Okyanuslardaki oksijen oranı 50 yılda yüzde 2 azaldı

Bilim insanları şu ana kadarki en geniş ölçekli çalışma sonucu iklim değişikliğinin de katkısıyla 50 yılda okyanuslardaki oksijen miktarının yüzde 2 düştüğünü duyurdu. Bu durum canlıları ve yüz milyonlarca insanı tehdit ediyor

Köpekbalığı, ton balığı ve kılıçbalığı gibi büyük balık türleri okyanuslardaki oksijensiz "ölü alanların" artması nedeniyle tehdit altında (Reuters)

 

Birleşmiş Milletler İklim Konferansı COP25, İspanya'nın başkenti Madrid'de sürerken, araştırmacılar iklim değişikliğinin okyanuslardaki oksijensizliği daha da kötüleştirdiğini duyurarak bulgularını konferansta sundu.

IUCN (Uluslararası Doğayı Koruma Birliği) adlı doğa koruma kuruluşu şu ana kadar kendi alanındaki en geniş ölçekli araştırmayı yaptı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Araştırmaya göre okyanuslardaki düşük oksijenli bölge sayısı 1960’larda 45’ken artık bu sayı yaklaşık 700.

Tamamen oksijensizlik olarak nitelendirilen “anoksi” durumundaki noktaların ise aynı zaman diliminde dört katına çıktığı anlaşıldı.

Bu oksijen azalması oluş ton balığı, köpek balığı ve kılıç balığı gibi türleri tehdit ediyor.

50 yılda okyanuslardaki oksijen oranı yüzde 2 azaldı

Çiftlikler ve endüstriyel tesislerden gelen kirliliğin okyanuslardaki  besin maddelerini tükettiği ve bunun oksijen seviyesi üzerindeki etkisi uzun zamandır biliniyordu.

Ancak son yıllarda bu tehdit iklim değişikliği nedeniyle artmış durumda

Sera etkisine yol açan karbondioksit miktarı yükseldikçe oluşan sıcaklığın büyük kısmı okyanuslar tarafından emiliyor. Bu da daha ılık suların daha az oksijen barındırmasına yol açıyor.

Bilim insanları 1960’la 2010 arasında okyanuslardaki oksijenin yüzde 2 oranında azaldığını hesapladı. Küresel ölçekteki bu oran az gibi gözükse de tropikal bölgelerde bu kayıp yüzde 40’lara kadar çıkabiliyor.

2100'de bu oran yüzde 3-4 seviyesine çıkabilir

Uzmanlar bu eğilimin sürmesi halinde 2100 itibarıyla küresel ölçekte okyanuslardaki oksijen azalmasının yüzde 3-4 oranına çıkacağının altını çizdi.

Sadece küçük bir değişiklik bile sualtı yaşamını önemli ölçüde etkileyebiliyor. Daha az oksijenli suları deniz anaları gibi canlılar severken, ton balığı gibi daha büyük ve daha fazla enerji harcayan canlılar için bu durum iyi değil.

Araştırmacılar bu canlıların oksijen miktarının azalması nedeniyle bu oranın daha fazla olduğu daha sığ bölgelere doğru gittiğini ve bu yüzden aşırı avlanmanın hedefi olabileceklerini belirtti. 

IUCN’den Minna Epps “Oksijen azalması hakkında bilgimiz vardı ancak bunun iklim değişikliyle ilgisinden haberdar değildik. Bu gerçekten endişe verici” dedi.

Epps “Son 50 yılda oksijen düşüşü sadece 4 katına çıkmadı aynı zamanda emisyonlar hakkındaki en iyi senaryoya göre bile okyanuslardaki oksijen azalmaya devam edecek” dedi.

IUCN raporunun editörlerinden Dan Laffoley de "Okyanuslardaki oksijen azalması, ısınma ve asitleşme nedeniyle halihazırda baskı altındaki deniz yaşamı ekosistemini tehdit ediyor. Oksijenin az olduğu bölgelerin yayılmasını önlemek için sera gazı emisyonlarını, tarım ve diğer kaynaklardan gelen kirliliği kesinlikle durdurmalıyız" ifadelerini kullandı.
 


Yüz milyonlarca insan da tehdit altında

Oksijenin azalması insanları da tehdit ediyor. Dünyadaki balıkçılığın sürmesini sağlayan canlı topluluklarının yaklaşık beşte biri okyanus akıntılarının az oksijenli suları kıyıya getirmesiyle oluşuyor. 

Bu bölgeler oksijen seviyelerindeki en ufak değişikliğe karşı özellikle hassas.  IUCN yaptığı açıklamada "Buralardaki etkiler nihayetinde yayılacak ve yüz milyonlarca kişiyi etkileyecek."

Okyanus yaşamı halihazırda sıcaklık artışı, aşırı avlanma ve plastik kirliliği nedeniyle tehdit altında. 

Dünya Meteoroloji Örgütü bu hafta yaptığı bir açıklamada insan kaynaklı emisyonların fazlalaşması nedeniyle okyanusların Endüstri Devrimi öncesi döneme kıyasla yüzde 26 oranında daha asidik olduğunu ilan etmişti. 

 

Independent Türkçe için derleyen: Keremcan Karabatak

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU