Trump'ın Çin'le ticaret anlaşması sizi çok da heyecanlandırmasın

Çarşamba anlaşmanın birinci taslağı imzalandı ama ABD başkanının Dünya Ticaret Örgütü'nün temyiz organına yönelik aralıksız saldırıları karşısında bu çok küçük bir adım

Çin Başkan Yardımcısı Liu He ve Donald Trump, çarşamba günü ticaret anlaşmasının birinci fazını imzaladı (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, başlattığı tehlikeli ticaret savaşını sonlandıracak Çin anlaşmasının "birinci taslağını", çarşamba günü hiç şüphesiz "en iyi anlaşma" diye takdim edecek. (Anlaşmanın yapılacağı öngörüsüyle yazılan bu yazı imzaların atılması beklenen günün sabahı yayına girmişti ed.n.)

Gümrük vergilerinin Amerikalıların işlerine mal olmasını ve hisse senedi fiyatlarına zarar vermesini boş verin. Trump asıl zararı çok taraflı ticaret sistemine veriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Trump'ın anlaşması, Şubat 2018'de başlattığı, sadece Çin ve diğer Asya ülkelerindeki ithalat ve ihracatçıların işlerini bozmakla kalmayan bu tek taraflı savaşı bitirecek iki taraflı bir anlaşma olacak. Tam da Trump'ın sevdiği gibi.

Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) himayesi altında çok taraflı bir ticaret anlaşmasında yer alma fikri, Trump için bir lanet. Tıpkı Birleşmiş Milletler'in (BM) "düşük performanslı", Paris İklim Anlaşması'nın da "acımasız bir yük" olması gibi.

Ancak Paris Anlaşması'ndan çekilse de ABD'yi DTÖ'de tuttu ve yasal bir hileyle örgütün etkisini azalttı.

Washington, hakimlerin genelde yetki alanlarını aşarak karar sürecini uzattığına yönelik şikayetleri kullandı ve DTÖ'nün temyiz organına yeni atamalar yapılmasını engelledi.

İki hakimin görev süresi aralık ortasında doldu. DTÖ kurallarına göre temyiz kararları için üç hakimin bulunması gereken ekipte sadece bir kişi kaldı.

Bir ülke davayı ilk aşamada kaybetti diyelim. Davaya müdahil ülkelerden biri temyize giderse, bu karar bağlayıcı olmuyor. Anlaşmazlık süresiz olarak beklemede kalıyor ve ülkelerin misilleme yapmak için yasal yetkisi olmuyor.

Aslında, çözülmeyi bekleyen anlaşmazlıklar arasında, geçen yıl ABD'ye açılan 7 dava da var. Bu davalar, Trump'ın ülke dışından gelen çeliğin ve alüminyumun ABD ulusal güvenliğine tehlike arz ettiği gerekçesiyle ithalat vergisi koyma hamlesini kapsıyor.

Bu size tanıdık gelebilir. Zira yargı sürecine müdahale etmek artık popülist ve milliyetçi liderler arasında çok popüler. 2018'de Polonya'nın Kanun ve Adalet Partisi, ülkenin Anayasa Mahkemesi hakimlerinin yüzde 40'ını erken emekliliğe etkili biçimde zorlayan yasayı meclisten geçirmişti.

Biraz daha yakına gelirsek Birleşik Krallık (BK) Başbakanı Boris Johnson, Muhafazakar Parti manifestosunda, iki sansasyonel Brexit davasında hükümetin aleyhinde karar veren Yüksek Mahkeme'nin yargı denetimi sürecini "güncelleme" sözü vermişti.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Trump'ın temyiz organına yönelik saldırısı, yalan haberlere dayanıyor. Trump, DTÖ'nün ABD dışındaki ülkelerin çıkarı için kurulduğunu, ülkesinin neredeyse tüm davaları kaybettiğini ve bu sistemin Çin için mükemmel işlediğini tekrar tekrar söyledi. Eski Meksika başkanı, şimdi Yale Üniversitesi'nde Yale Küreselleşme Çalışmaları Merkezi'nin yöneticisi Ernesto Zedillo'ya göre bu görüşler kanıtlanamaz.

Zedillo, hiçbir ciddi analizde ABD'ye karşı ön yargıya dair kanıt elde edilemediğini söyledi. Dahası, Çin ve Avrupa Birliği'nin toplamından daha fazla dava açan Amerika, DTÖ'nün uzlaştırma sistemini en sık kullanan ülke. ABD, DTÖ'ye getirdiği davaların yüzde 85'ini kazanıyor. Doğrusu ABD sadece Çin'e açtığı davalarda değil, Çin'in açtığı davalarda da başarılı oldu.

 

 

Tek taraflı ticaret savaşına girmek varken Trump'ın çok taraflı bir mahkemede dava açmayı seçmeyeceği aşikar, ki bu savaşın sonuçları iki taraf için de zafer kılığına girebilir ama üçüncü tarafların çıkarları tamamen gözardı ediliyor.

Dünyanın, ekonomist Adam Smith'in "ekonomini iyileştirmek için komşununkini kötüleştirmek" diye adlandırdığı fikre geri döneceğinden korkuluyor: Gümrük vergileriyle ithalatın daha pahalı hale getirildiği, içerideki sorunların öteki ülkeler pahasına çözüldüğü bir sistem.

Wall Street iflasından sonra durgunluktan etkilenen ABD'nin Cumhuriyetçi hükümeti 900 ürüne gümrük vergisi koyduğunda tam da bu yaşanmış; vergiler misillemeleri kışkırtmış ve Büyük Bunalım'ı alevlendirmişti.

II. Dünya Savaşı sonrasında müttefik ülke liderleri, Dünya Bankası selefinin ve Uluslararası Para Bankası'nın yanı sıra Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması'nı (GATT) kurarken bunu düşünmüştü.

Üyelerinin, anlaşmazlıkları çözecek tahkim kurulunu engellemesine izin veren tehlikeli başlangıçtan sonra GATT yerine DTÖ'nün kurulması, anlaşmazlıkların çözümünde bağlayıcı bir mekanizma getirmişti. Trump'ın fosilleştirmeyi başardığı şey de bu.

Peki, bunları söylerken nereye varmak istiyorum? Temyiz organının eski başkanı, DTÖ'nün baş tacı olan sistemin şimdi acil reform gerektiren bir "problem çocuk" haline geldiğini söyledi.

DTÖ üyelerinin dörtte üçü hemfikir olur ve reform konusunda ciddiyet gösterirse, yeni hakimlerin atanması için baskı yaparak bu sorunu dayatabilir. Avrupa Birliği'nin korumasından yakında çıkacak bir ülke olarak BK, temyiz mahkemesinin uzun vadeli çıkarlarına uygun olacağını görmeli.

Kimileri Brexit'in, ABD'yi DTÖ'den çıkarması için Trump'a bahane sağlamasından korkuyor. Belki de Paris Anlaşması olumlu sinyal veriyordur: ABD çıktığından beri anlaşmada kalanlar ABD'deki eyaletlerden ve şehirlerden destek gördü. Çarşamba günü Trump'ın anlaşmasının birinci fazı imzalanabilir ama bu, çok taraflı ticaret sistemi için verilen savaşın daha ilk raundu olarak görülmeli.

 

 

Thornton'ın tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Trump'ın Çin'le ticaret anlaşması sizi çok da heyecanlandırmasın, kendisi hala dünya ticaretine karşı muazzam bir savaş yürütmekte
 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU