"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"

Prof. Dr. Süleyman Doğan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: meb.gov.tr

Eğitim yüzyıllardan beri pek çok farklı toplum ve kişi tarafından farklı yorumlanmış farklı bakış açılarından bakılmış bir kavram.

Ortak bir tanım yapmak gerekirse her toplum için eğitim; toplumun, çocukların kalbinde, kendi varoluşu için temel koşulları hazırladığı bir araçtır.

Eğitim, yetişkin nesillerin henüz olgunlaşmamış genç nesil üzerinde uyguladığı etkidir. Bir başka tabirle eğitim genç neslin toplumsallaşmasıdır.

Millî Eğitim Bakanlığı'nca, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" başlıklı yeni müfredat taslağı, bakanlığın internet sitesinde kamuoyunun görüşüne sunuldu.

Yeni müfredat taslağı için internet sitesi üzerinden tartışılmaya açılması olumlu, ancak bir haftalık süre yetersizdir.

Böylesine önemli, gençliğimizi ve geleceğimizi ilgilendiren, bir konu hakkında kamuoyu değerlendirmesinin bir hafta ile sınırlı tutulması müfredatın önemine ve "Türkiye Yüzyılı" düşüncesine uygun düşmemiştir.

Çünkü 27 alana ayrılan 109 sayfalık bir müfredatın tartışılması için en az 3 veya 6ay gerekir. Hatta mümkünse bir yıl boyunca müfredat tüm taraflarca tartışılmalıdır. 

İlham kaynağı ABD olan, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" müfredat projesi, Türk eğitim sisteminin temel becerilerine uyumunda, bireyin bütüncül gelişimi bakımından birtakım yenilikler içeriyor.

Ancak projenin, eğitimde sistem, program, ders kitabı ve ortam tasarımı noktalarındaki durumu ona ithal görüntüsü veriyor.  

Müfredat, bireyin kimlik ve sosyal-duyuşsal ve eğilimleriyle ilgili belirsizlikler içeriyor. 


Gayretler takdire şayan

Millî Eğitim Bakanlığı ve Bakan Prof. Dr. Yusuf Tekin tarafından iyi niyet ve büyük çaba ile ortaya konulan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"nde, adına yakışır şekilde, yerli ve milli müfredata ihtiyaç yok mu?

Çünkü salt ithal model ve içerikle milli ve yerli zihinler inşa edilemez.

Zira yabancı kavramlarla milli düşünce inşa edilip, yeni ürün ortaya çıkması son derece zordur.

Projenin sosyal ve beşerî içeriğine milli dokunuşlar yapılması şart.

Yeni müfredat taslağı 21'inci yüzyıl becerilerine sahip olsa da milli kimliği, yerli rengi ve sosyal aidiyeti olmadığı için küresel endüstri ve ekonominin becerili işgücüne dönüşebilir mahiyettedir.

Müfredat hazırlarken en önemli sorun cumhuriyet tarihi boyunca eğitim projelerinin pedagojik değil ideolojik tasarlanmasıdır. 

İçerikte, "Erdem-değer-eylem" modeli ile ideolojik tutumlar ön plana çıkıyor.

Eğitim programlarının benimsediği değerlerin; test edilmiş, geçerliliği ortaya konulmuş ve çocukların yararına değerler olması elzem.

Hazırlanan müfredat programında eğitime mi, yoksa öğretime mi öncelik veriliyor?!.  

Maarifimizin önceliği eğitim mi, yoksa öğretim mi?

Programın eğitim felsefesi, eğitim stratejisi ve eğitim politikası nedir?

Açık ve seçik olarak ortaya konulmamıştır.

Ülkemizin temel ihtiyacı düşünen, sorgulayan, araştıran, eleştiren, üreten, paylaşan, sorumlu yurttaşlar yetiştiriyor.

Yüzyılın eğitim müfredatı, eğitim fakülteleri, eğitim sendikaları, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler, öğretmenler ve velileri de kapsayacak şekilde tüm eğitim paydaşlarının dâhil edildiği en az 3 veya 6 aylık bir tartışma süreci başlatılmalı. 

Yeni müfredata göre, ilkokulda sınav kaldırılıyorr. Ancak ortaokulda sınava devam ediliyor.

İlkokulda sınavı kaldırmanın izahı nedir?

İlaveden, ilçelere varıncaya kadar her yerde mantar gibi biten dershanelerin durumu ne olacak?

Veliler yine okulda öğretilmeyen sınav bilgileri için dershaneden ücretle takviye mi alacak?

Ve öğrencinin kaderini dershaneler mi tayin edecektir?!.


Türev ve integral

"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"nde, matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınmış, beceri odaklı, anlam ve ihtiyaç temelli yaklaşımın matematiğin korkulan değil sevilen, ezberlenen değil keşfedilen bir ders olmasına hizmet etmesi amaçlandı.

Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, "matematiksel muhakeme", "matematiksel problem çözme", "matematiksel temsil", "veri ile çalışma" ve "veriye dayalı karar verme", "matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma" olarak planlanmış.

Yeni program çocuklardaki sayı hissi ve sayı kavramının gelişimi dikkate alınarak tasarlanmış. 

Ortaokul matematik dersi öğretim programı geliştirilirken, parçalanmış kazanım yapısından çıkılarak bütüncül bir içerik yapısına geçildi, başta matematik alan becerileri olmak üzere bütünleşik beceriler, değer, okuryazarlık, eğilim, sosyal-duygusal beceriler odaklı bir program anlayışı benimsendiği göze çarpıyor.

Dijital çağın gereksinimleri doğrultusunda, öğrencilerin algoritmik düşünme becerilerini geliştirmek amacıyla matematiksel içeriklerle ilişkili algoritma konusu da programa eklendi.

Mevcut haliyle bir hesaplama aracından öteye geçmeyen oldukça sınırlı ve işlem odaklı şekilde sunulan integral kavramına yer verilmedi, değişimin matematiğinin temel araçları olarak limit ve türev konuları daha kapsamlı şekilde ele alındı.

Türevle ilgili yorum ve çıkarımlara problem çözme odaklı bir yaklaşımla yer verildi.

Lisede, halihazırda oldukça sınırlı ve işlem odaklı şekilde sunulan integral kavramına yer verilmedi, limit ve türev kavramları daha kapsamlı şekilde ele alındı. 

Yeni müfredatta en çok dile getirilen lise son sınıfta integral konusunun kaldırılması dikkat çekiyor.

Matematiğin günlük yaşamdaki karşılığını konular zorlaştıkça bulamayacağız korkusu maalesef buna yol açmıştır.

Önceki yıllarda lise son sınıf müfredatının üniversite sınavında sorulmadığı bir dönem yaşamıştık ve o dönemde öğrenciler türev integral bilmeden üniversitelere gitmişti.

Ve üniversite eğitimindeki genel matematik/diferansiyel/analiz gibi derslerde bu kavramlarla ilk kez karşılaşmışlardı.

Benzer bir hata tekrarlanıyor. Bu eksilen konu dışında matematik müfredatında genel bir sadeleşmeye gidildiği, istatistik bilimine daha fazla ve hemen her sınıf düzeyinde yer verildiği görülüyor.

Konulara bilişim ve algoritma zemininde bir yaklaşım görmekteyiz bu da sevindirici ve umut verici olan gelişmedir.

Ancak kitabi olarak var olan bu yaklaşımların işin uygulayıcısı olan öğretmenler tarafından ne derece benimsenerek öğrenciye anlatılacağı henüz belirsiz.


Neden eğitim felsefesi?

Meseleye "Eğitim nedir?" sorusuyla başlamalıyız.

Bu, azîm temel bir soru! Pek çok şeyi ihtiva ediyor.

İlk düşünülmesi gereken şey, eğitimden kastın ne olduğudur.

Eğitim sadece okulda öğrencilere öğretilen veya ezberletilen konulardan ibaret değildir.

Bireyin fikir ve düşünce dünyasına, bilgi birikimine ve deneyimlerine katkıda bulunan her şey eğitim olarak adlandırılabilir.

Bu durumda eğitim insan beyninin dış dünyayı kavrayabildiği andan itibaren başlar ve hayatı boyunca devam eder.

Anne babanın çocuğuna oyuncaklarını paylaşması gerektiğini öğretmesi de eğitim olarak adlandırılabilir; üniversiteli bir gencin profesörlerden akademik bilgiler alması da eğitim olarak adlandırılabilir; 80 yaşındaki bir ihtiyarın online bankacılık öğrenmesi de eğitim olarak adlandırılabilir.

Eğitim, insanı, toplumu, dünya görüşünü, felsefeyi, iktisadî sistemi, kültürü ve de pek çok şeyi içeriyor.

Eğitim üzerine konuşmak, dolayısıyla pek çok şey üzerine konuşmaktır.

Bu önemli husus göz ardı edilince, önemli bir hataya düşülmektedir. 

Eğitim felsefesi; eğitim işini, eğitim alanını, eğitimle ilgili konuları, eğitim-öğretim kuramları ile uygulama arasındaki ilişkiyi, eğitimin sınırlarını, hedeflerini, yöntemlerini sorgulayan bir düşünce etkinliğidir.

Gelecekte iddialı bir ülke olarak nasıl bir insan tipi yetiştiriyoruz?

Eğitim sistemimizde insan anlayışı, yetiştirmek istediğimiz insan tipinin özellikleri neler?

Türk eğitim felsefesinin temel prensipleri, küreselleşme ve eğitime yeniden bakma, geleceğin dünyasında eğitim, insandan devlete eğitim, gibi konuları ve sorunları geniş bir ufuktan değerlendiriyor ve bize önemli ipuçları veriyor.

Batı'nın düşünce stokları tükendi. Anadolu, büyük devlet kurma misyonunu terk etmedi, erteledi.  

Felsefenin ilk görevi tutarlı, bütünleştirici ve buluşçu bir düşünmeyi sağlamaktır.

Bir ülkenin eğitim gerçeğinin temel zeminini eğitim felsefesi oluşturur; onun üzerine eğitim politikaları şekillendirilir, eğitim politikalarına dayanarak eğitim planlaması somutlaştırılır; eğitim planlamasıyla da eğitim uygulamalarına meşruluk kazandırılır.

Eğitimi genel olarak insanı terbiye etme sanatı olarak tabir edebiliriz.

Eğitim sayesinde ve eğitim vasıtasıyla çocuklarda var olan düşünme kabiliyetini geliştirmek ve düşünmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir. 
 


Neler yapılmalı?

Avrupa'yı taklit etmek adına, yaz-boz tahtasına dönen eğitim sistemimiz ve yeni müfredat program taslağına hakkındaki önerilerimdir: 

  1. Bir ülkenin, bir devletin, bir milletin istikbali eğitime bağlıdır. Eğitim iyi ise gelecek parlaktır, eğitim kötü ise gelecek karanlıktır. Ülkenin örneğin mühendise ihtiyacı olduğu gibi inşaat ustalarına da ihtiyacı vardır. Her lise mezununu üniversiteye yönlendirmenin manası yoktur. Liselerin üçte ikisi sanat okulu yapılarak üniversiteye gitmek istemeyen öğrenciler sanat ve zanaata yönlendirmeli ve ülke ekonomisine katkıda bulunmalıdır. 
     
  2. Eğitim sistemi bir kişi ve bir ideoloji üzerine değil; milli kimlik, milli kültür ve ahlaki değerler üzerine inşa edilmelidir. 

     
  3. Güzel Türkçemiz iyi ve doğru bir şekilde öğretilmelidir. Başta İstiklal şairimizin Akif'in eseri Safahat olmak üzere öğrencilere en az on şiir, en az on şarkı ve en az on türkü öğretilmelidir. Anadolu'yu mayalayan Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli ve Fuzuli'den dahil ve yeni şairlerle birlikte güzel Türkçemiz anlaşır bir şekilde öğrencilere öğretilmelidir. 
     
  4. Millî Eğitim sistemi ve müfredatımız; yerli arabamızı, yerli telefonumuzu, yerli ilacımızı, yerli savunma sanayimizi hayata geçirmek kadar önemlidir. Daha önemlisi ihtiyaç duyduğumuz şey ders kitapları müfredatlarının, bu toprakların ruhuna, dünyasına, ruh köklerine ve ruh iklimine yabancılaşmış̧ olmaktan kurtarılmasıdır.
     
  5. Okulların öncelikle öğretim yapan yerler olarak düşünüldüğünde, öğretmenlerin öğrencilerine; okumayı, dinlemeyi, konuşmayı, yazmayı, iletişimi, adabı/ahlakı, adaleti, sevgiyi, saygıyı, sorumluluğu, doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü, haramı ve helali öğretmelidir. İnternet ve telefonlar yaş durumuna göre sınırlandırılmalı ve arkadaş̧ çevreleri okul-aile işbirliği ile takip edilmelidir. Beslenme alışkanlıkları doğal ve güvenli olmalıdır.
     
  6. Öğrenciler için beden eğitimi ve müzik dersleri ciddiye alınmalıdır. Sabahleyin çocuklar uyanık hale getirilmelidir. Her Türk çocuğuna yüzme öğretilmelidir. Her çocuğa bir enstrüman öğretilmelidir. Öğrencilere genç yaşta önemli bir hobi kazandırılmalıdır. Ata binme, okçuluk, ata sporu güreş gibi alanlara yönlendirilmelidir.
     
  7. Her Türk çocuğu meramını anlatacak kadar Batı dillerinden biri öğretilmelidir. 
     
  8. Öğretmen atama sistemi yeniden sıfırdan ve mülakat yoluyla yapılmalıdır. Öğretmen olacak kişiler Eğitim Fakültesine alınırken seçilmeli ve öğretmenlere özel önem verilmelidir. Öğretmen sistemini yeniden yapılandırılmalıdır. Öğretmen, öğrenci ve veli üçlüsü irtibatlı kavi olmalıdır. Zil çalınca öğretmen ve öğrenciler hemen okuldan kaçar gidi gitmemelidir. Okullar eve ve evler okulu dönüştürülmelidir. 
     
  9. Her Türk çocuğuna Kur'an-ı Kerim'i öğretilmeli ve din istismarına ödün verilmemelidir. Ahlak eğitimi esas alınmalıdır. 
     
  10. Okullarda ciddi bir disiplin ortamı meydana getirilmelidir. Kılık kıyafet serbest olmakla birlikte, öğrenci ve öğretmen olduğu belli olmalıdır.  
     
  11. Çocuk okula severek gitmelidir. Çocuk okuldan sosyal aktiviteler olmadığı için gitmek istemiyor. Teneffüsleri uzun tutmak gerekir. Okulda çocuğun oyun oynayacağı mekanlar olmalı ve okula severek gitmelidir. Çocuğun okulda beslenmesi ve beslenme alışkanlığı da düzenli ve düzgün olmalıdır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU