Faik Öztrak: 2010’lara yüzde 12 işsizlik, yüzde 6,5 enflasyonla, 2020’ye yüzde 14 işsizlik yüzde 12 enflasyonla girdik

CHP Sözcüsü Faik Öztrak düzenlediği basın toplantısında 10 yıl önce koyulan tüm hedeflerin yarı yarıya indirildiğini işsizlik ve enflasyonda durumun giderek kötüleştiğini söyledi 

Fotoğraf: AA

CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Yeni bir 10 yıla girerken, son 10 yılda ekonomideki tahribatın büyük olduğunu söyleyen Öztrak, 2008 Küresel Finansal Kriz döneminin ardından Türkiye’nin 2010’lara yüzde 4,7 daralmış bir ekonomi, yüzde 12 civarında işsizlik ve yüzde 6,5 enflasyonla başladığını hatırlattı. 

Öztrak, “2020’li yıllara ise yüzde sıfır civarında bir büyüme, yüzde 14’e dayanan bir işsizlik ve yüzde 12’ye yakın enflasyonla giriyor” dedi. 

2010’lu yıllara dünyadan gelen bir ekonomik krizin etkisiyle girildiğini söyleyen CHP Sözcüsü, “Son 10 yılı ise ucube tek adam rejiminin neden olduğu yerli ve milli bir krizle kapattık” diye konuştu. 

Ekonomiye yapılan tüm müdahalelere rağmen 2019’da tüketici enflasyonunun yüzde 11,8 seviyesine çıktığını söyleyen Öztrak, Türkiye’nin dünya liginde en yüksek enflasyona sahip 15 ülke arasında olduğunu hatırlattı. 

CHP Tekirdağ Milletvekili, “Damat Bakan 2019’da enflasyon yüzde 12’nin altında çıktı diye bayram ediyor. Türkiye yapışkan çift haneli enflasyonu, yine yapışkan çift haneli işsizlikle beraber ilk kez yaşıyor” dedi. 

Türkiye’nin pek çok göstergede 10 yıl öncesinden daha kırılgan konumda olduğunu söyleyen Öztrak, “Geçtiğimiz yıl Güney Afrika’nın, Endonezya’nın, Rusya’nın, Meksika’nın para birimleri Dolar karşısına değer kazanırken, bizim paramız değer yitirmeye devam etti” dedi ve TL’nin yüzde 13 gerileyen Arjantin pesosundan sonra en fazla değer kaybeden ikinci para birimi olduğunu aktardı. 

Öztrak, vatandaşın döviz tutmaya devam etmesinin nedenini ise “Çünkü hiç kimse ne sosyete damada ne de Saray yönetimine güveniyor” diye açıkladı. 

AK Parti’nin Cumhuriyet’in 100’üncü yılı için 2011 seçimleri öncesi açıkladığı hedeflere de değinen Öztrak, bu hedeflere şimdi bile ulaşılamadığını söyledi: 

Geçtiğimiz yıl açıkladıkları 11. Kalkınma Planıyla tüm hedeflerde yüzde 50 tenzilata gittiler 

2023’te milli gelirimiz 2 trilyon dolar olacak diyorlardı.

Şimdi 2023’te 2 trilyon dolar yerine 1 trilyon 80 milyar dolarlık bir milli geliri tuttururlarsa öpüp başlarına koyacaklar.

2023’te kişi başına yıllık 25 bin dolar gelir hedefi koydular. Şimdi 25 bin dolardan yüzde 50 tenzilatla 12 bin 484 dolara inmek zorunda kaldılar.

2023’te 500 milyar dolar ihracat hedeflediler.

TOBB’a, TİM’e şaşalı törenler, programlar, filmler yaptırdılar. Geçtiğimiz yıl 2023 ihracat hedefini de 500 milyar dolardan 227 milyar dolara indirdiler.

Geçtiğimiz yıl ihracat son üç yılın en düşük artışıyla, sadece yüzde 2 artarak 180,5 milyar dolar oldu. Yandaş basında bayram havası estiriliyor.

2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi nerede, bu tarihe üç yıl kala gerçekleştirilen 180 milyar dolar ihracat nerede?

Peki 2023 için tenzilat yerine zam yaptıkları bir hedef yok mu?

Var. İşsizlik için 2023’e yüzde 5 hedef koyup, şimdi bunu yüzde 9,9’a yükselttiler.

Şimdi Erdoğan çıkmış, “2009 krizi teğet geçecek demiştim, teğet geçti” diye övünüyor. Teğet geçmediği 2023 hedeflerinizin içler acısı halinden belli.


“Kriz teğet geçsin diye 2009 Haziranında, döviz geliri olmayan şirketlere dövizle borçlanma izni verdiler” diyen Öztrak, Türkiye’nin şirketleri dövizle en hızlı borçlanan ikinci ekonomisi olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: 

Bunun bedelini şimdi;

İflas ve konkordatolarla ödüyoruz.

Yüksek işsizlik ve enflasyonla ödüyoruz.

Gencecik yavrularımızın intiharlarıyla ödüyoruz.

Ama AK Parti Genel Başkanı yaptığı hataların farkında bile değil.

Oysa 2010’lu yıllarda ekonomimizin rekabet gücünü tahkim edecek tedbirleri alsalardı,

Sınırlı kaynakları beton yerine sanayi, tarım gibi dış ticarete açık sektörlere yönlendirseydi,

İş gücümüzün niteliğini ve verimliliğini artıracak reformları gerçekleştirseydi,

Para bol ve ucuzken yeterli döviz tahkimatını yapsalardı ülkemiz bugün çok daha farklı bir yerde olabilirdi.

Ama maalesef bu fırsat ülkede tek adam parti devleti kurulması hırsına feda edildi.

Türkiye, 2010’lu yılları bu iktidarın beceriksizlikleri, basiretsizlikleri nedeniyle heba etti.

 

"Libya'ya diğer ülkeler diplomat, biz asker gönderiyoruz"

Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesine de değinen Öztrak, “2010’larda Mehmetçiğimizi Suriye’ye süren Erdoğan; 2020’ye girerken bu defa Mehmetçiğimizi Libya çöllerindeki ateşin içine Fizan’a sürüyor” dedi. 

Doğu Akdeniz’in zenginliklerinin paylaşımında Türkiye’nin de yerinin olması gerektiğini dolayısıyla Libya ile imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını doğru bir adım olduğunu savunduklarını hatırlatan CHP Sözcüsü, şöyle devam etti: 

Ama dün Erdoğan çıktı.

Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması ile Libya’ya asker gönderme tezkeresini bir tuttu.

Doğu Akdeniz’de varlık gösterebilmek için Libya’ya asker göndermemiz gerekiyormuş.

Bölgedeki tüm ülkeler Doğu Akdeniz’de iş birliği yapmak için birbirine diplomatlarını işadamlarını gönderiyor.

Ama bizim Doğu Akdeniz’de varlık gösterebilmemiz için Türk askerinin Libya’daki iktidarı kurtarmaya gitmesi gerekiyor.

Dün Erdoğan’ın Gazi Mustafa Kemal’in Libya’daki kahramanlıklarının ardına sığınmasını ve bizi tarih bilmezlikle suçlamasını da gülerek izledik.

Biz tarihimizi gayet iyi bildiğimiz için Libya’ya asker gönderme dedik.

Kahraman bir subay olarak Atatürk o gün kendi vatan toprağını savunuyordu.

Bugün Libya artık bizim toprağımız değil.

Oraya Mehmetçiğimizi hem de sizin yaptığınız gibi hesapsız kitapsız, ideolojik hayallerle ve emperyalistlerin yeni aldatmalarına kanarak göndermek maceradır.



Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU