Tembelliğin insanları şişmanlattığı iddiasının sadece bir ön yargı olduğu kanıtlandı

Şişman birinin kendi ihmalleri sebebiyle obez olduğuna inandığımız için, şişman insanlardan korkma ve hoşlanmama fobisi yaygınlaşıyor ve normalleştiriliyor

Çok az insan, “şişman” kelimesini duysa da bilinçli şekilde tepki vermiyor. Zorba insanlar okulda sana bağırabilir, medya sürekli olarak seni hedef gösterebilir ya da daha kötüsü mümkün: Bu da uzak durulması gereken veya “iyi” ve “kötü” gibi kategorilere ayrılması gereken yiyecekler ve neyin yeneceği, ne zaman yeneceği meselesinin bir saplantı haline gelmesidir. Bu durum size kendinizi suçlu, mahcup ve kusurlu hissettirir.

İnsanları baskı altına almaya yarayan sözcükler genelde iki yoldan birini izler: Toplum ya bu sözcüklerin sorunlu etkilerini fark eder ve kullanılmaları kabul görmez hale geldiğinde bu ifadeler unutulmaya başlar (çoğu zaman), ‘geri zekâlı’ kelimesi gibi. Ya da o sözcükten etkilenen topluluklar, kelimeyi bir onur meselesi gibi görerek sözün gücünü ortadan kaldırmayı tercih eder.

“Şişman” kelimesi her iki yoldan da gidiyor gibi görünüyor. Bu kelime bir zamanlar bir çok insanın kırıcı olabileceği endişesiyle kullanmaktan kaçındığı bir ifade idi, bunun yerine “aşırı kilolu” veya “iri” gibi ifadeler kullanılırdı.  Diğer yandan, ‘şişman’ sözcüğü Beden Olumlama Hareketinde - çoğunlukla kadınlar tarafından- yargılayıcı olmayan bir ifade olarak kullanılıyor. Yine de bu sözcük aşağılayıcı bir terim olarak hala kullanılıyor, çünkü incelik en değerli standart olmaya devam ediyor.

Şişmanlık fobisinin (fathobia) bu kadar yaygın olması ve sosyal olarak normalleşmesinin sebebi, eğer kişi şişman ise kendi kabahati sebebiyle bu hale geldiğine inanmamızdır. Onların tembel, sağlıksız olduğuna, irade sahibi olmadığına ve bu şekilde onları hedef göstererek iyilik yaptığımız fikrine alıştırılıyoruz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Buna karşın, şişmanlığın bir salgın olduğu bize söyleniyor. Şişman insanlar Ulusal Sağlık Sistemi(NHS) için bir yük. Hastalanma olasılıkları daha yüksek. Onlara karşı ayrımcılık yapmak sadece kabul edilebilir olarak algılanmıyor, hatta yararlı görülüyor.

Söylemeye gerek yok, bunların hepsi yanlış bilgilerle dolu boş laflardan ibaret. Bugün yayınlanan araştırma, zayıf olmanın aslında bir erdem veya sağlık işareti olmadığını, çoğunlukla göz rengi, saç yapısı veya ayak büyüklüğünde olduğu gibi genetik yatkınlıkla ilişkili olduğunu gösteriyor.

Bu çalışma Cambridge Üniversitesi tarafından bu konuda yürütülen en büyük araştırma. Genelde, bu tür çalışmalar “aşırı kilolu” olarak kabul edilen insanlara odaklanır -  bu ifade birçok insanın keyfî yargılara dayandığını varsaydığı bir terim.

Araştırmacılar, bu kez doğal olarak zayıf olan insanları inceledi, zayıf insanların porsiyon büyüklükleri ve diyet alışkanlıklarının bedenleriyle büyük oranda ilişkisiz olduğunu gördü ve zayıf olmalarının genetik yapılarıyla doğrudan ilişkisi olduğunu buldu. Halbuki obezitenin nedeni olarak genellikle yaşam tarzı seçimleri gösteriliyor.

Tıp camiasının, şişman insanları marjinalleştirmemiz meselesiyle ilgili söyleyeceği çok şey var. Araştırmalar, doktorların genellikle “aşırı kilolu” gördükleri insanlar hakkında hem açık hem de gizli şekilde olumsuz tutumlara sahip olduğunu gösterdi.

Çok sayıda kişisel yorum, şişman insanların – yine özellikle kadınlara - uygun şekilde tedavi edilmek yerine, diyet ve egzersiz yapmaları söylenerek, sağlık sorunları yalnızca kilolarının bir yan ürünü olduğu belirtilerek kapı dışarı edildiğini gösteriyor.

Bununla birlikte, çalışmalar obez olarak sınıflandırılan kişilerin üçte birinden dörtte üçüne kadar metabolik olarak sağlıklı olduğunu ortaya koydu. Bu insanlar yüksek tansiyon, insülin direnci veya yüksek kolesterol belirtileri göstermiyor. Oysa kilolu olmayan insanların dörtte biri epidemiyologların “sağlıksız sıska” dedikleri bir bünyeye sahip.

Geçtiğimiz yıl Cosmopolitan'ın kapağında büyük beden modeli ve beden olumlama aktivisti Tess Holliday yer aldı ve tepkiler çok hızlıydı. Dergiyi büyük ihtimalle hayatında bir kez bile almayan pek çok erkek, derginin “sağlıksız beden imajını” desteklemesinden kaygı duydu. O zamanlar tartışıldığı gibi, kadınları nesneleştiren erkekler onların sağlıklarıyla ilgili pek endişe duymuyor, bu erkekler sadece reklamını yaptığı ideal beden ölçülerini altüst eden bir kadın bedeniyle karşılaşmaktan hoşlanmıyor. Kadınların kilo vermekle bu denli meşgul olması, ataerkilliği ortadan kaldırmak için muhtemelen etkin şekilde çalışmadıkları anlamına geliyor. Aç olmak, beyninizin daha az çalışmasına yol açan bir yan etkiye sahip.

Şişman insanın sağlıksız olduğuna dair yanılgıyı kabul etsek de, Holliday karşıtı tartışmada açıkça cinsiyetçi bir ikiyüzlülük var: dergi kapaklarında ve podyumlarda kullanılan modellerin büyük çoğunluğu tıbbi olarak zayıf, fakat görünürlükleriyle ilgili yorumlar çok az ve kayıtsız. Donald Trump dergilerin kapağında boy gösterdiğinde (doğrusu), hiç kimse onun kötü diyetinden ve egzersiz eksikliği sebebiyle sağlıksız bir rol model olduğundan şikâyet etmiyor.

Şişmanlık fobisi ve ayrımcılığa son vermek için, beden büyüklüğünün sağlık üzerinde ille de bir etkisi olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. İnsanlara kilo vermelerini söylemenin ters etki yaptığı tekrar tekrar kanıtlandı. İnsanların vücutlarını sevmelerine ve kabul etmelerine yardımcı olmak, onların kendilerine iyi davranmalarını sağlamanın en iyi yolu. Ayrıca, beden büyüklüğünün bir ahlak işareti olduğu fikrinden vazgeçmemiz gerekir - zayıf insanlar şişman insanlardan hiçbir şekilde üstün değildir, mavi gözlü, düz saçlı veya küçük ayaklı olan insanların da üstün olmadığı gibi.

Elbette, kadınları bedenlerinden nefret ettirme işinde çok para var. Güzellik, “fitness” ve diyet sanayisi - milyarlarca dolar değerinde - imkânsız güzellik standartlarını satarak büyüyor ve bu ideallere zaafınızı mutluluk ve refahla doğrudan ilişkilendiriyor. Verdikleri mesajın temel noktası ince olmak. Umarız, beden büyüklüğü ile ahlak ya da erdem arasında bir ilişki kurmamak değişimi başlatabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU