistin Kurtuluşu Örgütü’nün (FKÖ) Washington’daki ofisini kapattı. 25 Mart 2019’da İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki “hakimiyetini” kabul eden kararnameyi imzaladı. Karar, Filistinliler arasında Batı Şeria’nın İsrail tarafından işgaline de yeşil ışık yakılacağına dair kaygıları artırdı.

Trump’ın bu çıkışlarının ardından son hamle ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'dan geldi. Pompeo 18 Kasım 2019’da yaptığı açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan Yahudi yerleşimlerini bundan böyle yasa dışı görmediklerini duyurdu.

2. “Yüzyılın Anlaşması”yla ilgili bugüne dek neler biliniyor?

Terazinin İsrail’den yana ağır basan kefesinde bunlar yaşanırken, Trump’ın damadı Kushner’ın başını çektiği “Yüzyılın Anlaşması” planının kamuoyuyla paylaşımı da bugüne dek birçok kez ertelendi.

Kushner’ın ekibi henüz ortada somut bir varlığı olmayan barış planından Kasım 2017’de bahsetmeye başladı.

İsrail ve Filistin temsilcileri olmadan 25-26 Haziran 2019 tarihlerinde Bahreyn’de düzenlenen “Refah İçin Birlik” çalıştayında ekonomi odaklı birkaç açılımdan bahsedildiyse de planın siyasi bölümüne dair içeriği gizliliğini korudu.

Çalıştay süresince ekonomiyi canlandırmak için Filistin ve komşularını kapsayan 50 milyar dolarlık (yaklaşık 300 milyar TL) yatırım fonu ve Batı Şeria’yla Gazze Şeridi’ni birbirine bağlayan 5 milyar dolarlık (yaklaşık 30 milyar TL) ulaşım koridorunun oluşturulması planından bahsedildi. Altyapı, ticaret ve turizm planları da gündeme getirildi. Ancak “iki devletli çözüm” ya da “mültecilerin dönüşü” gibi ifadeler Trump yönetimince ağızlara alınmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Planın mimarı Kushner geride kalan süreçte bazı akademisyenleri, parlamenterleri, eski Ortadoğu müzakerecilerini, Arap hükümetlerini ve çıkar gruplarını daha en baştan itiraz etmemeleri için ikna etmeye çalıştı.

Trump’ın seleflerinin izlediği yolun aksine Kushner’ın bizatihi kendisi ABD’nin barış önerisinin “iki devletli çözüm” ifadesini içermediğini söyledi.

Washington’daki Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nde Mayıs 2019’da yaptığı açıklamada, “Şayet ‘iki devlet’ dersek biri İsrailliler diğeri Filistinliler anlamına gelir. Hadi öyle demeyelim, bunun ne anlama geldiğinin detayları üzerinde konuşalım” dedi.

Kushner’ın ekibinde Trump yönetiminin Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Dina Powell ve İsrail Büyükelçisi David Friedman gibi isimler de yer aldı.

Greenblatt, Times of Israel’e 2018’de verdiği röportajda, söz konusu barış planının mülteciler dahil tüm temel meseleleri içereceğini ve İsrail’in güvenliğine odaklanacağını söylerken, “Bu planda her iki tarafın da sevmeyeceği şeyler olacak. Mükemmel bir çözüm yoktur” dedi.

İlk etapta ekonomi boyutu ön plana çıkan anlaşmaya itiraz eden Filistinlilerse, mali teşvikleri İsrail’in işgalini kabul etmeleri için kendilerine sunulmuş “rüşvet” olarak yorumladı.

 

afp.jpg
Sayıları hızla artan Yahudi yerleşimleri Filistin devletinin önündeki en büyük engel olarak görülüyor (AFP)

 

Filistin’e “devletsiz” devlet önerisi

Diğer taraftan İsrailli Yediot Ahronot gazetesi salı günü açıklanması öngörülen planın duyurulması öncesinde paylaştığı bilgilerde muhtemel anlaşmayla ilgili yeni detayları gündeme getirdi.

Gazete, görüştüğü kaynaklardan edindiği bilgiye göre Amerikalıların İsrail’in plana kısmen uyum sağlamasını ya da planın hükümlerini yerine getirmede itirazını kabul etmeyeceğini aktardı.

Haberde barış planının 4 yıllık bir geçiş dönemini içereceği ve İsrail’in idare ettiği C bölgesindeki tüm alanların statüsünün değişmeden kalacağı belirtildi.

İddialara göre planın İsrail’in C Bölgesi’ni yüzde 30-40 oranında ilhak etmesine izin verirken, Filistinlilere A ve B bölgelerinde yüzde 40 oranında kontrol imkanı sunduğu ifade edildi.

Gazeteye konuşan İsrailli kaynaklarsa Amerikalıların, Filistinlilerden anlaşmayla ilgili kabul ya da ret cevabı almadan önce birkaç hafta beklemek istediğini söyledi.

Yediot Ahronot’a göre geçiş döneminin ardından Filistinlilerin “bağımsız bir devlet” kurabileceği ancak “bu devletin tamamen askerden arındırılmış olacağı, hava sahası ya da sınır kapıları üzerinde hiçbir kontrol hakları olmayacağı ve diğer ülkelerle ittifak kurmalarına izin verilmeyeceği” ileri sürüldü.

Planda ayrıca Filistin Yönetimi’nin Hamas’ın idaresindeki Gazze Şeridi’nde kontrolü geri almasının ve milis kuvvetleri silahsızlandırmasının isteneceği de belirtildi.

Haberde “Haremi Şerif ve diğer kutsal yerler hem İsrail'in hem de Filistinlilerin ortak denetiminde olacak, Kudüs tamamen İsrail egemenliği altında kalacak”, “Kudüs’te ayrım duvarının ötesindeki yerler Filistinlilere kalacak, Filistinliler kendilerine ayrılan bu alanda istedikleri yere başkentlerini kurabilecek” iddialarına yer verildi.

Bu arada Reuters’ın ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre anlaşmayı ilan etmeden önce hem Netanyahu hem de Gantz’la fikir birliğine varmak isteyen Trump’ın muhataplarına “Eğer istiyorsanız bu planı uygulamak için 6 haftanız var” mesajı vereceği de kaydedildi.

 

 

3. Üç yıldır bekleyen plan neden şimdi açıklanıyor?

ABD Senatosu’ndaki azil duruşmaları devam ederken Trump’ın Ortadoğu’nun en çetrefilli meselesinde ön plana çıkması da dikkatlerden kaçmadı.

Kasım ayında yapılacak 2020 başkanlık seçimlerinde yeniden şansını deneyecek Trump’ın, İsrail’de bir yıldan kısa sürede üçüncü kez seçime gitmeye hazırlanan ve hakkındaki yolsuzluk suçlamalarını dokunulmazlık zırhıyla bertaraf etmeye çalışan Netanyahu’yu ağırlaması, “Yüzyılın Anlaşması”nda muhtemel kazananın bu iki siyasetçi olacağı yorumlarını da beraberinde getirdi.

Gözlemciler İsrailli iki adayın da Washington’a davet edilmesini ABD’nin İsrail’in bir sonraki başbakanıyla daha şimdiden aynı fikri taşımayı umduğu şeklinde yorumladı.

Associated Press’e konuşan İsrail Politika Forumu’ndan Michael Koplow, “Bu tamamen politikayla ilgili. İsrail-Filistin barış planı hakkında taraflardan yalnızca birini davet ederek ciddi bir müzakere yapamazsınız. Mesele, iki tarafın bir anlaşmaya varmasına dair gerçekçi çabalardan ziyade İsrail ve ABD iç siyasetiyle ilgili” dedi.

“Plan iki ülkenin liderleri için kendi seçimlerine yatırım kozu mu?” sorusu cevap beklerken, İsrail gazetesi Haaretz’in köşe yazarı Anshel Pfeffer de Twitter’da yaptığı paylaşımda sert eleştiriler yöneltti.

 

 

Pfeffer, “Trump’ın ‘barış planı’ İsrail’deki 2 Mart seçimlerini Netanyahu lehine gasp edecek bir yaygara girişimidir. Evanjelistlerin Beyaz Saray’daki adamı olan Başkan Yardımcısı Pence’in davetleri yapmış olması tesadüf değil. Pence’in etrafındakiler Netanyahu’yu (Trump gibi) Tanrı’nın elçisi olarak görüyor” ifadelerini kullandı.

İsrailli yazar, Gantz’ın da “barış planı” için Washington’a davet edilmesindeki amacın meselenin seçimlerle ilgisinin olmadığı izlenimi vermek olduğunu savunurken, “Bibi orada başbakan olarak bulunacak, Gantz ise eklenti olarak. Bibi’nin seçim gündemini kendi yolsuzluk meselesinden uzaklaştırması için gereken de bu. Dahası Washington’daki toplantının zamanlaması da yerinde. Knesset (İsrail parlamentosu) Netanyahu’nun istediği dokunulmazlık oturumlarına salı günü başlıyor” diye ekledi.

Time of Israel’den Avi Issacharoff ise “Yüzyılın Anlaşması”nın kimin yararına olacağına dair yazısında, “(ABD) yönetiminin barış planını tam da şu anda yayımlamasından kimin çıkarı olabilir? Cevabı klişe ve net. Bu zamanda bu plana yalnızca iki kişinin ihtiyacı var: Başbakan Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump” değerlendirmesini yaptı.

4. Filistinli yetkililer neden davet edilmedi?

Trump başkanlık uçağı Air Force One’da gazetecilere yaptığı açıklamada “Harika bir plan. Gerçekten işe yarayacak bir plan. Anlaşma yapmayı seviyorum” dedi.

Yönetiminin Filistinlilerle “kısaca” görüştüğünü söyleyen Trump, “Ancak zaman içinde onlarla konuşacağız. Başta olumsuz tepki vereceklerine eminim fakat bu gerçekten de onlar için çok olumlu olacak” diye ekledi.

Ne var ki Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, Trump’ın “Kısaca bilgilendirdik” sözlerinin gerçeği yansıtmadığını belirtti.

Ebu Rudeyne, “Ne kısaca ne de detaylı olarak ABD yönetimiyle bir görüşme olmuştur” dedi.

Abbas, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından Trump yönetimiyle ilişkiyi keserken, Filistinliler Trump’ın anlaşmazlığı çözmek için uluslararası mutabakatı bozarak İsrail’in sağcı hükümetiyle yan yana durduğunu belirtmişti.

Diğer taraftan anlaşmanın daha duyurulmadan İsrail yanlısı olacağı öngörüsünde bulunan Filistinli yetkililer, Netanyahu ya da Gantz gibi Trump’ın Washington’a davet ettiği isimler arasında yer almadı.

FKÖ Genel Sekreteri Saib Ureykat, Twitter’da yaptığı paylaşımda Filistin meselesinde gerçekleri görmezden gelen herhangi bir anlaşma ya da girişimin tarihe “yüzyılın dolandırıcılığı” olarak geçeceğini söyledi.

 

 

5. Yeni yol haritası çözüm mü yoksa daha çok sorun mu taşıyor?

Duyurulma zamanlaması ve içeriğiyle ilgili basına yansıyanlar anlaşmayla ilgili tartışmaları artırırken, Trump’ın yıllardır reklamını yaptığı planın uluslararası kamuoyundan ne kadar destek göreceği de tartışma konusu.

Zira Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok ülke iki devletli çözümün müzakere edilmesinden yana duruş sergiliyor.

Trump’ın ABD’nin Ortadoğu'ya dair son 40 yıldaki politikasında makas değiştirdiği belirtilirken, Barack Obama yönetimiyse ise başkanlığının son günlerinde BM’de yapılan ve İsrail’in Filistin topraklarında yasa dışı yerleşimlerine son verilmesini isteyen kararda veto etmek yerine çekimser kalmıştı.

Filistinliler gelecekte başkenti Doğu Kudüs olmak üzere kurulacak devletleri için İsrail’in 1967 savaşından bu yana işgal ettiği Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’ten tamamen çekilmesini ve topraklarından edilen milyonlarca mülteciye dönüş hakkı tanınmasını istiyor.

Trump’ın yol haritasınınsa “iki devletli çözüm” sunmak yerine Ortadoğu’da yeni bir karmaşa yaratabileceği ifade ediliyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU