Hindistan'daki son İslamofobik yasa ülkemin demokrasisini paramparça etti

Protestoların, Hindistan'ın Hindu-üstünlükçü hükümeti tarafından kale alınmak için yapması gereken çok şey var

Protestocular Vatandaşlık Yasası'ndaki değişikliğe karşı sokaklarda (AP)

Pazar gecesi Delhi'de, yeni onaylanan Vatandaşlık Yasasında Değişiklik (Citizenship Amendment Act, CAA) kanununu protesto eden öğrenciler, polis şiddetiyle karşılaştı. Polis saldırısı bir üniversiteye, Jamia Millia'ya odaklanmıştı. Uttar Pradeş eyaletindeki Aligarh Müslüman Üniversitesi'nde de göz yaşartıcı gaz, kundaklama ve katliamdan oluşan benzer manzaralar vardı. Bu okullarda bütün dinlerden öğrenciler okuyabiliyor ama her ikisi de “Müslüman” kurumlar olarak görülüyor. Polisin öğrencilere karşı orantısız güç kullandığı haberi sosyal medyadan tüm Hindistan'a yayılınca, diğer üniversitedeki öğrenciler ve endişeli yurttaşlar da sokağa çıkarak onlara katıldı. O günden bu yana, protestolar durmadı; önümüzdeki hafta için planlanan birkaç yeni protesto da var.

Vatandaşlık Yasasında Değişiklik (CAA) nedir ve neden Hindistan'ı kargaşaya sürükledi? Yasa 2015'ten önce ülkeye giren ve önceleri yasadışı sayılan Hindu, Sih, Budist, Jain ve Parsilere, ayrıca Afganistan, Bangladeş ya da Pakistan'dan gelen Hristiyan göçmenlere hızlandırılmış biçimde Hindistan vatandaşlığı sağlıyor. En önemlisi de, Müslümanlar yasa kapsamında değil.

CAA, yasadışı göçmen bölgesini temizlemek için kullanılan ve şimdi 1,9 milyon yurtsuz insanı gözaltı merkezlerine gönderen, Assam eyaletindeki Ulusal Vatandaşlık Kaydı (National Register of Citizens, NRC) fiyaskosunun hemen ardından geldi.

Mayıs ayında ezici çoğunlukla yeniden seçilen Narendra Modi'nin Hindu-üstünlükçü Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) hedefinin Hindistan'ın İslam hariç tüm dinler için güvenli bir sığınak olarak görülmesi olduğunu göz önünde bulundurursak, bu hamle hiç de şaşırtıcı değil. Üstelik, Hindistan'ın kuzeydoğusu onlarca yıl boyunca Bangladeş'ten gelen göçün, kabile ve etnik kimliklerini seyrelttiğini iddia etmişken şimdi CAA'nın bunun devam etmesine izin verecek olması da biraz ironik. 

CAA, Hindistan anayasasının temel ilkelerinden birine saldırıyor. Ülkenin 1947’de demokratik bir cumhuriyet olarak kuruluşu, sekülerizme dayanıyordu. Açıkça dini bir devlet olarak kurulan Pakistan’ın aksine, Hindistan kesinlikle öyle değildi. Narendra Modi'nin hükümeti, tüm Hindistanlılara eşit muamele uygulamama niyetini üstün bir başarıyla sürdürüyor.

Bu hafta Carkhand eyaletindeki bir kampanya konuşmasında Modi, CAA'ya karşı çıkan protestocuların kim olduğunun “kıyafetlerinden anlaşılabileceğini” söyledi: Doğrudan Müslümanlara yönelik bir atıf. Yasadışı göçmenleri “termitler” diye niteleyen İçişleri Bakanı Amit Şah, protestocularla alay etti: “Bütün Müslümanların Hindistan'a girmesine izin verdiğimizi düşünsenize." Daha fazla saklanacak bir şey yok: Hindistan hükümetindeki en güçlü iki adam, Hindu-üstünlükçü ve İslamofobik programını tamamen netleştirdi.

Hindistan Müslümanları için CAA, ikinci sınıf vatandaş olma korkusu canlandırıyor. NRC yüzünden aileler parçalanmıştı; cesaretleri nedeniyle madalya kazanan askerler artık yalnızca Müslüman oldukları için gözaltı merkezlerinde. Eğer NRC tek bir eyalette bu kadar çok zarar verebildiyse, ülkenin Müslüman nüfusunun geri kalanını ne dehşetler bekliyor olabilir?

 

 

Hem NRC hem de CAA, Hindistan'ı temellerine kadar sarstı. Ekonominin kaos içinde olması yeterince kötüyken Keşmir eyaleti de ağustostan beri abluka altında ve vaat edilen hiçbir gelişme gerçekleşmedi. Şimdi Hindistan’ın kendisi ve bizi ayrı tutan anayasa da sarsıldı ama nihayetinde direniş başladı. Anayasa Mahkemesi yasa aleyhindeki bütün dilekçeleri ocak sonuna kadar ertelemiş olabilir ama sokaklardaki protestolar ülkenin her yerini sarmış durumda.

BJP’nin Vatandaşlık Yasasında Değişiklik kanununu parlamentoda destekleyen siyasi ve ideolojik müttefikleri bile, kendilerini halkın öfkesi karşısında geri adım atmak zorunda kalmış buldu. Hindistan'ın devasa ve popüler film endüstrisi, ülkedeki adaletsizliklere dair konuşmadığı için eleştirilmişti, Hollywood yıldızı John Cusack protestocu öğrencilerle dayanışma içinde olduğunu söyleyerek Hint meslektaşlarını utandırmış oldu.

Ne var ki anayasal yıkıma karşı hareketin ivme kazandığına dair sahte bir güvenlik hissine kapılmak çok kolay. Bunlar daha ilk günler. BJP'nin parlamentodaki ezici çoğunluğundan aldığı güç göz önüne alındığında, hükümetin rotasını değiştirmesi henüz (belki de hiçbir zaman) mümkün değil. Hindistan'ın muhalefet partileri tek ses olmak için bir araya gelmezse, şu anda hiçbir şeye engel olamaz.

Demokratik bir Hindistan'ın geleceği için zaman daralıyor. Uçurumun kenarındayız.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU