BAU’de göç konulu toplantı: Türkiye mülteciler konusunda yalnız bırakılıyor

Bahçeşehir Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen toplantıya Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth ile Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenler katıldı

Fotoğraf: Independent Türkçe

Bahçeşehir Üniversitesi’nin (BAU), "Küresel Üniversite Koalisyonu" platformuna üyeliği için imza töreni düzenlendi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Başkanı Nikhil Seth ile BAU Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz’in imzalarıyla BAU, Küresel Üniversite Koalisyonu’na katıldı.

İmza töreninde konuşan BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, yakın zamanda dünya çapında 100’den fazla üniversitenin bu platforma katılmasını arzu ettiklerini belirtti. Bu sayede öğrencilerin dünyanın farklı yerlerindeki üniversitelerine gitmesinin planlanlandığını aktaran Seth, öğrencilerin bilgi alışverişinde bulunmalarını ve birbirlerinden farklı bilgiler öğrenmelerinin amaçlandığını kaydetti. Seth, sürdürülebilir gelişimi ve eğitimi artırmanın hedeflendiğini de sözlerine ekledi.

İmza töreninin ardından küresel göçün farklı boyutlarıyla ele alındığı ve akademisyenlerin katıldığı bir toplantı gerçekleştirildi.

Toplantının moderatörlüğünü üstlenen BAU Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, 2011’de başlayan Suriye krizinden bu yana ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan mülteci sorununun farklı yönleriyle ele alınıp anlaşılmaya çalışıldığını söyledi.

Prof. Dr. Narlı, mobil çağda cep telefonlarının da mülteci çocukların eğitiminde kullanılabileceğini belirtti.

BM Genel Sekreter Yardımcısı Seth: Ulusal tepkiler veriliyor

Prof. Dr. Nilüfer Narlı’nın ardından konuşan BM Genel Sekreter Yardımcısı Nikhil Seth, göçmenler konusunda ulusal seviyede duygusal tepkilerin verildiğini söyledi.

“İnsan haklarına odaklanıyoruz, insan haklarını savunmaya çalışıyoruz” diyen Seth, konuyu farklı yönleriyle ele aldıklarını, farklı mevzuatlar geliştirmeye çalıştıklarını ve daha kapsamlı bir fotoğraf verme gayreti içinde olduklarını kaydetti.

“Belediyeleri de eğitmeliyiz”

 “Pek çok hükümet küresel kompaktı imzalamak istemedi ama göçün kavgalara yol açtığını kabul etmek zorundayız” ifadelerini kullanan Seth, sözlerini şöyle sürdürdü:

Göç, onu kabul eden ülkelerde gerilime sebep olabiliyor, kentlerde gerilimlere yol açabiliyor. Belediyeleri de eğitmeliyiz. Belediyeler finansal olarak zorluk çekiyor, göç yokken var olan sorunlar, göçten sonra daha da büyüyor. Bazen göçmen sayısı yerel nüfusu geçiyor, kişiler kimliklerinin tehdit altına girdiğini, tarihi miraslarının kaybolacağını düşünebiliyor. Bu gerilimler, barış ve güvenlik alanında da bazı zorluklara yol açabiliyor. Göç, toplum ve çevre gibi alanlarda sorun yaratıyor ve buna bir çözüm ve üretmemiz gerekiyor.

“Sorunların yerel bağlamda çözülmesi gerek, göçmenleri ülkelerine zorla gönderemeyiz”

Nikhil Seth, göçe dair oluşan sorunların BM nezdinde değil, yerel bağlamda çözülmesi gerektiğini söyledi ve ekledi:

Bu konuda çözüm üretmekte çok başarılı değiliz.  Çünkü bu sorunların yerel bağlamda çözülmesi gerekiyor. Bir gazeteci ‘Yardım nereden gelecek’ diye sordu daha önce. ‘Paranın aktığı dönemler artık geçti’ dedim, “Göçün yüzde 80’i artık fakir ülkelere gidiyor” dedim. Geçici olarak gelen bu göçmenlere iş, gelir, konut sağlamalı, kendi kendilerine bakacak hale getirmeliyiz. Onları zorla ülkelerine gönderemeyiz, itemeyiz.

