Kobani davasında karar açıklandı

Demirtaş’a 40 yıl, Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası, Kışanak ve Tuncel hakkında tahliye kararı verildi. Altan Tan ve Ayhan Bilgen ise beraat etti

Fotoğraf: AA

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası’nın 83'üncü duruşmasında, kararını açıkladı.

Selahattin Demirtaş hakkında "devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmaya yardım" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi, ceza 20 yıl hapis cezasına çevrildi. Demirtaş'a suç işlemeye tahrik suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'a, Diyarbakır'daki Nevruz konuşması nedeniyle 2 yıl 6 ay, 29 şubat 2016'daki konuşmasında "halkı kanunlara uymamaya teşvik" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Demirtaş hakkında ayrıca örgüt propagandası suçundan 4 yıl 6 ay, yasadışı gösteriyi tahrik suçundan 3 yıl, 2911 sayılı yasaya muhalefet suçundan 2 yıl 6 ay, suçu ve suçluyu övme suçundan 1 yıl 6 ay, 'darbeye hayır' mitingindeki konuşması nedeniyle örgüt propagandası suçundan 2 yıl hapis cezası verildi. Demirtaş'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. 

Figen Yüksekdağ'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 19 yıl hapsine, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve terör örgütü propagandası yapmak suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet suçundan 2 yıl hapsine, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de örgüt propagandası suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezası almasına karar verildi. Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi.

Alp Altınörs, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 18 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapse mahkum edildi.

Ali Ürküt'e devletin birliğini bozma suçuna yardım suçundan 13 yıl 4 ay, suç işlemeye tahrik suçundan da 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden ise 10 yıl hapis cezası verildi.

Altan Tan'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü kurma suçundan beraatine karar verildi. Tan, hakkındaki diğer suçlamalardan da beraat etti.

Ayhan Bilgen hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile terör örgütü üyeliğinden ayrı ayrı beraatına karar verildi.

Ayla Akat hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, terör örgütü üyeliğinden ise 9 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Akat'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi.

Aynur Aşan hakkında örgüt üyeliğinden 9 yıl 9 ay hapis cezasına karar verildi. Yurt dışına kaçarken yakalanmış olması nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Aysel Tuğluk hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi.

Ayşe Yağcı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 9 yıl hapis cezasına karar verildi. Yağcı'nın, tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliyesine hükmedildi.

Berfin Özgü Köse'nin tüm suçlardan beraatına karar verildi.

Bircan Yorulmaz'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi.

Bülent Parmaksız hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl hapis, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Parmaksız'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Can Memiş hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi.

Cihan Erdal hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan ise 4 yıl 6 ay hapis cezası kararı verildi.

Dilek Yağlı hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Emine Ayna hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliğinden 10 yıl hapis cezası kararı verildi.

Emine Beyza Üstün hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi.

Gülser Yıldırım'ın, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına karar verildi.

Gültan Kışanak'a, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt üyeliği suçundan ise 12 yıl hapis cezası verildi. Kışanak'ın tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak, tahliyesine hükmedildi.

Günay Kubilay hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

İbrahim Binici'nin, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ve örgüt üyeliği suçundan beraatına karar verildi.

İsmail Şengül hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 16 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Meryem Adıbelli, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat ederken, örgüt üyeliği suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Adıbelli'nin tahliyesine karar verildi.

Mesut Bağcık'ın devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraatına, örgüt üyeliğinden ise 9 yıl hapsine karar verildi.

Nazmi Gür hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım suçundan 18 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Menzir Çakır'a örgüt üyeliği suçundan 9 yıl hapis cezası verildi.

Pervin Oduncu hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım suçundan 18 yıl hapsine, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapsine ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Sabahat Tuncel'e devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat, örgüt suçundan ise 12 yıl hapis cezasına karar verildi. Tuncel'in tutukluluk süresi göz önüne alınarak tahliyesine hükmedildi. 

Sırrı Süreyya Önder'in devletin birliği ve bütünlüğünü bozma ile örgüt üyeliğinden beraatına karar verildi.

Sibel Akdeniz'in beraatına karar verildi.

Zeki Çelik hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım suçundan 18 yıl hapis cezasına karar verildi.

Zeynep Karaman hakkında devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardımdan 18 yıl, suç işlemeye tahrik suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezasına karar verildi.

Zeynep Ölbeci hakkında örgüt üyeliği suçlamasına ilişkin yargılamanın tefrik edilerek Mersin'deki dosyası ile birleştirilmesine, propaganda suçundan 3 yıl 9 ay, devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçundan beraat örgüt üyeliğinden ise 9 yıl hapsine, hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi.

DEM milletvekillerinden Meclis'te protesto

DEM Parti milletvekilleri, Kobani davası kararını Meclis’te protesto etti

Ahmet Türk: Demirtaş'ı hedef haline getirdiler, bunu bir intikam davasına dönüştürdüler

Halk TV'ye bağlanan Ahmet Türk ise davaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu başından beri söyledik. Bizler bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi açıkladığı için böyle bir dava açıldı. Bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar. Bu karar mahkemenin değil siyasetçilerin verdiği bir karar. Üzüntümüz cezadan dolayı değil. Maalesef bazı kesimler ötekileştirme politikasını sürdürme ve bunun üzerinden pirim yapmaya devam ediyor. Halkların kardeşliğine vurulan bir darbe olarak görüyorum. Biz IŞİD çetelerine karşı tepkimizi koymuştuk, devlete değildi. Buna rağmen bu ülkenin demokratikleşmesi için barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu ülkede yürütülen politikaların yanlışlığını herkes bir gün anlayacak.

Sırrı Süreyya Önder: Olan memleketin barış umuduna ve birlikte yaşam umuduna yöneliktir

TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, TBMM Genel Kurulu'nda Kobani davası kararına ilişkin açıklamalarda bulundu. 

Bu cezaların hak edilen cezalar olmadığını öne süren Önder, "Olan memleketin barış umuduna ve birlikte yaşam umuduna yöneliktir" dedi.

Bütün uyarılara rağmen AK Parti cenahının bunun farkına varmadığını belirten Önder, "Günbegün ortaya çıkan şeylerle görüyoruz; bu da AK Parti'nin ilerideki yargılanmasının ön iddianamesidir. Çünkü Çözüm Sürecine ait tüm şeyler kriminalize edilmiştir, cezanın konusu yapılmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

İçişleri Bakan Yardımcısı Turan'dan Kobani davası yorumu: Hesabı sorulur demiştik

Kobani Davası'na ilişkin iktidardan ilk yorum İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan'dan geldi. Turan, sosyal medya hesabından şunları yazdı:

Hesabı sorulur demiştik!

Bugünkü karar; Hapishaneden atılan romantik tweetlerle, hukuku ve adaletin sulandırılamayacağını, Kimsenin siyasi emelleri için sokağı tahrik edemeyeceğini; Kendisi veya bağlı olduğu bir örgütün menfaati için kamu düzenini istismar edemeyeceğini; Toplumda infiale, tahribata, can kayıplarına sebep olan bir olayı teşvik etmenin “kim olursa olsun” bedeli olacağını; gösterdi. Birilerini memnun etmese de adalet yerini buldu, beraatta var ceza da var. Hayırlı olsun.
--

CHP: Türkiye'nin çağdaş hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığının kanıtı

CHP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Doç. Dr. Gökhan Günaydın sosyal medya hesabı üzerinden Kobani Davası’ndan çıkan kararlarla ilgili paylaşımda bulundu. Gökhan Günaydın X hesabından yaptığı paylaşımda 'normalleşme' anımsatması yaptı.  CHP'li Gökhan Günaydın yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Kobani kumpas davası kararları, bir taraftan Türkiye’nin çağdaş hukuk devletinden ne denli uzaklaştığını diğer taraftan da AKP ve normalleşme sözcüklerinin birbirine mesafesini göstermesi bakımından “tarihidir.”

Erkan Baş: Bize düşen direnişi büyütmektir

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Kobani davası kararına dair yaptığı açıklamada "Bize düşen, arkadaşlarımızın eksikliğini hissettirmeyecek şekilde mücadeleyi büyütmek ve arkadaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturmaktır" dedi.

Baş şu ifadeleri kullandı:

İktidarın bu kararı IŞİD'in gerçekleştiremediği o katliamın ardından bir siyasi soykırım olarak, Kürt siyasetçileri siyasetin dışında tutma inadının bir yansıması. Siyasi iktidar halka meydan okuyor. Kürt halkına, devrimcilere, sosyalistlere meydan okuyor. Bize düşen de buna karşı direnişi büyütmektir. Yılgınlığa ve umutsuzluğa gerek yok. Yenilmeyen faşizm yok, yenilmeyen zorba diktatörler yok. Bize düşen, arkadaşlarımızın eksikliğini hissettirmeyecek şekilde mücadeleyi büyütmek ve arkadaşlarımızı özgürlüklerine kavuşturmaktır. 'Normalleşmenin' en önemli şartlarından birisi yurttaşın normal yaşayabilmesi. Milyonlarca insan işsizken, emekliler 10 bin TL'ye, işçiler açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkum edilmişken bu sistemin devam edebilmesinin tek yolu var: Hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, zorbalıkların halkın o isyanını engelleyeceğine dair inançları. İktidar böyle düşünüyor. Onlara göre bu ülkenin yönetilebilmesi için sopaya ihtiyaçları var, korkunun yayılmasına ihtiyaçları var. Gözlerimizin önünde hukukun katledildiği bir tabloyu yaşadık. Bunu değiştirmenin tek bir yolu var: Direniş.

DEM Parti: Kobani Davası kararlarını tanımıyoruz

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan Kobani Davası ardından açıklama yaptı. Tuncer Bakırhan'ın konuşmasında satır başları şöyle:

Biz bu cezaları tanımıyoruz, biz bu kararı tanımıyoruz. Kobanê kumpas davasında yargılananlar Kürtlerin, kadınların, gençlerin gönlünde beraat etmişlerdir, özgürlerdir. İstiklal Mahkemelerinin ruhu, darbe yargılamalarının ruhu hortlamıştır. 21. yüzyılda normalleşme, yumuşama mesajlarının verildiği bu süreçte, HDP, Kürt siyaseti, devrimciler, demokratlar siyaset sahnesinden silinmeye çalışılmıştır.

31 Mart'ta Kürtler, emekçiler aslında bu adaletsiz sisteme, iktidarın etkisi altındaki bu yargı kararlarına büyük bir cevap verdi. Bu cevabı almayanlar bugün Türkiye'nin geleceğin büyük bir kötülük yapmışlardır. Çok iyi bilsinler biz Kürtler, emekçiler, yoksullar her zaman olduğu gibi omuz omuza, dayanışarak bu kararları boşa çıkaracağız. Arkadaşlarımız bir gün mutlaka özgürleştireceğiz. Selahattinlerle, Figenlerle birlikte mücadele edeceğiz. Bu kararı verenleri lanetliyor, kararlarını tanımadığımızı belirtiyor, dostlarımızı saygıyla selamlıyoruz.

Hatimoğulları, "Arkadaşlarımız yüzlerce yılla cezalandırıldı. Tükiye'de şu an yargı diye bir şey kalmamıştır. Şu an bir siyasi darbe daha gerçekleşti" dedi.

Olağanüstü toplantı kararı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kobani Davası gündemiyle olağanüstü toplanacak. DEM Parti Basın Bürosu'ndan yapılan açıklamada "Merkez Yürütme Kurulumuz (MYK) ve partimizin Bileşen Eş Başkanları, Kobanî Kumpas Davası kararı sonrası bu akşam (16 Mayıs Perşembe) saat 18.00’de Genel Merkezimizde  olağanüstü toplanacaktır" ifadeleri kullanıldı.

Ayhan Bilgen: Tahliye ya da beraat alanları hedef haline getirmek nasıl bir psikoloji?

Kobani Davası'ndan eski HDP milletvekili ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ise, "Tahliye ve beraat alanların hedef gösterildiğini" öne sürerek, tepkisini sosyal medyadan gösterdi. Bilgen şunları söyledi:

9 kişiye beraat kararı 4 kişiye tahliye çıktı.Kimsenin cezaevinde kalmaması için çabalamak yerine, tahliye ya da beraat alanları hedef haline getirmek nasıl bir psikoloji. Kürt siyaseti ile ilgili olan herkesin yeri cezaevi olması gerekiyor gibi tepkiler veriliyor. Barış, özgürlük ve demokrasiyi insanca savunmak bu kadar mı zor! Bir kısmı tuzu kuru ve yurt dışından ahkam kesmeyi devrimcilik sanan zevat neden kendileri gelip bedel ödemeyi göze alamıyor? Milletvekili dokunulmazlığına hiç ihtiyaç duymadığım için kendi irademle istifa ettim. İki kez tutuklanıp 17 ay cezaevinde kaldım.Belediye'deki görevime son verildi. İnandığımız değerleri savunmaya, hak savunucusu ahlakıyla siyasi mücadeleye devam edecek, SESimizi daha da yükselteceğiz.

Kılıçdaroğlu'ndan Kobani Davası tepkisi: Adalet terazisi bugün bir kez daha kırıldı

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kobane davası kararına ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden açıklamada bulundu. Adalet terazisinin bugün bir kez daha kırıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Hiç kimse unutmasın, bugün verilen bütün kararların geçerliliği otoriter hükümetin iktidar süresi kadardır. Vicdanlarda ve milletimiz nezdinde bu kararların hiçbir hükmü yoktur" ifadelerini kullandı. Bütün bu alanların normal olmadığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Otoriter yönetimle mücadele etmek bu yoldaki tek seçeneğimizdir. Bütün demokratların bu gerçeği görmesi gerekir. Biz pes edersek, milletimizin ensesindeki tokat daha katmerli olur" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun paylaşımı şöyle:

Adalet terazisi bugün bir kez daha kırıldı… Yasama, yürütme ve yargının tek bir adama teslim edildiği her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de maalesef hak arama kapısı haklıya ve mazluma kapalı, diktatörlerin çıkarlarına ve yakınlarına hizmet eder hale  geldi. Hiç kimse unutmasın, bugün verilen bütün kararların geçerliliği otoriter hükümetin iktidar süresi kadardır. Vicdanlarda ve milletimiz nezdinde bu kararların hiç bir hükmü yoktur.  Bunun içindir ki dikta rejimleriyle el sıkışılmaz ve sistemin aparatı olunmaz! Bütün bu olanlar normal değildir, vicdani de ahlaki de değildir. Otoriter yönetimle mücadele etmek bu yoldaki tek seçeneğimizdir. Bütün demokratların bu gerçeği görmesi gerekir.  Biz pes edersek, milletimizin ensesindeki tokat daha katmerli olur. Unutmayalım: Başka Türkiye yok!

Destici: Adalet yerini buldu

Erzurum'da konuşan BBP lideri Mustafa Destici, Kobani Davası için "Adalet yerini buldu" dedi.

Destici'nin değerlendirmeleri şöyle:

Tarihe tırnak içinde 6-8 Ekim Kobani olayları diye geçen hadisede elbette devlet seyretmeyecektir. Devlet, hukuk gereğini yaptı. Bu isyana kalkışmaya teşvik edenleri yargı yolu ve hukuk süreci başladı. Neticede 2014, bugün 2024, 10 sene sonra karar açıklandı, adalet yerini buldu. Aslında daha ağır cezalar olması lazım. Ama yasalarımız bu, gereği yapıldı. Hukuk gereğini yaptı. 6-8 Ekim olaylarında hayatını kaybeden, o isyancılar, eşkıyalar ve terörist sürüleri tarafından öldürülen masum vatandaşlarımızın kanı yerde kalmadı, adalet tecelli etti. Onun için bugünkü kararları böyle okumak lazım. Bazı terör seviciler ve onlarla seçim iş birliği yapanlar ya da başka partilerin olsa da onların fikirlerine yakın fikir içinde olanlar bu cezaları ağır bulduklarını ve bunların beraat etmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu doğru değil yanlış.

Özel: İddianamesi doğrudan bir partinin genel başkanı tarafından yıllarca yazılan siyasi bir dava

Sözcü TV'de konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kobani Davası kararlarına ilişkin şu yorumları yaptı:

İlk günden beri takındığım tutumu değiştirecek değilim. Dava, siyasi dava. Olay olduktan 5 yıl sonra açıldıysa dava, iddianamesi de doğrudan bir partinin genel başkanı tarafından yıllarca yazıldıysa, sonra da dava açıldıysa bu dava siyasi davadır. Uzamasıyla, zamanlamasıyla, karar duruşmasının seçimden sonraya bırakılmasıyla falan her yönüyle siyasetten kullanılmaya elverişli bir dava.

Verilen cezaların bazıları istenene göre çok düşük cezalar. Burada Selahattin Demirtaş'a ve Fiden Yüksekdağ'a verilen cezalar, görevlerinin başındayken bir partinin eş genel başkanlarıyken alınıp da suçlandıkları şey ve bu cezalara baktığınızda kabul edilebilir bir tarafı yok.

Davayı bir hukuki dava olarak değerlendirmek yerine, tabi bir partinin genel başkanı olmasam her beraat edenleri, yaptığı yeterli görülüp bırakılanları ve ağır cezalar alanları hangi kategorilerde değerlendirmek gerektiği üzerine farklı beyin jimnastiği yapabilirim ama kim ne derse desin bu davada bir hukuk yok. Yargılama süreci hukuki değil.

Sebahat Tuncel ve Ayla Akat Ata cezaevinden çıktı: Kobani davası bir intikam davasıdır

Kobani davasında ceza alarak tahliye edilen Ayla Akat Ata ve Sebahat Tuncel, cezaevinden çıktı. Ayla Akat Ata’ya 9 yıl 9 ay, HDP ve DBP’nin eski eş genel başkanlarından Sebahat Tuncel’e 12 yıl hapis cezası verildi. Tuncel ve Ata Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi. Cezaevi çıkışında konuşan Tuncel şunları söyledi:

Bu karar adaletle verilen bir karar değil. Kobani davası bir intikam davasıdır, dayanışma cezalandırıldı. Bu karar AKP-MHP faşist iktidarının kararıdır. Arkadaşlarımızı özgürlüklerini kazanana dek mücadele edeceğiz. 2014’te Kürt halkına yapılan bir katliam vardı, IŞİD eliyle yapılan bir katliam! Halkların Demokratik Partisi, bu insanlık dışı vahşete sessiz kalamazdı. Kobani’de insanlık onurunu koruduk, bugün cezalandırılan insanlık onurudur.

Duruşmaya siyasi partilerden temsilciler ve STK'lar katıldı

Duruşma öncesi, bazı siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve davayı takip etmek isteyenler kampüs önünde toplandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve beraberindeki CHP heyeti de Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne geldi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, mahkeme heyetinin bugün tarihi bir karar verebileceğini belirterek, dava dosyanın gizli tanıklarla zorlama, yorumlarla hazırlandığını öne sürdü. Bakırhan, "Dosyadaki boş delillerle tutuklu olan arkadaşlarımızın umuyorum bugün tahliyeleri gerçekleşir." diye konuştu.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da Türkiye tarihi açısından oldukça önemli davanın karara bağlanacağını beklediklerini ifade ederek, "Kanun işlesin, yasalar işlesin ve Kobani kumpas davasıyla yargılanan bütün arkadaşlarımız beraat alsın" dedi.

"Hiçbir siyasal yapıya bakmayın, vicdanınıza göre karar verin"

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da uzun süredir görülen bu davada kararın, dosyadaki delillere göre verilmesi gerektiğini söyledi.

Adaletin yerine gelmesini beklediklerini ifade eden Başarır, "Dosyada sadece gizli bir tanık var ve o gizli tanığın ifadeleri savunma tarafından çürütülmüş durumda." değerlendirmesini yaptı.

Duruşmayı yöneten hakimlere de seslenen Başarır, "Bugün beklentimiz lütfen tüm ön yargılarınızdan arının, hiçbir siyasal yapıya bakmayın, vicdanınıza göre karar verin. Burada adalet bekliyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi grubu bu tip tüm davalara aynı hassasiyeti gösteriyor. Bugün de arkadaşlarımızla bu hassasiyetle davayı takip ediyoruz" diye konuştu.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU