İran Devrim Muhafızları Ordusu Hizbullah Tugayları'nı neden kurdu?

ABD’nin Irak işgalinin ardından gelen mezhep çatışmaları, Mehdi Ordusu’nun net bir örgütsel yapıdan yoksun olması nedeniyle Irak'ta Şiilerin varlığına yönelik tehditleri bertaraf etmekten uzak olduğunu ortaya çıkardı

Ketaib Hizbullah’ın (KH) Bağdat’taki askeri geçit töreni / Fotoğraf: AFP

Irak’ta mezhep çatışmalarının doruk noktasına ulaştığı 2006 yılında başkent Bağdat'ın kuzeyindeki Samarra şehrinde Şiilerin kutsal mekânlarından Ehl-i Beyt İmamları'nın 11'incisi İmam Hasan el Askeri'nin türbesine düzenlenen bombalı saldırıya Şiiler, kaos yaratan silahlı tepki verdiler. O dönem 30’lu yaşlarında genç bir adam olan Şii lider Mukteda es-Sadr öncülüğünde ‘Mehdi Ordusu' adında bir grup ortaya çıktı.

Şii elit kesimin seçeneği

Söz konusu zaman zarfında Bağdat’taki Şii siyasi elit kesim, İran’ın da cesaretlendirmesiyle El Kaide, Irak İslam Ordusu, 1920 Devrim Tugayları ve diğer radikal Sünni örgütlerin temsil ettiği Sünni radikalizmi arasında On İki İmam düşüncesini güçlendirmeye yardım edecek ideolojik bir güç ihtiyacıyla ilgili soruya yanıt bulmaya çalışıyordu. Söz konusu Sünni örgütler, ‘yıllar önce Saddam Hüseyin rejimini deviren işgal sırasında ABD’nin siyasi ortağı’ olarak niteledikleri Şii varlığını hedef alıyorlardı.

ABD’nin Irak işgalinin ardından gelen mezhep çatışmaları, Mehdi Ordusu’nun net bir örgütsel yapıdan yoksun olması nedeniyle Irak'ta Şiilerin varlığına yönelik tehditleri bertaraf etmekten uzak olduğunu ortaya çıkardı. Sadr ailesine olan bağlılık ve Mukteda Sadr’ın karizması onun tamamen soyutlanmasını imkansız kılıyordu. Bu nedenle İran, Kays el-Hazali liderliğindeki Asaib Ehli'l Hak, Ekrem el-Kaabi liderliğindeki el-Nuceba Hareketi ve diğer ‘muhalif milisleri’ üretti.

Bilinçli Şii milis gücü

Ancak bu gruplar çetelere, örgütlü milislerden daha yakındılar. Bunun nedeni ise ortaya çıkma sebepleri, yapılanma koşulları ve onları sınırları aşmaya iten karizmatik liderliğe olan aşırı bağlılıklarıydı. Bu nedenle Bağdat'taki Şii elitler, İran'daki ‘İslam Cumhuriyeti’ projesi ile tutarlı olmayan hedeflere yönelik mezhepçi coşkuları olan bu milislere güvenmek yerine tıpkı Lübnan’daki Hizbullah gibi Irak’ta da ‘bilinçli bir Şii milis gücü’ kurma seçeneğine gittiler.

Ancak bu seçenek, İran’ın Irak'taki kollarından herhangi birini dağıtmayı kesinlikle hedeflemiyordu. Bu nedenle yeni gücü kurma süreci ‘Sadr'dan ayrılan milislerin etkisini’ geliştirme projesiyle birlikte ilerledi.

“2007 yılına gelindiğinde Lübnan’da faaliyet gösteren Hizbullah’ın bir kopyasının Irak’ta uyarlanması için her şey hazırdı. Bu yüzden görev Ebu Mehdi el-Mühendis olarak da bilinen Cemal Cafer el-İbrahim’e emanet edildi.

İslami Davet Partisi’nin üyesi

2007 yılına gelindiğinde Lübnan’da faaliyet gösteren Hizbullah’ın bir kopyasının Irak’a uyarlanması için her şey hazırdı. Bu yüzden görev Ebu Mehdi el-Mühendis olarak da bilinen Cemal Cafer el-İbrahim’e emanet edildi. İran'ın 1980'lerde Körfez’deki saldırılarında görevlendirdiği Cemal Cafer el-İbrahim, Irak’ın İslami Davet Partisi’nin bir üyesiydi.

Mühendis, 1983-1985 yılları arasında bölgede oldukça tanınır oldu. Çünkü adı Kuveyt'teki diplomatik kurumları hedef alan saldırılara karışması ve ülkenin o dönemki Emir’ine yönelik suikast girişiminin planlayıcıları arasında yer alması nedeniyle uluslararası en çok arananlar listesine eklenmişti.

Mühendis’in seçenekleri genişti. Çünkü 2007'de ABD askerleri ile devam eden sürtüşmeler veya Sünni ve Şii grupları arasındaki mezhep kavgaları ortasında iç içe geçmiş çatışmalar nedeniyle Irak çok sayıda eğitimli savaşçıyla doluydu.

Meçhul yönetim kadrosu

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Mühendis Hizbullah’ın Irak versiyonu için en yetkin savaşçıları seçse de liderlik yapısını isimlendirirken temkinliydi ve hedef tahtasına oturtulduğunda yapının çökebileceğinden korkuyordu. Bu yüzden Irak’taki Hizbullah kopyasının yönetim kadrosu bilinmiyordu.   Lübnan'daki Hizbullah’tan ayırt edilmesi için adının önüne ‘ketaib’ (tugaylar) ifadesi eklendi.

Mühendis, Ketaib Hizbullah (Hizbullah Tugayları - KH) savaşçılarını eğitmek için Hizbullah bünyesindeki eğitmenleri kullandı. Ancak en büyük yardım, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurt dışı kolu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’den geldi.

Mühendis’in Süleymani’nin emri altında çalışmaktan duyduğu gururu ifade ederken Süleymani’nin de Muhendis’in komutasındaki bir asker olmaktan onur duyduğunu söylemesi oldukça gariptir.

Mühendis ve Süleymani ortaklığı

Güvenilir kaynaklara göre KH’nin yönetim kadrosunda hem Süleymani’nin hem de Mühendis’in olduğu su götürmez bir gerçek. İhtiyaca ve koşullara göre KH’nin doğrudan liderliğini yapıyorlar. Ancak asıl önemli nokta, KH’nin eğitim, silahlanma, savaşçı bulma ve hedef haritasının seçimine kadar her düzeyde DMO ile bağlantılı olmasıdır.

KH, 2011'den bu yana Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimine, Hizbullah'ın öncülüğünde Suriye ordusunun yanında yer alma ve Şam Uluslararası Havaalanı’nın güvenliğini sağlama gibi büyük hizmetler sağladı.

Haşdi Şabi kurulmasının ardından KH’nin kendine Haşdi Şabi içinde yer bulması ve Ebu Mehdi el-Mühendis’in resmen Haşdi Şabi liderlerinden biri olması, onu Irak’taki en güçlü ve örgütlü milis gruplar arasında ön plana çıkardı.

Mühendis, KH savaşçılarını eğitmek için Hizbullah bünyesindeki eğitmenleri kullandı. Ancak en büyük yardım, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) yurt dışı kolu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’den geldi.

ABD karşıtlığı

KH, genel olarak Irak’taki ABD varlığına yönelik faaliyetlerde bulundu. Savaşçılarının yüksek güvenilirliği nedeniyle DMO tarafından en son geliştirilen silahlar ve füzelerle donatıldılar. 2018 yılında ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nin yakınlarında boş araziye düşen ve açıkça mesaj amaçlı gönderilen 3 Katyuşa füzesiyle yapılan saldırının KH tarafından gerçekleştirildiği düşünülüyor.

İsrail’in Ağustos ve Eylül aylarında, Haşdi Şabi’nin silah depolarına gerçekleştirdiği hava saldırılarının ardından Mühendis olayın Tel Aviv ve Washington tarafından gerçekleştirilen uluslararası bir komplo olduğunu söylediği saldırının ayrıntılarını açıklamakla yetindi. Mühendis açıklamasında, “Suç ortakları Tel Aviv ve Washington, Azerbaycan üzerinden havalanan insansız hava araçları (İHA) ile Haşdi Şabi mevzilerini vurdular” ifadelerini kullandı.

Haftalar sonra KH, ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği, Musul yakınlarındaki Amerikan birlikleri ve Salahaddin’de Irak askerlerinin yaralandığı askeri kışlaları hedef alan bir dizi saldırı düzenledi.

Protestoların bastırılması

KH, Ekim ayı başlarında ülkede patlak veren geniş çaplı halk protestolarının bastırılmasında öncü rol oynayarak ilk kez siyasi bir meseleye müdahale etti.

Bununla birlikte KH, 3 Ekim'de Tahrir Meydanı'ndaki yüksek binaların çatılarına keskin nişancılar yerleştirip, İran'ın Irak’taki nüfuzunu protesto eden göstericilere ateş açarak yüzlerce kişiyi öldürmek ve yaralamakla suçlandı.

KH’ye yönelik suçlamaların yanı sıra sık sık Ebu Mehdi el-Mühendis ve Kasım Süleymani'nin protestoların bastırılması için kurulan operasyon odasının başında olduğuna dair haberler geçildi.

İleri düzeyde askeri teknikler

3 Aralık 2019'daKH,  Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki yabancı askerlerin bulunduğu oldukça küçük noktalara çok sayıda füze göndererek ABD'yi ileri düzeyde askeri tekniklere sahip olduğu konusunda bilgilendirmek istiyor gibi görünüyordu.

Bu saldırılar KH’nin ileri düzey askeri teknolojiye sahip olduğuna dair yeni kanıtlar sunuyordu. Çünkü Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki askeri tesisi hedef almakta kullanılan füzeler özellikle bu teknolojinin işaretlerini taşıyan donanıma sahipti.

Nefes alma saldırısı

Bağdat’ta istifa eden Adil Abdulmehdi’nin yerine yeni bir başbakan bulmak için çatı adayın belirlenmesi için yapılan müzakereler sırasında İran yanlısı güçlerin boğazı sıkılmaya başlandığında Hizbullah, 27 Aralık'ta Kerkük'teki ABD'nin kullandığı K1 askeri üssüne roketli saldırı düzenleyip bir Amerikan vatandaşını öldürdü.

Bu saldırı, İran'ın Bağdat'taki çıkarlarını tehdit eden siyasi tıkanıklığı gideren ‘nefes alma’ operasyonu olarak nitelendirildi.

Plan başarılı olmuş gibi görünüyordu. Çünkü Amerikalılar iki gün sonra Irak ve Suriye'de Hizbullah’ın iki büyük karargahına saldırı düzenledi. Saldırıda onlarca insan öldü ve yaralandı.

ABD’nin bu adımı, Iraklıların büyük bir kesimi tarafından ülkeyi ABD ile İran arasında bir savaş arenasına çevirmekle suçlanan Hizbullah’ı ‘kurban’ konumuna getirirken yeni başbakan adayının belirlenmesi için yapılan müzakerelerin üzerine gölge düşürdü.

Bu gelişmeyle KH, ABD'nin İran yanlısı Iraklı milis gruplar listesinde ilk sıradaki düşmanı olurken DMO tarafından desteklendiği sürece ABD güçleriyle çatışmaya devam edebilir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

independentarabia.com/node/82876

DAHA FAZLA HABER OKU