“Önyargı oluşuyor, ‘Bu göçmenler yüzünden fakir kaldık’ deniliyor”

Nikhil Seth toplantının ikinci sbölümündeki konuşmasında ise, 'Türkiye’nin sadece son yıllarda değil, tarih boyunca göçmenlere yardımda bulunan bir ülke olduğunu' söyledi:

Türkiye yüzlerce yıldır herkese kucak açmıştır. Tarih açısından, yerel açıdan bakmak önemli. Bu fenomenin kentsel olmadığı görüldü. Güneydoğu’da sınırlarda sorunlar yaşanıyor. Koskoca toplum, demografik olarak değişmiş. Birçok önyargı oluşuyor. Mesela ‘Bu göçmenler yüzünden fakir kaldık’ diyorlar. Araştırma yapmak ve iletişim çok önemli. Siz bu araştırmalarınızla köprüleri nasıl kuruyorsunuz, politikaya nasıl tercüme edilecek bu? Sorunların çözülmesi gerektiğinin fakrındayız ama çok çaba sarfediyoruz. Çağdaş hayatımızın en büyük sorunlarından birisiyle ilgilenmektesiniz, sizlere teşekkür ederim.

 

BAU masa yakın plan.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Yücel: Ülkelerin BM’ye destek olması lazım

BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü (UNITAR) Uluslararası Eğitim Merkezi Türkiye Başkanı ve Danışma Kurulu Üyesi Enver Yücel ise, “Bahçeşehir Üniversitesi’nin BM üniversiteler koalisyonuna dahil olmasını çok önemsiyorum” diyerek söze başladı. BAU'nun  gelecekte bu koalisyonda güzel işler yapacağına inandığıanı söyleyen Yücel, “BM'nin ülkelerin desteğine her zamankinden daha çok ihtiyacı var” dedi. Nikhil Seth’in “Belediyeleri de eğitmeliyiz” sözünü hatırlatan Yücel,  BM’nin tepeden inme çözümler yerine yerel yönetimlerle çözüme gitmesi gerektiğine vurgu yaptı.

Yücel sözlerini şöyle sürdürdü:

Dünyanın sorunları her geçen gün artmakta, iklim, eğitim, yoksulluk açlık gibi … Ülkelerin BM’ye destek olması, toplumsal zorlukların üstesinden geliyor olması lazım.

20191216_2_39866721_50403839.jpg
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ve BM Genel Sekreter Yardımcısı ve BM Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Nikhil Seth / Fotoğraf: AA

 

Doç. Dr. Sunata: Göçe dair sert duvarlar yükselirken Türkiye kapılarını açtı

Enver Yücel’in ardından BAU Kent ve Göç Araştırmaları Merkezi (BAUMUS) Başkanı Doç. Dr. Ulaş Sunata söz aldı.

“Göçe dair sert duvarlar yükselirken Türkiye kapılarını açtı” diyen Sunata, Afganistan, İran ve Suriye gibi farklı ülkelerden gelen göçle karşı karşıya kalındığını ve bu durum için “karma göç” tanımını kullandıklarını belirtti.

“Devletin de yetemediği alanlar ortaya çıktı”

Göç ve mülteci sorununun çözümünde ülkelerin sorumluluk paylaşımının önemine dikkati çeken Sunata, devletin de yetemediği alanların ortaya çıktığını ve Türkiye’nin de belli noktada kapılarını göçmenlere kapatmak durumunda kaldığını belirtti. Sunata konuşmasında, kayıt dışı göçe dair de çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi. 

Mültecilerin eğitimi konusuna da değinen Ulaş Sunata, “Geçici eğitim merkezleri yavaş yavaş yetmemeye başlayınca Türkiye, devlet okullarının çözüm olduğunu düşündü” ifadelerini kullandı.

“Sınır bölgelerde nüfusun yarısı göçmenlerden oluşuyor”

Mülteciler konusunda dünyanın yük paylaşımından kaçtığını savunan Doç. Dr. Sunata, sözlerine şöyle devam etti:

Son yaptığımız çalışmalara göre, düzensiz göç belli bir çerçevede daha kontrol edilebilir hale geldi ama halen kayıt dışı göçler mevcut. Sadece ulusal ölçekte baktığımızda Türkiye için farklı çözümler gerekiyor ama yerele baktığımızda, örneğin sınır bölgelerde nüfusun yarısı göçmenlerden oluşuyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bu resmi bazen Avrupalılar hayal bile edemiyor. Bundan sadece sınır illerimiz etkilenmedi, büyük şehirlerimiz de büyük ölçüde etkilendi. İstanbul, Bursa ve Mersin, en fazla göç alan büyükşehirlerimiz oldu. Ayrıca bu şehirlerimizde gayri resmi yerleşkeler de oluştu. Hala barınma ile ilgili sorunlar devam ediyor. Ayrıca eğitim halen çözüm bekleyen sorunların başında.

Prof. Dr. Ekşi: Türkiye, Almanya’nın tüm tehditlerine rağmen Musvilere kapılarını açtı

Türkiye’nin göç konusunda yalnız bırakıldığına dikkati çeken Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Ekşi ise Türkiye’nin tarih boyunca göç eden kişilere ev sahipliği yaptığını hatırlattı. 

“Almanya’nın tüm tehditlerine rağmen Türkiye, Musevilere kapısını açmıştır” diyen Prof. Ekşi, Türkiye’nin Yahudilere mülteci gibi değil, kendi vatandaşı gibi davrandığını söyledi. Ancak tüm yapılanlara rağmen yabancıların bu konuyu farklı değerlendirdiğini savunan Nuray Ekşi, Türkiye’nin bir yandan Almanya’dan, bir yandan da Rus ordusundan kaçanlara, eski Yugoslovya’dan iltica etmek isteyenlere, Kosova krizinden kaçanlara, kısacası pek çok farklı yerlerden gelenlere kapıları açtığını söyledi.

“Uluslararası kuruluşlar Türkiye’nin yaptıklarını göz ardı ediyor”

Daha sonraki yıllara bakıldığında 500 bin peşmergenin, Saddam’dan kaçarak Türkiye’ye sığınmak istediğini hatırlatan Prof. Dr. Ekşi, “1989’da 350 bin Türk soylu ama Bulgar vatandaşı, Bulgar zulmünden kaçarak Türkiye’ye geldi. Türkiye’de İskan Kanunu (Law of settlement) var. Uluslararası kuruluşlar, Türkiye’nin yaptıklarını göz ardı ediyor” dedi.

“Türkiye’deki Suriyeli sayısının 4,7 milyona ulaştığı düşünülüyor”

Nuray Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye’de kayıtlı 3,7 milyon Suriyeli var. Hukukçu olarak resmi rakam olmadan konuşmak istemem ama kayıtsız da 1 milyon civarındaki Suriyeli ile birlikte bu rakamın 4,7 milyona ulaştığı düşünülüyor.

“İran’da ‘Türkiye, AB’den bol para alıyor, cep harçlığınızı da verir’ şeklinde reklamlar var”

Türkiye’nin sonsuz kaynağı varmış gibi yansıtılmaya çalışıldığını savunan Ekşi, “İran’da ‘Türkiye, AB’den bol para alıyor, cep harçlığınızı da verir’ şeklinde reklamlar var” dedi.

“Uluslararası yük paylaşımı nerede, Türkiye yalnız bırakılıyor”

Türkiye’de 6 milyonun üzerinde iltica bekleyen göçmen olduğunu savunan Prof. Dr. Nuray Ekşi, sadece Suriyeli göçmenlerin ülkeye 41 milyar dolara mal olduğunu belirtti. Ekşi, “Uluslararası yük paylaşımı nerede, Türkiye yalnız bırakılıyor” sözleriyle Türkiye’ye destek olmayan ülkeleri eleştirdi. 

“Türkiye, DAEŞ, PKK ve YPG ile mücadele ediyor”

 Nuray Ekşi sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye, DAEŞ, PKK ve YPG ile mücadele ediyor. Suriye’nin kuzeydoğusu tamamen terör örgütlerinin denetiminde. Türkiye bir NATO üyesi olarak ciddi anlamda güvenlik zaafiyeti yaşıyor! Yanında destek olan kimse yok, başta Fransa olmak üzere NATO üyeleri Türkiye’ye karşı çıkıyor.

 

Independent Türkçe

 

DAHA FAZLA HABER OKU