İmamoğlu: Bazıları, hiç ölmeyecekmiş gibi kararlar almaya çalışıyor ama ben öyle değilim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu,  YGA (Genç Liderler Akademisi) tarafından düzenlenen “Zirve 2020” etkinliğinde konuştu. İmamoğlu, gençlere neden siyasete girdiğini, Beylikdüzü deneyimini ve İstanbul ile ilgili projelerini anlattı

Fotoğraf: İBB Basın Birimi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'Genç Liderler Akademisi' etkinliğinde gençler ile bir araya geldi. 

Genç lider adaylarıyla deneyimlerini paylaşan İmamoğlu, İBB'nin oluşturacağı Enstitü İstanbul platformunda gençlere yer verileceğini, liyakatin esas alınacağını söyledi. 

Kamuda inovasyonun harekete geçirilmesi gerektiğini savunan İmamoğlu, dinamizm vurgusu yaptı, "Kamu kendi malınız değil alıp sattık diyemezsiniz" dedi:

Kamuda sizlerin yeteneklerinizle birlikte karar verdiğinizde, idealinizle gelip başarılı olmayı size orada sağlamamız lazım bizim. Ama ne yazık ki, liyakat ötesi başka kavramlar, orada başka bir alan oluşturmuş. Ama bunu yıkacağız göreceksiniz. Çatır çatır yıkacağız. Kamuda başka bir ruh olmalı. Yenilikçi, özel sektör kadar dinamik, iş yaşamı olan bir insan kadar üretken olabilmeli, ama bir o kadar da koruyucu da olabilmeli. Çünkü kendi malınız değil bu. ‘Alıp, sattık’ diyemezsiniz. Öyle şey yok! 16 milyon insanın. ‘Hadi şuradan bir dere açalım’ falan yok.

İmamoğlu: Siyasete girdim çünkü AK Parti'li iki belediye başkanı iş hayatıma müdahale etti

İBB Başkanı neden siyasete girdiğini ve Beylikdüzü'nden başlayıp İBB Başkanlığına uzanan yerel yöneticilik kariyerinin nasıl şekillendiğini de anlattı. 

İmamoğlu, aktif bir iş yaşantısının içindeyken kendi yaşadığı bölgede karşı karşıya kaldığı baskılar üzerine siyasete girme kararı aldığını anlattı:

Kendi yaşadığım bölgede, -burada nasıl denir bilmiyorum ama aramızda kalsın- özellikle bugünkü iktidar partisine mensup bir iki belediye başkanının iş hayatıma olumsuz müdahalesi, insanın işine engel koymalar, bu tür tavırlar ve davranışlar beni bıktırdı açıkçası. Şikayet etmektense dedim ki; ‘Bu ilçeye belediye başkanı olmak istiyorum. (...)  O zaman 37 yaşındaydım. CHP’ye üye oldum. Ailemle oturdum, konuştum. (...) Şöyle bir şart koştum: ‘Ailede başka siyaset yapmak isteyen var mı’ diye sordum. Ailede bir başka kişi siyaset düşünseydi, ben vazgeçmeyi düşünüyordum. İstenmeyince, böyle bir yola çıktığımı söyledim.

"İstanbul dünyanın en çok ziyaret edilen kenti olsun, yaşam kolaylaşsın"

Siyaseti bir meslek değil bir görev bir kamu hizmeti olarak gördüğünü söyleyen Ekrem İmamoğlu, "İstanbul ile ilgili hayalleriniz ne?" sorusuna şu yanıtı verdi:

Amacımız İstanbul’da yaşamı kolaylaştırmak. Bu ülkede ve şehirde yaşamı zorlaştırmanın, yaşamı kolaylaştırmaktan daha zor olduğunu düşünüyorum. Yani biz, zoru başarıyoruz. Aslında çok senkronize, çok uyumlu bir ekosistem yaratabiliriz, bir çevre var edebiliriz. (...) İstanbul’la ilgili hayallerim; gerçekten dünyanın en fazla merak edilen bu kentini, aynı zamanda en fazla ziyaret edilen bir şehir yapmak. 

İmamoğlu: Bu şehrin, ‘Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz’ diyeni değil moderatörüyüm

Şehirciliği bir inovasyon konusu olarak niteyen İmamoğlu, "Yaşamın bu kadar hızlı değiştiği bir ortamda, mutlaka inovasyonu şehirciliğe, belediyeciliğe katmak mecburiyetindeyiz. Yeni nesil bir belediyecilik hayal ediyoruz. Ben, bu şehrin moderatörüyüm. Ben, bu şehrin, ‘Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz’ diyeni değilim. Önerileri toplayan ve o önerileri en doğru şekilde hayata geçiren bir moderatör olmak istiyorum." diye konuştu. 

İBB'nin 'Vizyon 2050' diye bir çalışması olduğunu belirten İmamoğlu, gençlerin katılımcılığı ve fikirleriyle İstanbul'a yön vermesini istediğini ifade etti. 

İBB Başkanı "Bu şehrin geleceğini tasarlamak istiyoruz. 2050’ye kadar belediye başkanı olmak gibi bir niyetim yok" diye konuştu. 

İmamoğlu: Bazıları, hiç ölmeyecekmiş gibi kararlar almaya çalışıyor ama ben öyle değilim

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, görevini yaparken bir günde bırakacakmış gibi yaptığını söyleyip şunları belirtti: 

Bu görevleri yaparken, bir günde bırakacakmış gibi yapıyorum. Yarın yok! İşim var, gücüm var, mesleğim var. Yarın yok! Allah korusun; hastalığa döndü mü yandınız. Koltuk sanki sizin, her yere onunla gidiyorsunuz yani! Bu gerçekten garip bir durum. Üzücü. Türkiye’deki bu pozisyona da üzülüyorum. Bunu yenmemiz lazım. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU