Lübnan'da lider kutsamak

Demokratik addedilen bir ülkede kimlik sorunları

Lübnan Dışişleri Bakanı Cibran Basil başkanlığındaki "Güçlü Lübnan" bloğu toplantısı / Fotoğraf: Lübnan Ulusal Ajansı

Totaliter partilerde, lider imajının kutsanması ve kişiliğine tapılması yaygındır. Yanılmaz olduğu düşünülen liderin görüşleri, doğru olup olmadıkları tartışılmaksızın kesin kabul görür. Parti liderleri genelde bu inancı pekiştirmek için medyadaki mutlak taraftarları aracılığıyla propagandaya başvurur.

Diktatör rejimlerde sıkça rastlandığı üzere lider kültünün tapınmaya varan kutsanması, devletin ve milletin tüm sorunlarını en iyi bilen manevi baba figürü ile eş görülmesinde yatar.

Ancak Lübnan gibi demokratik yönetimin olduğu ileri sürülen ülkelerde de bu tiplere rastlanması şok edici olsa gerek. Tabi ki vatandaşın lider gördüğü kişiyi desteklemesi normal görülür, ancak asla normal olmayan; liderin peygamberler sınıfına yüceltilmesidir ki böylesi tutumlar demokrasiye ve siyasi faaliyetlere kara çalar.

Kutsallaştırıcı sloganlar

Politik toplantılarda ‘’ruhumuz, kanımız sana feda ey falan’’ tarzı ‘kutsal sloganların’ yer bulması ülkemizde durumun ne kadar ciddi olduğunu gözler önüne seriyor. Hizbullah’ın aktivitelerinde ‘’Allah, Hizbullah ve Dahiye’’, Müstakbel Hareketi’nin toplantılarında ‘’Allah, Hariri ve Cedide yolu’’ diye sloganlar atılıyordu. Özgür Yurtseverlik Hareketi (ÖYH) ve Cumhurbaşkanı Mişel Avn'in destekçileri ise, pazar günü Baabda Sarayı'nın girişinde yaptıkları gösteride, bu kutsallaştırma işinde zirveyi temsil etmeye aday olduklarını gösterdi.

ÖYH’liler, Avn için cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesine müteakip "güçlü başkan" kendileri içinde ‘’güçlü akım’’ nitelendirmeleri biliyorduk, ancak bu son övgüleri aklın alması mümkün görünmüyor.

Pazar günü Cumhurbaşkanı Avn destekçileri Baabda Sarayı önünde düzenledikleri gösteride; ‘’Tanrı gökyüzünde arşa kurulmuş, sağında Mişel Avn, solunda Cibran Basil (ÖYH’li dışişleri bakanı) biz de yeryüzündeyiz’’ sloganları attılar. Bu durum liderlerin nasıl ‘tanrılaştırıldığını’ gösteriyor.

Demokrasiye alternatif olarak cehalet

Yazar Yusuf Diyab yaptığı açıklamada bu olayın bazı Lübnanlıların koyu bir cehaletten mustarip olduklarını gösterdiğini, liderlerin de bu cehaletten yararlandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:  ‘’Demokrasiyi içselleştirmemiş ülkelerde liderler, olağan şartlarda destekçilerini sürü gibi güder, şartlar zorlaştığında da onları çatışma ortamına sürerler. Bir lider rakipleriyle uzlaştığında ise meselelerin iç yüzünden habersiz kitlelerin menfaatleri önemini yitirir. Bu son olay halkın bir kesiminin eğitim ve bilinçlendirilmeye ne kadar ihtiyacı olduğunu da gösteriyor. Son gösterilerde birçok insanın liderlere başkaldırdığını, özgür bireyler olarak haklarını savunduklarını gözlemledik. Ancak maalesef kişisel çıkarları uğruna ya da cehaletten ötürü bazı insanlar körü körüne liderlerini kutsamayı sürdürüyor. Her halükarda insanların mezhepsel aidiyetlerini ön plana çıkarmadıkları bir hukuk devletine ihtiyacımız var’’

Gerçi Özgür Yurtsever Hareketi destekçilerinin böylesi abartılı söylemlerinin ilki bu değildi, Hristiyanların haklarıyla ilgili düzenlenen bir gösteride Avn taraftarı bir kadın onu ‘’Lübnan topraklarına gönderilmiş son peygamber’’ olarak nitelendirmişti.

Geçmişte Lübnan’daki Hristiyanların diğer mezhep taraftarlarına nazara daha bilinçli ve ileri görüşlü oldukları yönünde bir inanış vardı, Özgür Yurtsever Hareketi bu kesimin ortaçağlardaki gericiliği andıran çirkin yüzünü ortaya çıkardı.  Bu kutsallaştırma histerisi ciddi bir cehaletin göstergesi.

"Söylemlerle eylemler çelişiyor"

ÖYH’den istifa etmiş bağımsız bir gözlemci, sorunun söylemlerle eylemlerin çelişmesinde olduğunu söylüyor ve ekliyor: ‘’Yolsuzlukla mücadele çağrısı yapıyorlar ancak yolsuzluk yapıyorlar. Hristiyan haklarını savunduklarını iddia ediyorlar ve yönetimde yer almalarına rağmen hala muhalefettelermiş gibi davranıyorlar. Kitlelerin psikolojisi de bizi bizden başkası anlamaz olarak tezahür ediyor. Bence ÖYH’nin başına gelmiş en büyük musibet başkanlığına Cibran Basil’in getirilmiş olmasıdır. Halkın istekleri ve ekonomik durumu ortadayken eski bakan Adnan Kassar’dan 20 milyon dolara jet satın alması başka nasıl açıklanabilir. En son bir yat klübü kurduğu, doğduğu kentte birçok taşınmaz aldığı konuşuluyordu, gösterilerin yolsuzluklarını örtmek için propaganda amaçlı olduğunu düşünüyorum. Herşey bir yana Avn sadece sorumluluklarının bilincinde olması beklenen siyasi bir figür, o bir aziz değil, kutsal bilge bir şahsiyet değil. Tabi ki eleştirilerin odağında olmalı, eleştirilerden kendine ders çıkarmalıdır. Gönül isterdi ki bu kutsama sloganlarını kınayan bir açıklama yapsınlar, ancak sessizlikleri bu durumdan memnun olduklarını gösteriyor. Bizler Hristiyanlar olarak yargı gününe inanıyoruz ve onlar da herkes gibi yargılanacaklar"

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Muhammed Yıldız

https://www.independentarabia.com/node/76476

DAHA FAZLA HABER OKU