Hindistan demokrasisi varoluşsal bir tehlikeyle karşı karşıya

Sokaktan gelen sinyaller, bu yasalara ve politikalara çeşitli siyasi partilerin büyük ölçüde muhalefet ettiğini gösteriyor: BJP hariç herkes bunlara karşı gibi görünüyor

Hindistan hükümetinin yeni ayrımcı yasaları ülke çapında protesto edildi (AFP)

Hindistan Başkan Yardımcısı M. Venhaiah Naidu, 28 Aralık'ta tuhaf bir yorum yaptı. "Muhalefetinizi demokratik yollarla ifade edin" dedi. Büyük oranda sembolik bir rol olan başkan yardımcılığına gelmeden önce Naidu, şu an Hindistan'ı yöneten aşırı sağcı siyasi kuruluş Hindistan Halk Partisi'nin (BJP) genel başkanıydı. Naidu bu yorumu, partisinin uygulamak istediği bir dizi dışlayıcı yasa ve politikaya karşı ülke çapında protestolar yaşanırken yaptı. Bu yasa ve politikalar arasında Vatandaşlık Yasası Değişikliği (CAA), Ulusal Nüfus Kaydı (NPR) ve Ulusal Vatandaş Sicili (NRC) bulunuyor. Bu yasalar ve politikalar, Hindistan'ın 200 milyon Müslümanına yönelik ciddi bir ayrımcılık yaratıyor.

Ülke çapında barışçıl protestolar yapılıyor. Bunlar sadece bu yasalara karşı değil, hükümetin kendisine karşı gösterilere dönüşüyor. Örneğin bu kelimeleri yazdığım Kalküta'nın yıllık Gökkuşağı Onur Yürüyüşü, onur etkinlikleriyle bu yasalara yönelik muhalefeti birleştirdi. Yürüyüşteki pankartlarda "CAA'ya Hayır" ve "Faşizme Hayır" yazıyordu. Bu tür etkinliklerde sık görülmeyen Hindistan bayrağı, Hindistan'ın nasıl anlaşılması gerektiğine dair mücadelenin simgesi olarak her yerdeydi.

Sokaktan gelen sinyaller, bu yasalara ve politikalara çeşitli siyasi partilerin büyük ölçüde muhalefet ettiğini gösteriyor: BJP hariç herkes bunlara karşı gibi görünüyor. Bu, Hindistan Devleti'nin laik olup olmadığı ve Hint toplumunun laik kodlar barındırıp barındırmadığına dair ciddi bir tartışmayı tetikledi.

Sekülerizm

Hindistan bağlamında sekülerizm, devletin tüm dinlere saygı ve hoşgörü göstermesi gerektiği anlamına geliyor. Hint toplumu da dini çeşitliliğe eşit derecede hoşgörülü olmalı.

Burada devletin toplumu sekülerleştirmek için mistisizm yerine akılcılığı teşvik edecek ve dini kurumları vergilendirecek bir siyaset yürütmesi kastedilmiyor.

BJP'nin Hindistan Devleti'ne ve Hindistan toplumuna kendi katı Hinduizm görüşüyle egemen olma çabası yüzünden zayıf Hint sekülerliği bile artık tehlike altında. BJP'nin ayrıştırıcı siyaseti, Hindistan'ın Hindu olmayan nüfusuyla, özellikle de bu geniş ülkeye yayılmış 200 milyon Müslümanla seküler anlaşmayı tehdit ediyor. BJP'nin siyasi ve kültürel mantığı, İslam ve Müslümanlardaki saygı ve hoşgörü anlayışına aykırı. Bu, Hindistan'ın sosyal ve kültürel çeşitliliği için uygulanamaz bir kültürel boğulma siyaseti.

Başbakan Narendra Modi de dahil BJP liderleri, siyasi gündemlerini meşru göstermek için sekülerizm söylemini kullanmaya devam ediyor. Geçen on yıl boyunca Hint Devleti ve mahkemeleri, (evlilik ve boşanma yasalarındaki geleneksel ve baskıcı yaklaşımlar da dahil) azınlık grupların taleplerine uyum sağlamaya yönelik formüller üretti.

BJP laiklik adına bu yasaların peşinden gitti ve bunların varlığını "laik olmayan BJP değil, Müslümanlar" demek için kullandı. Bunun bir örneği de Kişisel Müslüman Yasası'nı Genel Medeni Kanun'la kısıtlama girişimiydi. BJP bu el çabukluğuyla "Hint anlaşmasını" zayıflatırken bile onun savunucusu kılığına giriyordu. Bu karışıklık artık sona ermiş gibi görünüyor. BJP'nin vatandaşlık tanımı üzerinden yarattığı güçlü Müslüman karşıtı gündem, partinin sekülerizme bağlılığıyla savunulamaz. Olduğu gibi görülmeli: Aşırı sağ bağnazlık.

Federalizm

Hindistan'daki çeşitliliğini koruyan bir diğer mekanizma da merkezi devlet yerine federal sistemi savunmak oldu. Hindistan'da 28 bölgesel eyalet ve 9 birlik bölgesi var. Bu eyaletlerden Carkhand'da protestolar artınca yerel seçim yapıldı. İktidardaki BJP eyalet hükümeti seçimi kaybetti ve Carkhand Mukti Morcha ve Kongre Partisi'nin bölgesel koalisyonu kazandı. Yeni eyalet başbakanı Hemant Soren'in yemin törenini siyasi bir mitinge dönüştürmek için BJP dışındaki bir dizi partiden siyasi lider törene katıldı. Bu liderler (komünistlerin de dahil olduğu eyalet başbakanları ve parti liderleri) bu seçimin BJP'ye karşı bir başlangıç olduğunu söyledi.

Mart 2018'e kadar BJP ve müttefikleri, Hindistan nüfusunun yüzde 70'ini oluşturan 21 eyaleti yönetiyordu. BJP yenilemez gibi görünüyordu. Daha sonra BJP'nin gücü Madhya Pradeş, Racastan, Çatisgarh, Maharaştra ve Carkhand gibi beş önemli eyalette azaldı ve BJP eyalet düzeyindeki talihini kaybetti.

BJP'nin yönetmediği eyaletlerin çoğu, ayrımcı yasaları uygulamayacaklarını söyledi. Bu, BJP'ye doğrudan bir siyasi meydan okumaydı. Soren'in Carkhand'daki zaferini kutlamak için toplanan BJP dışındaki muhalefet partileri ilkeli bir ittifak kurabilirlerse, muhtemelen BJP'nin siyasi gücünü zayıflatacaklar.

Federalizm, BJP'nin otoriter yönetimine karşı koruyucu bir önlem. Muhalefet partilerinin BJP'yi yalnız bırakma girişimleri de öyle. BJP'nin kibri ve Hindistan'ın çeşitliliğini kontrol altına almadaki başarısızlığı, otoritesinin halka değil, para ve kas gücüne dayandığını gösterdi.

 

 

Kas gücü

Ayrımcı gündemini savunamayan BJP, ham polis gücüne başvurdu. Hindistan'ın en büyük eyaleti Uttar Pradeş'in (nüfusu 200 milyon) başbakanı BJP lideri Yogi Adityanath, önemli bölgelerde interneti keserek polisin tüm gücünü BJP politikalarına muhalefet edenleri dövmek, tutuklamak ve korkutmak için kullandı. Hindistan genelinde protestolarda ölen 27 kişiden 19'u Uttar Pradeş'te öldürüldü. Bir soruşturma ekibi, Adityanath'ın eyaletteki protestoculara karşı "terör saltanatı" sürdüğünü ortaya çıkardı.

Beş kadın Tamil Nadu eyaletindeki Chennai'de ayrımcı yasalara karşı tebeşirle slogan yazdığı için tutuklandı; üç avukat onlar için polise gittiğinde, polis avukatları da tutukladı. Bunlar, tutuklanan veya önleyici gözaltında tutulan binlerce kişiye katıldı. Aynı sırada, ülkenin büyük bir kısmında internet kesildi. Bir Alman öğrenci de dahil olmak üzere yasaları protesto eden yabancı uyruklu iki kişi sınır dışı edildi. Bir soruşturma ekibi, BJP hükümeti tarafından kontrol edilen Delhi polisinin şehirdeki Jamia Milia Islamia Üniversitesi'ne yaptığı müdahalelerde "amansız ve acımasız" davrandığını ortaya çıkardı.

Ancak Başkan Yardımcısı Naidu, muhalefetin demokratik bir şekilde ifade edilmesi gerektiğine dair uyardı. Tüm protestolar fevkalade barışçıl ve saygılı olduğuna göre, Naidu pek de gerçeği yansıtmıyor. Protestocular Hindistan bayrağıyla anayasasını geri aldı, kanunların ve kamuoyunun onlardan yana olduğu görüşüne sıkıca tutunuyor.

Hindistan Başkan Yardımcısı, BJP yetkililerinin ve polisi belgelenmiş davranışları nedeniyle cezalandırmalı. Yaşanan şiddet, BJP holiganlarının ve polisin şiddeti, muhaliflerin değil. İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere birçok gözlemci de bunu söyledi. BJP'nin muhalifleri "millet karşıtı" olmakla suçlaması alışkanlık haline geldi; artık kamuoyu, asıl millet karşıtının BJP olduğunu düşünüyor.

Ocak ayında sendikalar ve sol partiler, 1 Ocak'tan itibaren bir haftalık protesto çağrısında bulundu. Protestolar 8 Ocak'ta yapılacak genel grevle sonlanacak. Geçen yılki sendika grevi, 180 milyon kişiyi sokaklara çıkarmıştı. Protestoların ivmesi böyle devam ederse, 8 Ocak'taki grev muazzam olacak; bu da BJP'nin siyasi gücünü ölümcül biçimde zayıflatabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.newsclick.in/indias

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

DAHA FAZLA HABER OKU