Libya: Türkiye ve Mısır

Libya’da savaşın acı evreleri oldu. 2015, uzlaşı umutlarını ortadan kaldıran yıl oldu.

Fotoğraf: AFP

Türkler, Libya ordusunun iki hafta önce Sirte şehrini ele geçirmesi ve Trablus’u kuşatmasının ardından Libya’daki savaşın kaybedilmeye yüz tutması nedeniyle son mücadele alanı olan Berlin’e gitti. Kazananlar ve kaybedenler Berlin’de herkesin yıllarca süren şiddeti sona erdirecek bir anlaşmaya varmasını umarak müzakerelerde bulundu. Anlaşma ilgili taraflarca imzalandı ve BM tarafından himaye edilmesi kararlaştırıldı. Fakat tarafların son süreçte savaşa geri dönme olasılığı oldukça güçlü.

Libya’da savaşın acı evreleri oldu. 2015, uzlaşı umutlarını ortadan kaldıran yıl oldu. Trablus’taki elçilikler kapatıldı, BM güçlerini geri çekti ve kaos başkentte egemen hale geldi. Büyük ve bölgesel güçler arasındaki rekabet savaşın sürmesine yol açtı. Türkiye de bu kuvvetler arasındaydı. Türkiye’nin Libya’da çoğu yabancılardan oluşan milis güçleri var. Türkler savaşa katılmalarına gerekçe olarak Kaddafi döneminin sonlarında finanse ettikleri projelerden dolayı Libya’nın kendilerine büyük miktarda borcu olmasını gösteriyor ve Libya’da Türk asıllı bir milyon vatandaş olduğunu öne sürüyorlar. Bu elbette doğru değil.

Türkiye’nin sınırlarından uzaktaki Libya’da savaşmakta neden ısrar ettiği sorusuna yanıt olarak imparatorluk kurmak istediği söyleniyor. Fakat bu mümkün değil. Çünkü Katar’ın kendisine verdiği sınırsız desteğe karşın bunun için yeterli kaynağa sahip değil. Doğrusu Arap Baharı kazanımlarından Türkiye’nin elinde Libya dışında hiçbir şey kalmadı. Libya da Mısır’ın ve aynı şekilde Avrupa’nın güvenliğini sarsmak için tehlikeli bir koridordur.

Türkiye; Suriye, Mısır, Sudan ve Libya’da özellikle Müslüman Kardeşler’e güvendi. Ama tüm bu ülkelerde iktidarı kaybettiler ve onlarla birlikte Türkiye de bütün bu ülkeleri kaybetti. Geride sadece Libya kaldı. Orada bile müttefiki Ulusal Mutabakat Hükümeti petrol sahalarını kaybetti. Libya topraklarının yalnızca yüzde 15’ini oluşturan Trablus ile Misrata’yı kontrol ediyorlar.

Ankara bu kötü durumda Trablus’u savunmak için daha fazla yardım göndermekle tehdit ediyor. Gönderdiği Türk uzmanlar ve Türk kuvvetleri de aslında Suriye’deki savaştan geriye kalan yabancı savaşçılar. Rusya ile İdlib konusunda anlaşan Türkiye, Suriye savaşının mirasından ve topraklarında bulunan, kendisi için sorun oluşturacak binlerce yabancı savaşçıdan kurtulmak istiyor. Bu savaşçılar, Berlin Anlaşması’nın başarısız olması halinde Ulusal Mutabakat Hükümeti ile birlikte savaşacak. Savaşı kaybedip Libya ordusunun Trablus’u ele geçirmesi durumunda ise görevleri kaosu yaymak olacak. Erdoğan’ın Güney Avrupa ülkelerine baskı yapmak ve pazarlıkta bulunmak için kullanacağı bir karta dönüşecekler. Bu algının temelinde Libya’da müttefikleri yenilirse Avrupa’nın güvende olmayacağını yineleyen Türkiye Cumhurbaşkanı’nın tehditleri var.

Türkiye’nin Libya’daki bir diğer hedefi de Mısır’dır. Mısır Cumhurbaşkanı’nın artan Türk müdahalesine ilişkin yorumunda da belirttiği gibi Libya’nın istikrarı Mısır’ı ilgilendiriyor. Türk müdahalesi Mısır için büyük bir tehdit oluşturuyor ve Mısır bir sonraki hedef olabilir. Bu nedenle Kahire’nin sesini yükselterek Türkiye’nin savaşa katılması durumunda seyirci kalmayacağını deklare ettiğini görüyoruz. Türkiye, Libya’da savaşı uzatabilir ve kaosu genişletebilir ancak Libya’yı yönetemez. Herkes Ankara’yı gerçekçi olmaya, bu trajedinin sona ermesi için Berlin Anlaşması gereğince kurulacak bir ortak hükümetin desteklenmesinde iş birliği yapmaya itmeye çalışıyor. Mevcut savaşın, Türkiye’nin desteklediği aşırılık yanlılarının, iktidarın tamamını ele geçirme hırsına kapıldıkları için bir önceki ortak yönetim fırsatının kaybedilmesi sebebiyle yaşandığını unutmayalım. Suriye’deki başarısızlıklarını telafi etmek için Libya’yı kullanmak isteyen Türkler savaşı desteklemekte ısrar ederlerse aynı şekilde Libya da onlar için başarısızlığa dönüşen bir yük olacak. dönüşecek. Onlar için bir başka başarısızlık olacak.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU