Tecavüz, Myanmar'daki savaşın yan mahsülü değil doğrudan stratejisi

Soykırım suçlamasına karşı Myanmar'ı savunmak için yarın (11 Aralık) mahkeme karşısına çıkacak Ang San Su Çi'nin ordunun ana taktiğine değinmesi lazım: Tecavüz

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam geçen yıl, Bangladeş'teki Rohingya kadın mültecilerin cinsel istismar tehdidi altında bulunduğunu açıklamıştı (AFP)

Amina'nın evini basan tabancalı ve palalı Myanmar askerleri kocasını başından tek kurşunla öldürdü. İki aylık oğlu ağlamaya başlayınca askerlerden biri bebeği alarak duvara fırlattı. Amina ağlayarak, "Kalbim bin parçaya ayrıldı" diyor. Sonrasında iki asker tarafından yere yatırıldı ve üçüncü bir askerin tecavüzüne uğradı. Çığlık atınca boğazını sıktılar. Amina, "Başımı yana çevirdiklerinde oğlumun yerde yatan cansız bedenini gördüm" diyor.

Amina'yla ilk kez 2017 Eylül'ünde, Bangladeş'e geldiğinde tanıştım. Myanmar'ın Rohingya Müslümanlarına karşı gerçekleştirdiği ve BM Gerçeği Bulma Misyonu'nun "soykırım niyetli" diye tanımladığı askeri baskıdan kaçmıştı. Zalimce tevacüze uğramasından ardından, Myanmar askerleri evini ateşe vermişti. Amina, komşularının yardımıyla evden sağ çıkmayı başarmıştı. Saldırı sırasında kollarına aldığı yaralar hala tazeydi.

Rohingya krizini haberleştirdiğim son birkaç yıl boyunca Amina gibi yüzlerce Rohingya kadınıyla tanıştım. Öğrencilik çağındaki kız çocuklarından büyükannelere, neredeyse hepsi Myanmar ordusunun elinde yaşadıklarına dair ürkütücü derecede benzer, çok üzücü anılarını dile getiriyor: Soyunmaya zorlanmak ve hayvan sürüsü gibi kulübelere kapatılmak; tek tek seçilip sürüklenerek silah zoruyla tecavüze uğramak; annelerinin, kız kardeşlerinin, arkadaşlarının çamur dolu çukurlarda yüzen parçalanmış cesetlerini bulmak.

Anlatılmayanı anlatmak derin bir cesaret gerektirir. 8 yaşındaki Meryem askerlerin tarafından sınıfa götürülüp toplu tecavüze uğradığını anlattığında göz yaşlarıma engel olamadım. Ayrılmadan önce annesi bana, "Sempatiye ihtiyacımız yok. Adalet istiyoruz" dedi.

Myanmar Lideri Ang San Su Çi, Myanmar'ı soykırım suçlamasına karşı savunmak için 11 Aralık'ta BM'nin en yüksek yargı organı Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) karşısına çıkacak. Myanmar'ın Rohingyalara uyguladığı zulmün merkezinde olan tecavüz bu davanın da odağında yer almalı. Eğer bu olursa tecavüz, UAD tarihinde ilk kez soykırım olarak kovuşturulacak. Söz konusu durum, uluslararası feminist hukuku geliştirme, savaş zamanı tecavüzlerle ilgili gelecekteki davalarda adaleti ve hesap verilebilirliği kuvvetlendirme potansiyeline sahip.

 

 

Tecavüz, yaygınlığına karşın uzun süredir görünmez bir savaş suçu oldu. Görünen o ki cinsiyet temelli şiddet; devlet mensupları tarafından işlenen kamu suçu yerine bireyler tarafından işlenen kişisel bir suç olarak görülmesi, savaş alanına değil haneye özgü sayılması nedeniyle yaptırımlara konu olmuyor. Eğer kadınların insan haklarına savaş ve barış zamanlarında saygı duyulacaksa, kamu ve kişisel arasındaki bu farazi sınırdan vazgeçilmesi gerekiyor.

Savaş sırasında işlenen tecavüz suçu genellikle sistematik olup, sivillerin terörize edilmesi, ailelerin dağıtılması ve bazı örneklerde de nüfusun etnik yapısını değiştirmeyi amaçlıyor. Hutu liderlerinin hastanelerden topladığı AIDS hastalarıyla kurduğu tecavüz mangaları aracılığıyla Tutsi kadınlarına hastalık bulaştırdığı Ruanda soykırımında, üç aylık zaman zarfında 250 bin kadının tecavüze uğradığı tahmin ediliyor. Bosna Savaşı'nda Sırp güçleri de tecavüzü sivillere karşı bir silah olarak kullandı. Kadınların defalarca tecavüze uğradığı ve ancak hamile kaldıklarında serbest bırakıldığı tecavüz kampları kuruldu.

Myanmar ordusunun Rohingya kadınlarına yönelik tecavüz kullanımı, çatışmanın basit bir yan mahsülü değil, hedef nüfusu sürmeyi amaçlayan stratejilerinden biri. Savaş dönemi tecavüz mağdurları kıtalar ve yüzyıllar boyunca adalet bekledi. Failler cezasız kalırken, binlerce kadın yaşamlarını tekrar kurmak için ihtiyaç duyduğu yasal, tıbbi ve mali desteğe uygun bir erişim olmaksızın tecavüzün etkileriyle mücadele ediyor.

Uluslararası anlaşmalar ve mekanizmalar ancak hakkıyla uygulandığında fayda sağlar. Yasalar ve ilkeler sadece muteber olduklarında koruma sağlar, diğer türlü boş sözlerden pek bir farkları kalmaz. Myanmar ordusu tarafından Rohingyalara karşı işlenen cinsel şiddet suçu Myanmar aleyhindeki davanın esası olup, UAD bu suçların hakkıyla araştırılmasını sağlamak için gerekli tüm adımları atmalıdır. Başka her şey, adaletin tesisine engel olacak ve mahkemenin otoritesini baltayacaktır.

Rohingya kadınlarının sempatiye değil adalete ihtiyacı var. Son 20 yıl savaş zamanı tecavüz mağdurlarına gülünç derecede az adalet sağladı. UAD'nin elinde bunu değiştirme fırsatı var.

Teslime Begüm kadın, savaş ve göç konularına yoğunlaşan insan hakları gazetecisidir. Rohingya krizine dair hala süren haberleriyle yakın zamanda Britanya Orwell Ödülü'ne aday gösterildi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU