Hukukçular: Yörüngeye 42 bin uydu göndermek isteyen Elon Musk’a lisans veren kurum suç işliyor

Elon Musk, söz konusu proje kapsamında ABD Federal İletişim Komisyonu’ndan (FCC) aldığı lisansı kullanıyor

Starlink projesiyle hedeflenen uyduların çizimi (SpaceX)

SpaceX, Starlink projesi kapsamında uzaya şimdiye kadar 180 uydu yolladı. Şirketin hedefi 2027’ye kadar yaklaşık 42 bin uyduyu yörüngeye yerleştirmek. Bunun için 2020 boyunca iki haftada bir 60 uydu gönderilmesi bekleniyor. Böylelikle yıl sonuna kadar yörüngedeki Starlink uydularının sayısı bin 400’ü bulacak. Roket şirketi bu projeyle dünya çapında yüksek hızlı uydu interneti sağlamayı planlıyor.

Şirketin yöneticisi Elon Musk, söz konusu proje kapsamında ABD Federal İletişim Komisyonu’ndan (FCC) aldığı lisansı kullanıyor. Komisyon, SpaceX'in Mart 2018'de binlerce uydu fırlatma talebini onayladı.

Ancak bazı hukukçular, söz konusu lisansın kanunlara aykırı olduğunu söylüyor. Bu da projeye muhalif bilim insanlarının konuyu mahkemeye taşımasının yolunu açabilir.

Vanderbilt Üniversitesi'nde ikinci sınıf hukuk öğrencisi Ramon Ryan’a göre FCC, projeye lisans vererek federal bir çevre yasasını ihlal etti. FCC bu iddiayı reddetse de iki hukuk uzmanı Ryan’la aynı fikirde.

Ryan’ın konuyla ilgili makalesi, Vanderbilt Eğlence ve Teknoloji Hukuku Dergisi’nde bu hafta yayımlanacak. Makaleyi Business Insider’la paylaşan Ryan’a göre FCC’ye yönelik yargı yolu potansiyel olarak açık.

“FCC çevresel etki incelemeleri olmaksızın lisans verdi”

Ryan Starlink uydularının gökyüzü gözlemlerini engellediğine yönelik iddiaları görünce konuyu araştırmaya başladığını söyledi.

Gökbilimcilerin yargı yoluna gidip gitmeyeceğini öğrenmek isteyen Ryan, makalesinin merkezine 1970’te yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Yasası’nı (NEPA) aldı. Yasaya göre federal kurumlar, herhangi bir eylemde bulunmadan önce, bu eylemin çevresel etkilerini değerlendirmek zorunda.

Ryan ayrıca, “kategorik muaf tutma” diye bilinen prosedürün Starlink projesini kapsamadığını vurguladı. Söz konusu prosedür, kurumların çevresel etkilerinin hangi durumlarda göz ardı edebileceğini belirliyor. Bu durumlar, ofislere güvenlik sistemi kurma ya da maaş bordrosu doldurma gibi aktivitelerle sınırlı.

Bu yüzden FCC’nin "yüksek yoğunluklu aydınlatma" içeren veya insanları radyo frekansı radyasyon seviyelerine maruz bırakan projeler için NEPA kapsamında çevresel incelemeler yapmak zorunda olduğu, bunları etki değerlendirmesinden muaf tutamayacağı iddia ediliyor.

Öte yandan FCC'ye başvurusunda SpaceX, projenin "önemli bir çevresel etkiye sahip olup olmayacağı" sorusuna "Hayır" cevabını vermişti. Bu yüzden uyduların çevre üzerindeki etkilerine dair NEPA değerlendirmesi yapılmamıştı. Ancak şirketin, bununla ilgili yorum taleplerine yanıt vermediği bildirildi.

 

5e20f3ec62fa817d826bdb73.jpg
Federal İletişim Komisyonu (FCC) logosu (Reuters)

 

FCC yasaları çiğnedi mi?

Ryan’a göre FCC herhangi bir araştırma yapmadan Starlink’in çevresel etkisinin bulunmadığı cevabını onaylayamaz. Bu da NEPA’yı ihlal ettiği anlamına gelebilir.

NEPA’nın uzaydaki faaliyetleri kapsayıp kapsamadığını da değerlendiren Ryan, şu ifadeleri kullandı:

“Gece gökyüzünün güzelliği de bilim insanlarının gece gökyüzü gözlemleme olanağı da tüzüğün kapsadığı etkilerdir. Dolayısıyla ortada bir dava olmalı.”

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunun yanı sıra, hükümet ajanslarının çevresel etki değerlendirmesinden muaf tutarak onay verdiği birçok durumda davaları kaybettiği biliniyor.

Ryan da olası bir davasının nihai hedefinin de bu olduğunu söylüyor.

Öte yandan FCC, Ryan’ın argümanlarının doğru olmadığını öne sürdü.

“Bu fikri şiddetle reddediyoruz” diyen FCC sözcüsü, “FCC’nin SpaceX uydularını oy birliğiyle onaylaması tamamen yasaldı” dedi. Starlink uydularının astronomların gözlemleri üzerindeki etkisiyle ilgili endişelerin farkında olduklarını ifade eden sözcü, bu konunun FCC onay sürecinde önlerine getirilmediğini söyledi.

Bunun yanı sıra FCC'nin yalnızca ABD üzerinde yetkisi var. Uluslararası alanda, Birleşmiş Milletler’in (BM) Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) de konuyla ilgili yetki sahibi.

Starlink uydularının operasyonu için ITU’ya da başvuru yapılmıştı. ITU’nun Uzay Hizmetleri Başkanı Alexandre Vallet de FCC’nin SpaceX adına başvuruda bulunduğunu doğrulamıştı.

Ancak her iki kurumun da yalnızca telekomünikasyon sorunlarıyla, elektromanyetik spektrumun hangi bölümlerini kimin kullanacağına karar vermekle ve uyduların çarpışmasını engellemekle ilgilendiği belirtiliyor.

Uydular yıldızları gizliyor mu?

SpaceX, Starlink uydularının astronomi üzerindeki etkisini azaltmanın yollarını bulma sözü vermişti. Şirket, 6 Ocak’ta fırlatılan uydularda ışığı daha az yansıtan boyalarla siyah kaplama kullanmıştı.

Öte yandan New York Times’a konuşan gökbilimci  James Lowenthal, “Gökyüzünde hareket eden parlak nesneler varsa bizim işimiz zora girer. Uydular astronomi bilimini potansiyel olarak tehdit ediyor” demişti.

Şili’deki Cerro Tololo Inter-Amerikan Gözlemevi’nden Clarae Martinez-Vazquez de Starlink uydularının karanlık enerji araştırması için kullanılan hassas kamerayı (DECam) ciddi biçimde etkilediğini söylemişti.

NASA’nın Yeni Ufuklar projesinden astrofizikçi Simon Porter da Elon Musk’ı “cenneti kirleten adam” diye nitelemişti.

Porter, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Musk’ın elektrikli otomobil satarak kendini “çevre kahramanı” gibi gördüğünü ama gerçekte “cennetleri kirlettiğini” söylemişti.
 


SpaceX’in yanı sıra OneWeb, Amazon ve Telesat dahil olmak üzere diğer şirketler de yüzlerce uydu fırlatmayı planlıyor. Bazıları gökbilimcilerle konuyla ilgili iletişim halinde. Örneğin, OneWeb, uydularının çok parlak olmayacağını söylerken, Telesat da uyduların gökyüzünden kaybolacak kadar yükseğe yerleşeceğini ifade etmişti.

Cıva yakıtı tehdidi

Ryan ayrıca, henüz ortaya çıkmamasına rağmen başka bir çevresel sorun olasılığına dikkat çekti: Cıva yakıtı.

Genç hukukçuya göre, uydu endüstrisi patlama yaptığı için şirketler xenon veya krypton gibi alternatifler yerine daha ucuz yakıtlara yönelebilir. Ancak cıva, insan sinir sistemine, böbreklere, akciğerlere ve bağışıklık sistemine zarar verebilecek, ayrıca yaban hayatı yok edebilecek bir madde.

Örneğin NASA 1960'larda ve 1970'lerin başında cıvayı roket yakıtı olarak kullanmayı denemişti. Ancak çevreye etkisinden ve astronotların zehirlenebileceğine dair endişelerden dolayı bu yakıt türünü bırakmıştı.

 

Independent Türkçe için derleyen: Çağla Üren

DAHA FAZLA HABER OKU