Cezayir ve Tunus, İslamcıların elinde rehin olan ilişkilere mi sahip?

İki komşu ülke, Cezayir ve Tunus arasındaki ilişkileri coğrafyanın komşu ülkelere dayattığı tarihsel bağlardan uzak bir şekilde tanımlamak zor

Ekonomik çıkarlar ve İslamcıların hesaplamaları arasında Cezayir- Tunus ilişkileri / Fotoğraf: AP

Tunus ve Cezayir halkları arasındaki ilişkiler birbirine geçmiş durumda. Her iki ülkedeki istikrar durumu diğer tarafa da doğrudan yansıyor.

Cezayir’deki seçim sonuçlarının ilan edilmesinden bir gün sonra Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Cezayirli mevkidaşı Abdulmecid Tebbun’u telefon ile arayarak iki ülke arasındaki ilişkilerin dayanıklılığına dikkat çekti.

Gözlemciler, söz konusu gelişmeyle birlikte Cezayir ile ilişkileri pahasına Fas’a yakınlaşan eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif Merzuki’nin yaklaşımından farklı olarak Beci Kayid es-Sibsi döneminde kabul edilen yaklaşımın sürdüğünü aktardı.

İki ülke arasındaki ilişkiler, iki halkın Fransız mandasına direnmesinden bu yana bazı karmaşık süreçlere tanık oldu. Tunus, Cezayir Ulusal Kurtuluş Ordusu komutanlığının karargahına kucak açtı.

'Nahda' karmaşası

Konuya dair değerlendirmelerde bulunan siyasi analist İbrahim el-Vaslati şunları söyledi:

İki ülke arasındaki ilişkiler zorlu siyasi dönemlerden geçti. Ancak her seferinde bu zorluklar aşıldı. Çünkü iki halkı birbirlerine bağlayan şeyler, geçici krizlerden daha güçlüdür. İki ülkenin, ilişkileri güçlendirip geliştirmekten başka seçeneği yok"

Tebbun’un Cezayir cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan zaferle çıkması, Müslüman Kardeşler (İhvan’ı Müslimin) grubuna yakın isimlerden Abdulkadir bin Karine’yi destekleyen İslamcılara darbe vurdu.

Zira Bin Karine yandaşları, ikinci seçim turuna geçerek cumhurbaşkanlığı için yarışacaklarına inanıyordu. Bu durum ise Cezayir ve Tunus arasındaki ilişkilere dair bazı soruları gündeme getirdi. Zira Tunus’ta Nahda Hareketi hükümeti kurmaya çalışıyor.

Nahda Hareketi, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’u tebrik etmek için aceleci davranmasına rağmen Cezayir’deki İslamcı gruba sempatisinden ve desteğinden de kendini uzak tutamadı. Siyasi analist Mustafa Meşat, Nahda’nın donuk beyanının “kafa karışıklığı” ile Nahda’nın gerçek kaygılarını ve ciddi ölçüdeki korkularını yansıttığını belirtti.

Cezayir’in yeni rotası

Siyasi analist İbrahim el-Vaslati duruma dair şunları söyledi:

"Nahda Hareketi’nin başta Cezayir olmak üzere Arap ülkelerindeki İslami hareketlerle bağlantısı var. Ancak 1990’lı yıllarda Cezayir Ulusal Kurtuluş Ordusu tarafından yenilgi yaşaması sonrasında Cezayir’deki İslamcılar siyasi açıdan zayıflamaya başladı. Aynı şekilde Libya’daki durum ve Libya Ulusal Ordusu’nun Trablus’a saldırısı, Tebbun’un cumhurbaşkanı olarak seçilmesi sonrasında Nahda Hareketi’ni Cezayir’in yeni rotasıyla birlikte yaşamaya mecbur bıraktı. İki ülkenin ilişkilerinin geleceği, Tunus Cumhurbaşkanı’nın seçimler sonrasında ‘resmi olarak ziyaret ettiği ilk başkentin Cezayir olacağı’ vaadini uygulamasını bekliyor. Ziyaret, gerçekleşirse bu, iki ülke arasındaki ilişki düzeyini de ortaya koyacaktır"

İbrahim el-Vaslati, iki ülkenin, sınırlarında (yaklaşık bin km) yer alan dağlık bölgelere konuşlanan terör grupları dolayısıyla maruz kaldıkları güvenlik tehdidinin, taraflar arasında askeri ve güvenlik koordinasyonunun sağlanmasını gerektirdiğini vurguladı.

Öncelik ekonomik çıkarlar

İbn Rüşd Arap ve Afrika Araştırmaları Merkezi Başkanı Kemal bin Yunus da açıklamasında Nahda Hareketi’nin iki ülke arasındaki ekonomik ilişkinin önemini çok iyi bildiğine dikkat çekti. Bin Yunus, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada Tunus’un yıllık 3 milyondan fazla Cezayirli vasıtasıyla ticari ve turizm açısından en fazla Cezayir’den faydalandığını belirtti.

Tunus’un Cezayir koşullarında önemli bir oyuncu olmadığını ifade eden Kemal bin Yunus değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

"Tunus, Cezayir seçimlerinin düzenlenmesi, Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika’nın istifası sonrasında ortaya çıkan boşluğun doldurulması ve Suriye ile Libya’da yaşanan senaryoların Cezayir’de tekrar etmesinden kaçınma başarısından fayda sağlayacak. Libya krizi, bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit edecek bir şekilde uzun yıllar boyunca devam edecek. Cezayir’deki durum, kademeli şekilde istikrar kazanıyor. Bu, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmeye yardımcı olacak"

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

independentarabia.com/node/79141

DAHA FAZLA HABER OKU