KYB'nin KDP'yi çevreleme siyaseti ve Bafil'in siyasi geleceği

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Bafil Talabani / Fotoğraf: X

Türkiye'den çok fark edilmese de Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKB) ve yeni lideri Bafil Talabani, Irak'ın ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKB) gündemini belirlemeye devam ediyor.

Türkiye'de basın-medya camiasınca fark edilmiyor derken, bu durumun Ankara'nın yakın radarında olduğunu unutmuyorum elbette.

Zira Türkiye, IKB-Bafil-Süleymaniye ile çok yakından ilgileniyor ve Ankara'nın neredeyse Irak'taki ana gündemini teşkil ediyor. 


Irak'ta kısmi istikrar korunurken KBY'de gerginlik artıyor

Irak'ın genel olarak IŞİD, istikrarsızlık, İran-ABD geriliminin sahası olmak, milis grupların kontrolsüzlüğü, Şii gruplar arasındaki anlaşmazlık ve Erbil-Bağdat çekişmesi gibi kendine özgü kronik sorunları bulunuyor.

Buna İran'a karşı savaşan İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve Komele gibi, partilere bağlı Peşmergelerin mevcudiyeti nedeniyle İran'ın yaptığı baskı ekleniyor.

O yetmiyor, PKK'nin 1984'ten bu yana bölgedeki varlığı, 1995'ten itibaren Kandil'i ele geçirmesi ve 1990'lardan başlayarak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Türkiye ile İran sınırındaki bölgeleri kontrol etmesi ayrı bir kriz olarak ortaya çıkıyor.

İranlı gruplar nedeniyle Tahran, PKK nedeniyle de Ankara bu bölgelere saldırılar düzenliyor, bölgede yaşayan sivil Kürtler de bu çatışmaların kurbanı oluyor. 

Irak, tarih boyunca hep böyle sorunlu bir yer olmuştur. Baas rejiminin yıkılmasından ve IŞİD'in ortaya çıkması ile etkisizleştirilmesinden sonra da ülkede bir türlü istikrar tesis edilemedi.

Art arda gelen hükümetlerin hiçbirisi arzu edilen istikrarı sağlayamadı. Son olarak yaşanan uzun gerilimlerin ardından Muhammed Şiya es-Sudani, 27 Ekim 2022'de kabinesini kurmayı başardı ve yeni bir vizyonla kolları sıvadı.

Sudani, beklenenin aksine tüm taraflarla diyalog içinde hareket etti ve anlaşmazlık konularını çözmek için azami gayret sarfetti. 

Sudani, ülkede kangrene dönmüş Erbil-Bağdat anlaşmazlığını da gidermek için çok çabaladı, bu çabasını devam ettiriyor.

Ancak Sudani'nin takıldığı birkaç yapısal engel var. Bunların başında Federal Mahkeme gelirken, Meclis de ayrı bir kriz kaynağı olarak öne çıkıyor.

Sudani'nin atmak istediği olumlu adımlar ya Federal Mahkeme'nin ya da Meclis'in engeline takılıyor.

Örneğin ülkenin başbakanı olarak Sudani, KBY'nin memur maaşlarını ödemesi için genel bütçeden para gönderdi, Federal Mahkeme bunun anayasaya aykırı olduğuna karar verdi.

Genel bütçeden KBY'nin payını belirlediğinde ise Meclis'te yasalaşmıyor. 

Yaşanan tüm sorunlara ve krize dönüşme potansiyeli taşıyan gerginliklere rağmen Irak'ta yaklaşık 2 senedir kısmi bir olumlu havanın oluştuğunu söylemek mümkün.

İran da ülkenin buna çok ihtiyacı olduğunu bildiği için, Sudani'nin reform adımlarına ve Erbil ile çözüme odaklı ilişki geliştirmesine ses çıkarmıyor.

Tahran da Irak'ın şu an için rahat bir nefes almasını istiyor ancak kendi kontrolünden çıkmaması şartıyla. 

