Cezayir'de seçim yandaşları ve karşıtları arasındaki gerginlik tırmanıyor

“Meydanları işgal etme” politikası, seçim yandaşları ve karşıtları arasında sözlü çatışmaları da artırdı

Fotoğraf: AP

Cezayir sokakları, yarın (12 Aralık) yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini destekleyen tarafların eylemlerine tanık olurken, bu eylemler, normal tablonun aksine sokakların tanık olduğu günlük hareketler kapsamında yavaş yavaş daha da belirginleşmeye başladı. Yaşanan gelişmeler, cumhurbaşkanlığı seçimlerini destekleyenlerin sesinin daha güçlü olduğu izlenimi vermek üzere “meydanları doldurma” arzusuna dönüştü.

Cezayir Genel İşçi Sendikaları’nın günler önce başlattığı yürüyüşlerin ardından seçim çağrısı yapan binlerce kişi, Merkez Postane Meydanı’na akın etti. Eylem alanı olarak Merkez Postane Meydanı’nın tercih edilmesi, seçimleri reddeden kesimin aynı alanda, ama farklı sloganlarla başvurduğu tabloyu değiştirmek üzere katılımcı sayısı kaç olursa olsun, sembolik olarak yorumlandı.

Merkez Postane Meydanı’ndaki eylemciler arasında, Cezayir’in çöl kesiminde yaşayan Amazig (Berberi) olan Tuaregler de yer aldı. Aynı şekilde ordudan emekli olan veya ordu saflarında yaralanan isimler de meydandaki gösterilere katıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini destekleyenler, neredeyse her gün kapalı salonlar içerisinde farklı grupların düzenlediği öğrenci faaliyetleri ve gençlik etkinlikleriyle birlikte oldukça kalabalık bir sahne oluşturdu. Eylemlerde, 42. cuma gününe ulaşan halk hareketinden farklı taleplerle seslerini yükseltti.

Aynı şekilde cumartesi ve pazar günleri birçok vilayette seçimlere ve askeri kuruluşlara destek amaçlı yürüyüşler düzenlendi. Başkent Cezayir’in 70 km batısındaki Tipasa vilayeti de yüzlerce kişinin yer aldığı bir yürüyüşe tanık oldu. Guelma, Um el-Bovaki ve diğer bazı kasabalarda da birkaç gün önce benzer yürüyüşler yapıldı.

Öğrenci örgütleri

Yüzlerce öğrenci, bazı örgütlerin “cumhurbaşkanlığı seçimlerini destekleyen eylemler düzenlemek için sokaklara ve salonlara akın etme” çağrısı sonrasında geçen pazartesi günü başkent Cezayir’deki el-Biar kasabasında bir spor sahasında bir araya geldi. Söz konusu çağrı, aynı zamanda halk hareketinin başlamasından bu yana her salı günü düzenlenen öğrenci yürüyüşlerine karşı verilen bir mesaj olarak yorumlandı.

Bununla birlikte “meydanları işgal etme” politikası, seçim yandaşları ve karşıtları arasında sözlü çatışmaları da artırdı. Cezayir halkı ve çok sayıda analist, yarın yapılacak seçimler sırasında oy kullanma merkezlerinde anlaşmazlık yaşanabileceğini ifade etti.

Cezayir devlet kanalları da bir gazetecinin, oy sandıklarını kapatma sürecinde basın ekibiyle bulunduğu Fransa’nın Lyon kentindeki Cezayir konsolosluğunun önünde “küfür, iftira ve hakarete maruz kalmasını” kınadı. Birçok aktivist, gazeteciye yönelik sözlü saldırıyı kameraya alırken, daha sonra da görüntüler sosyal medya organları aracıyla paylaşıldı.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri adaylarından olan İzzeddin Meyhubi, gurbetteki Cezayirli seçmenlerin, seçimleri reddeden bazı kişiler tarafından saldırıya uğraması hakkında “demokrasi anlayışına sahip hiç kimse tarafından kabul edilemez ihmalkarca bir davranış” nitelemesinde bulundu.

Meyhubi, seçim kampanyası değerlendirmesi amacıyla geçen pazar günü düzenlediği bir basın toplantısında, “Hiç kimse, kendisinden farklı düşünen başka birine saldırıda bulunamaz. Yaşananlar, onursuzcadır. Tüm vatandaşlar, görüşlerini istediklerini bir yasal yolla ifade etmekte özgürdür” dedi.

Adalet ve Kalkınma Cephesi Milletvekili Samiye Hamri ise sokakların tanık olduğu olumsuz kutuplaşma hakkında, “Seçimleri boykot etme karşısında vatanseverliği aza indirgeme, bir çeşit diktatörlüktür. İnsanların görüşlerine taş atmaktır. Cezayir halkı, vatanseverlik çemberini genişletmek ve bu çembere herkesi dahil etmek zorundadır” dedi.

Partizan sessizlik

Sokaklardaki sahne, zıt görüşlere sahip partiler de dahil, herhangi bir partinin tepkisine yol açmadı. Birçok taraf, Cezayirliler arasındaki “bölünmüşlük” tablosunun birbirlerine karşı “şiddet eylemleri” derecesini artırmasından endişe duyuyor. Bu nedenle kaynaklar, Independent Arabia’dan Atıf Katadre’ye yaptıkları açıklamada, Yüksek Güvenlik Konseyi’nin gelecek cuma günü cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçları ilan edinceye kadar “İhtiyat Heyeti” oluşturma kararı aldığını belirtti. Kaynaklar, söz konusu heyetin, oy kullanma merkezlerini “Vatandaşların görüşlerini açıklamalarını engelleyen her türlü eylemden korumakla” sorumlu olduğunu ifade etti.

Eski politikacı ve milletvekili Yusuf Hababe, muhalefet de dahil siyasi partilerin, sokaklarda yaşananlara karşı sessizliğinin, “Muhalefetteki geleneksel siyasi partilerin, bağımsız manevi üslubunu koruyamamasının ve yaşanan değişikliklere yönelik yorumlarını yapamamasının” bir sonucu olduğunu ifade etti.

Hababe, “Hareketliliğin, her düzeyde büyük bir depreme neden olduğu hususunda hiç şüphe yok. Partiler, sallantıları hafifletme, sokakları yönlendirme, halkın taleplerini yerine getirecek çözümler bulma ve halk hareketini değişim lehine kullanma yeteneklerine sahip olmalıdır. Bu durum, demokratik yönetim çağrısından önce, partileri daha fazla demokrasiye yöneltecek daha fazla açıklık, yeniden yapılanma ve yeterliliklerin kazanılmasıyla mümkündür” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine muhalif olan İslamcı partiler Adalet ve Kalkınma Cephesi ile Barış Toplumu Hareketi’nin tavrına dikkati çeken Hababe, “Eğer seçimler, ikinci tura tanık olursa, bazı partilerin pozisyonlarında değişikliğe ve seçimlere katılım oranı artabilir” dedi.

Söz konusu partiler, “seçimlere katılmayacaklarını ancak boykot da uygulamayacaklarını ve herhangi bir aday üzerinde fikir birliğinin sağlanmadığını” belirmiş ve seçimlerin, genel olarak ‘sokak dili’ ve ‘politikacıların dili’ arasındaki uçurumun derinliğini yansıttığını vurgulamıştı.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

independentarabia.com/node/77501

DAHA FAZLA HABER OKU