Tahran'ın da olumlu yaklaşmasıyla Sudani, Erbil ile aralarındaki sorunların önemli bir kısmını çözdü, memur maaşlarını gönderdi ve Peşmerge ile ordu arasındaki ilişkilerde de önemli ilerlemeler kaydedildi.

Bu açıdan bakılınca Erbil-Bağdat hattında çok ciddi bir krizin şu an için söz konusu olmadığını tespitinde bulunabiliriz.

Şu an için gittikçe derinleşen ve çok tehlikeli noktalara evrilme potansiyeli taşıyan mesele, IKB'nin KBY'de iktidara gelme, gücü ele geçirme ve KDP'yi pasifize etme arayışlarıdır.

IKB lideri Bafil Talabani'nin, bu doğrultuda attığı adımlar çok riskli ve fay hatlarını tetikleyecek özellikte. 


IKB-Bafil, IKB'de hem ABD hem de İran desteğini arkasına aldı

Bafil, 8 Temmuz 2021'de kuzeni Lagor Şeyh Cengi'yi tasfiye ettikten sonra partinin "mutlak lideri" oldu ve ABD ile İran'ın da desteğiyle IKB'de egemenlik alanını genişletmek, iktidarı ele geçirmek ve Erbil'i geri alma gibi hayaller kurdu.

ABD'nin ve İran'ın destek vermesi konusu da spekülatif bir mesele değil, yani bunu bir iddia olarak dile getirmiyorum. 

ABD'nin Bafil'a desteği çok açık ve net. Bafil, 20 Aralık 2022'de IŞİD'e karşı kurulan koalisyon güçlerinin komutanı Matthew McFarlane ile birlikte Rojava'ya gitti ve Mazlum Kobani ile görüştü.

Ardından Bafil'in istihbarat sorumlusu Vahap Halepçe'yi defalarca kez burayı ziyaret etti.

IKB, PYD'ye 2 helikopter tahsis etti ve bu helikopterler PYD'lileri taşırken, Mart 2023'te Duhok'ta düştü.

Süleymaniye'de PYD'ye eğitim verildi, Mazlum Kobani'nin Süleymaniye'de bulunduğunu bizzat PYD teyit etti.

Tüm bunlar ABD'nin onayı ve teşviğiyle yapıldı. İran'ın desteği ise Bafil'in bu sene içinde Tahran ve Moskova ziyaretleriyle çok açıktır. 

Öte yandan son 2 senede Federal Mahkeme'nin IKB aleyhine açılan davalarda verdiği kararların tamamı KDP aleyhine, IKB lehinedir.

Federal Mahkeme'nin aldığı tüm kararlar IKB tarafından memnuniyetle karşılandı.

Örneğin Hoşyar Zebari'nin cumhurbaşkanı adayı olamayacağı kararı, cumhurbaşkanının oylamasında Meclis'in 3'te 2'lik çoğunluğun hazır bulunması gerektiği kararı (Türkiye'deki 367 kararı benzeri), IKB'nin enerji satışının anayasaya uygun olmadığı kararı ve son olarak kotaları kaldıran kararı. Özetle geçiyorum.

Tüm kararlar IKB lehinedir. Bu kararların bazıları sadece KDP değil, tüm IKB'nin aleyhine olmuştur ancak KYB-Bafil yine de KDP'nin elini zayıflatacağı için KBY'nin zor duruma düşmesini desteklemiştir. 


Bafil aldığı destekle büyük rüyalar gördü

Yukarıda değindiğimiz üzere Ankara'nın (iktidarın-diplomasinin) gündeminde olan ve yakından ilgilendiği KYB şu an için Irak siyasetinin etkili bir aktörü ve Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) de belirleyici gücü konumuna gelmiş durumda.

Bunun nedeni arkasındaki sınılır ABD ve sınırsız İran desteği ile Bağdat'taki başat kurumların onunla paralel bir çizgide olmasıdır. 

KYB ve Bafil, bundan kaynaklı olarak uzun süredir Irak'ta ve IKB'de cüretkâr bir politika izliyor ve attığı adımlarla içerideki ve dışarıdaki etkili aktörleri kızdırmayı başarıyor.

Şüphesiz ki içerideki aktör KDP, dışarıdaki aktör ise Türkiye'dir. İçeride KDP, IKB'nin hamlelerini boşa çıkarmada başarısız kalıyor.

Dışarıda ise Türkiye'nin IKB hamlelerine karşı bazı adımlar atıyor fakat bunlar etkili olmuyor.

Türkiye, söylem olarak çok üst perdeden büyük laflar ediyor ancak eylem açısından IKB'yi zor durumda bırakacak ve geri adım atmaya zorlayacak bir adım göremiyoruz.

Buna mukabil İran, söylem alanında neredeyse hiç konuşmuyor fakat icraatlarıyla kendi müttefiki olan IKB'ye durmadan güç pompalıyor.

Bafil, parti başkanı ve siyasetçiden çok silahlı bir örgütün lideri gibi çıkışlarda bulunuyor ve Türkiye ile KDP'ye karşı çok ağır sözler sarf ediyor.

Mesela 10 Ekim 2023'te Erbil'deki bir programda kendisine Türkiye'ye gidecek misiniz? Sorusuna şöyle yanıt verdi:

Türkiye'ye gitmeyeceğim. Türkiye DAEŞ savaşı kahramanı 3 arkadaşımı şehit etti.


Geçen hafta da Erdoğan'ın ziyaretinden bir gün sonra yani 23 Nisan'da Süleymaniye'de İbrahim Ahmed Ödül Töreni'nde gelecek yılki ödülün YPG'li birine verilmesini istedi ve KDP'yi kastederek "Bu hain ve işbirlikçilere ders olsun" dedi. 

Şimdi bunlar sınırlı bir güce sahip olan, uluslararası herhangi bir karşılığı bulunmayan ve tabiri caizse topun ağzında olan bir parti başkanı için büyük laflardır.

Ayrıca bugün ya da yarın ilişki kurulması kaçınılmaz olan Türkiye'ye karşı yapılan bu çıkışlar çok iddialıdır.

Kaldı ki, Cemil Bayık ve Mazlum Kobani'yi Dukan'da yapılan toplantıya davet etmek de sonuçsuz kalacak bir hareket değildir. 

Bafil'in KDP'yi sıkıştırmak ve bölgenin hâkimi olmak için girdiği bu yolda sergilediği davranışlar ve yaptığı çıkışlar siyasi sınırları çok aştığı gibi diplomatik teamülleri de aşıyor.

Süleymaniye havalimanına ambargo konulması ile sınırlı kalan Türkiye tepkisinin nereye evrileceğini kestirmek şu aşamada güç.

Arbet Havalimanı ve Süleymaniye Havalimanı'na yapılan dron saldırılarını saymıyorum şu aşamada. 


Bafil için ya "zafer" ya da sonun başlangıcı

Sonuç olarak gelinen noktada Bafil, KDP'yi çevreleme ve pasifize etme politikasına tam gaz devam ediyor.

KYB, 1 Mayıs'ta yaptığı toplantının ardından da seçimlerin 10 Haziran'da yapılması noktasındaki ısrarını tekrarladı ve aksi durumda IKB Başkanlığı'nı Federal Mahkemeye şikâyet etme tehdidinde bulundu. 

IKB Başkanlığı'nın Federal Mahkeme'ye şikâyet edilmesi neden önemli?

Çünkü bu şekilde KBY hükümeti boşa düşecek, başkanlık lağvedilecek ve meşru herhangi bir otorite kalmadığı için Erbil'e askeri bir müdahalenin önü açılmış olacak.

Bu olduğu takdirde de 16 Ekim 2017'de gördüğümüz gibi hiç şüphesiz ki IKB Peşmergesi Haşdi Şabi'nin yanında yer alacak ve KDP bölgelerini ele geçirme harekâtı başlatılacak. 

Bu senaryoyu biz nerede izlemiştik?

1996 Ağustos'unda.

KYB, o tarihte İran Devrim Muhafızları ve PKK'nin de desteğini alarak KDP'yi bitirme harekatı başlattı.

Celal Talabani, "KDP'nin Fatiha'sı okunacak" diyordu. Aynı senaryo şimdi devreye sokulmak isteniyor.

Bu neden çok uzak bir ihtimal değil?

Zira bunun evveliyatı var, Bafil'in ruh hali ve ilişki ağı da şu an buna çok müsait.

Bafil, Federal Mahkemeye tüm isteklerini kabul ettirmeyi başardığı için "tek kale maç" sistemiyle yapılacak "seçim tiyatrosunun" oynanması tehdidinde bulunuyor, istekleri yerine gelmezse de yeniden mahkeme tehdidinde bulunuyor. Zira mahkemenin aleyhine karar vermeyeceğinden emin.

Şu anki seçim sistemi ve şartlar neden adaletsiz? KDP, sadece 135 bin seçmenin parmak izinin okunmadığını ve oylarının geçersiz sayıldığını belirtiyor.

Ayrıca parmak okuma cihazları da sorunlu ve mühürlerde uçucu mürekkep kullanılıyor.

Aynı şey 18 Aralık 2023'te yapılan İl Meclisi seçimlerinde Kerkük'te yaşandı ve KDP'li binlerce seçmen oy kullanamadı.

Ayrıca KDP, KBY Seçim Komisyonu'nun bu seçimleri yönetmesini istiyor, Bağdat'ın süreci yönetmesine karşı.

Kota ise KDP için vazgeçilmez bir şart. Süleymaniye'de Türkmen ve Hristiyan olmadığı için KYB, onların parlamentoda temsil edilmesini istemiyor.

Esasında Federal Mahkeme'ye açılan davada KYB'nin "kotanın kaldırılması" gibi bir talebi yoktu.

KYB, sadece kotaların Süleymaniye ve Erbil arasında bölüşülmesini ve dar bölge sisteminin uygulanmasını talep etmişti. Mahkeme ise kotaların tamamen kaldırdı. Oysa Irak Parlamentosu'nda kota uygulanıyor. 

Bafil, İran'dan aldığı tam gaz ile ya kendine göre "zafere" ulaşacak ve Erbil'i de alacak ya da bu hızla çok pis tuvara toslayacak.

Bu ses tonu ve bu üst perdeden konuşmalarla olduğu gibi devam edecek. Ya çok çıkacak ya da çok inecek.

Gelen bilgilere göre Neçirvan Barzani, gelecek hafta İran'a gidecek ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi dışında önemli yetkililerle görüşmeler yapacak.

İran'ın da razı olması halinde seçimlerin ertelenmesi ve sistemin de değişerek kotaların geri gelmesinin yolu açılacak. 

İran, Türkiye'nin Irak'ta yeni bir müdahale için yeni "gerekçeler" elde etmesini ve IKB'nin Ankara'nın elini güçlendirici yeni çıkışlar yapmasını istemeyecektir.

Tahran'ın da bu süreçte Bafil'dan frene basmasını ve üst perdeden konuşmaları yapmamasını isteyeceğini düşünüyorum. Bu kadar mümkün olacak o da ayrı bir soru işareti. 

O nedenle buraya not düşüyorum: Bafil, KYB'nin başında kalırsa KYB Erbil'i de almış ve KDP'yi de pasifize etmiş demektir.

Bafil, KYB'nin başında kalmazsa tek kullanımlık başkan olarak oraya emaneten konulduğunu anlamış olacağız.

Yani KYB'de Kubat devri başlayabilir. Bekleyip göreceğiz

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU